
BBC haber bülteninin ortasında başlayan reklamlardan kaçmak için Digitürk’ün yabancı film kanallarında hızlı bir gezinti yapayım dedim.
Bir tanesi dışında hepsinde vurma, kırma ve öldürme vardı.
O bir tanesindeki yumuşaklığı (bu kelimeyi şiddetin tersi olarak kullanıyorum) da bilim kurgu filmindeki çoğul ortadan kaldırmalar bol bol telafi etmiş olmalıdır.
Hangi gece oldu bu diye soracak olursanız diyeyim ki her gece oluyor.
Dünyada ne varsa (kötülük, yalan, mizah, kandırmaca, şiddet, kötü şans) televizyonda da var ama hiçbiri dünya ölçüsünde değil.
Gerçek dünyada, mesela, ekranlarda olduğu kadar şiddet ve kötü haber yoktur.
Filmlerin çoğu Amerikan olduğu için oradan birkaç istatistik vereyim:
Bu ülkede 1990’da yaklaşık 23,400 kişi öldürüldü. Bu sayı sürekli olarak düşerek 2018’de 16,000’e indi.
Aynı yıllarda Hollywood filmlerinde kaç kişi öldürüldü sizce?
Kimsenin saymış olduğunu sanmıyorum ama sayının işlenmiş cinayet sayısının veya deprem, çığ, yangın gibi olaylarda ölenlerin katbekat üstünde olduğuna şüphem yok.
Amerika’da son 30 yıl içinde işlenen cinayetlerde ölenlerin birkaç dakika içinde yok olup gittiği çok film var ve bunlardan bazıları en çok izlenen filmler arasındadır.
16,000 ölü... Boş versene! John Wayne ile Tom Cruise rahatlıkla o kadar temizlemiştir.
Kızılderililerin sinek gibi öldürüldüğü kovboy filmlerinin revaçta olduğu yıllarda bu sayı herhâlde bir haftalık istihkaktan azdı.
Bin dokuz yüz otuzlardan 1960’ların sonlarına kadar popüler olan “western” filmlerinde yok edilen Kızılderili sayısı gerçek Kızılderili sayısından fazla olabilir.
ABD şiddet, soykırım, kölelik ve gasp üzerine kurulu ve bunları genlerinde taşıyan bir ülkedir.
Hollywood ise bütün bunların ardı kesilmez bir biçimde hotdog gibi paketlenip ekranlardan pazarlandığı yerdir.
Bu şiddet pisliği Amerika’da tüketilseydi dert olmazdı. Ama bütün dünyaya ihraç ediliyor ve gittikçe sayısı artan Netflix gibi kanallar sayesinde tüketicilerini de artırıyor.
Çocuklar şiddetin normal bir şey olduğunu sanarak büyüyorlar.
Yalnız şiddet şiddet doğurmaz, şiddet filmleri de şiddet doğurur.
Ne derecede?
Acaba çağdaş insan ruhundaki şiddetin ne kadarını Hollywood’a borçluyuz?
Hiçbir filmde şiddet olmasa evlerde, sokaklarda şiddet ne kadar azalırdı?
Uzak bir uygarlığın canlıları dünyayı televizyonlardan izliyor olsa onların seyahat acenteleri bizim gezegene bir bilet bile satamazdı. Meğer ki oradakiler Hollywood’dan daha çok kana susamış olsun.



Çok doğru