banner564

Federasyonu savunmak…

  Londra Zürih anlaşmaları ile kurulan iki halklı Kıbrıs Cumhuriyeti, sadece üç yıl yaşatılabildi, ciddi huzursuzluklara, çatışmalara, kayıplara ve acılara sebep oldu;
    AB ve BM’ler, iki kesimli iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı federal çözümden yana olduklarını ileri sürer. Fakat, müzakerelerde Rumların federasyon adı altında başat olacakları üniter yapıyı dayatmalarına karşı çıkmamakta, aksine desteklemektedir;
    Ege adalarının anlaşmalara aykırı silahlandırılması ve 1960 ortaklık yönetiminin yıkılmasından sonra Rum-Yunanistan ve batılıların tutumu, imzaladıkları anlaşmalara sadık olmadıklarını ve uymadıklarını gösterir; 
    Federasyon uzmanlarına göre, yaşayabilir bir federasyon kurulabilmesi için, taraflar arasında karşılıklı güven, saygı ve bağımlılık olmasını, yaşamsal konularda güçlü ortak çıkarların, birlikte karar alma ve paylaşma kültürünün bulunmasını şart koşuyor. Rumların tam ters tutum içinde olduğu görülüyor; 
Bir federasyon modeli öngören 2004 Annan Planına, Rum tarafı % 75 ile hayır oyu verdi. 28 Mayıs 2004 tarihli raporunda adadaki durumu değerlendiren BM Genel Sekreteri Annan, şu şekilde teşhis koymuştur;“Kıbrıslı Rumlar, Kıbrıslı Türklerle eşit koşullarda/statüde yetki ve refah paylaşmak istememektedir.”
Rum halkının ezici çoğunluğu dinine ve ulusal kimliğine, olağanüstü bağlıdır. Türkleri ezeli rakip, hatta düşman kabul etmektedir;
Kıbrıs’ta federasyon ve bizim savunduğumuz yan yana iki devlet seçenekleri denenmiştir. İki halkın da barış ve huzur içinde yaşaması bakımından ikinci çözüm şeklinin, daha isabetli olduğu kanıtlanmıştır;
Rum-Yunan-emperyalistler, sırf Türkiye’yi Kıbrıs’tan uzaklaştırmak ve ondan sonra da ENOSİS’i gerçekleştirmek amacı ile federasyonu dayatmaktadır;
Güneydeki tüm siyasi yetkililer ve önemli yönlendirici güce sahip olduğu bilinen kilise, yönetimde Türk halkının ortak olacağı bir çözümü içine sindiremediğine gizlemek gereği bile duymamaktadır;
Rumların baskı ve zorlamalarla federasyona razı edilmesi durumunda,1963’te olduğu gibi ortak yönetimi yine bozacaklardır;
Kıbrıs’ta görev yapan Barış Gücü’nün görev süresinin uzatılmasında bize sormak ve bilgi vermek gereği bile duymayan BM’nin, ayrıca Kıbrıs Türk halkının görüşünü almadan adanın tümünü üye aldığını açıklayan AB’nin, Rum ulusal davasını desteklediği ve uluslararası anlaşmalara saygılı olmadığı, haklı ile haksızı ayırmadığı, bu nedenle bu kuruluşlara güvenilemeyeceği aşikardır;
1963-73 döneminde Rumların halkımıza yaptığı kötülükler, federal birleşmenin ve geçmişe dönmemizin ne kadar büyük felaket olacağını gösterir; 
Halen Yunanistan’da yaşayan soydaşlarımıza AB ilkelerine aykırı olarak yapılan insanlık dışı uygulamalar, federasyon adı altında Rum’a daha doğrusu Yunanistan’a bağlanmamız durumunda, nelerle karşılaşacağımızı göstermektedir;
Yeşil Hat Tüzüğü çerçevesinde, KKTC’den patates ithal eden Rum toptancının tehdit edilip evinin kurşunlanması ve başka bir iş adamının bizden aldığı karoları geri göndermek zorunda bırakılması, federasyon adı altında birleşmemizin ekonomik bakımdan bize yarar sağlamayacağını gösterir.
Bazı kişilerin papağan gibi koro halinde tekrarladıkları ‘Kıbrıs Türk toplumunun (halkının değil) uluslararası toplumla bütünleşmesi, adaletin hakların, demokrasinin gözetilmesi, kalıcı barış için federal çatı altında birleşmesi’ söylemi özellikle son Ukrayna işgalinden sonra komik karşılanmaktadır.
Yakın geçmişte nüfus üstünlüğüne sahip Sırpların Boşnaklara ve Rusya federasyonunda Rusların, Çeçenistan’daki katliamları, olası federasyonda başımıza neler geleceğini gösterir.
Egemen ve BM üyesi olan Ukrayna’nın, dünyanın gözü önünde Rusya tarafından işgali, anavatanın koruması altında olmamızın yaşamsal önemde olduğunu kanıtlamaktadır.
Karşımızdaki gerçeklere rağmen hala daha tek çözüm seçeneği olarak federasyonu savunmak, Rum’un oyalama tezgahına arka çıkmak, çözümsüzlüğü körüklemek ve statükonun devamını istemektir. 
Anavatanın desteğine sahip olmamamız durumunda Rum’un ve veya yabancıların, varlığımızı sürdürebilmemizi sağlayacak bir anlaşma yapılmasında bizi destekleyeceğini düşünmek saflıktan öte, gaflettir.
Bu nedenle anavatanın desteklediği iki devletli çözüm yerine, Rum-emperyalistlerin dayattığı federasyonu savunmanın, halkımızın çıkarına olduğu kabul edilemez. 

YORUM EKLE

banner608

banner474