banner564

Federasyona takılıp kalmamız zararımızadır

Rum’un ada etrafındaki denizaltı kaynaklarını tek yanlı sahiplenmek istemesi , Fransa’ya üs vermesi, sürekli  silahlanması, yabancı ülkelerle askeri tatbikatlar yapması, federasyon tezgahı ile masada oyalanarak zarara uğratıldığımızın kanıtıdır.
Hala daha Federasyona takılıp zaman harcamamız, sadece  Rum ve yandaşlarının, bize daha korkusuzca emrivaki ve kötülük yapmasını yüreklendirecek .
Bu nedenle Rum’un saldırgan ve olumsuz tutumu karşısında, bizimle birleşmesi için  isteklerine boyun eğmek ve anlaşmaya gönlü olana kadar çaresizlik içinde beklemek yerine,  başka çözüm seçeneklerini gündeme taşımamız kaçınılmazdır.
Bundan sonra iki devletli çözümü görüşeceğimizi ve KKTC’ni tanıtmaya çalışacağımızı açıklamamız, Rumların makul bir çözüme yanaşmasına katkıda bulunacak.
Zaten 1960’ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyetinin iki egemen halkından biri olmamız nedeniyle, bizim de Rumlar gibi bir devletimiz olması en doğal hakkımızdır.
Güneydeki  yönetimin, yasal Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanınması da, içimizdeki bazı kişilerin Allah kelamı olarak gösterdikleri ‘uluslar arası hukuka’  aykırıdır. 
Ortaklıktan atılmamız  nedeniyle halkımızın yönetimsiz kalmaması için, kendi yönetimimizi kurmamız ve devletimizi ilan etmemiz gerekçesi ile, bize ambargo uygulanması da, adil ve hakça değildir.
Rum yönetiminin uluslar arası hukuka aykırı olarak, yasal Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanınmasının, Kıbrıs sorununun çözümünü zorlaştırdığı da inkar edilemeyen bir gerçektir.
Hele 2004 referandumunda birleşmeyi ret eden taraf olmasına rağmen, Rum yönetiminin  Avrupa Birliğine üye alınması, hakça bir çözümü olanaksız duruma getirmiştir.
Rum tarafının elindeki gücü kendi rızası ile bizimle paylaşmaya yanaşabileceğini düşünmek, kişisel görüşüme göre  saflıktan öte, basiretsizliktir.
Bu nedenle devletimizin tanınması, yarım asırdan beri çözümlenemeyen Kıbrıs sorunu için adeta bir anahtar olacaktır.
    Devletimizin tanınmamasını haklı gösterebilecek herhangi bir adil gerekçe yoktur. Yaklaşık yarım asırdan beri sürdürülen federasyon ve birleşme zeminindeki müzakerelerden sonuç alınamadığına, hiçbir kazancımız olmadığına ve mağdur edilmemiz nedeniyle, artık masada oyalanarak cezalandırılmayı kabullenmekten vazgeçmeliyiz.
    Yaşanan gerçekleri belgelerle dost ülkelere anlatmamız durumunda, bizi tanıyabilecekleri görüşündeyim. Bu nedenle bizimle birleşmesi için Rumlara yalvarmak ve ödünlerle razı etmeye çalışmak yerine, Kıbrıs Türk devletini tanıtmalıyız. 
    Geçmişten günümüze hazırlanan tüm çözüm seçeneklerini ret eden,  BM parametrelerinden uzaklaşan, yaklaşık yarım asırdan beri müzakerelerde uzlaşılan konuları bile şimdi kabul etmeyen,  Rum tarafını kimse suçlayıp cezalandırmadı. Aksine mağdur olmamıza ve tüm çözüm taslaklarını kabul etmemize rağmen, biz cezalandırılmaktayız. Ayrıca Uluslar arası kuruluşlar bize ellerinden geldiği kadar haksızlık ve kötülük yapıyor.
            Bu nedenle, federasyondan başka çözüm seçeneklerini  gündeme taşımamız durumunda, uluslar arası kuruluşların bize zarar vereceğinden korkmamız için, hiçbir haklı neden yoktur. Zaten Islanmışın yağmurdan korkusu olamaz.
Mevcut gerçekler ve koşullar nedeniyle, hükümetin bundan sonra federasyon dışındaki çözüm seçeneklerinin müzakere edilmesi  gerektiğini açıklaması, çokmantıklı, isabetli ve yararımıza olup, halkımızın ezici çoğunluğunun yüreğine su serpmiştir. 

YORUM EKLE

banner471

banner474