banner564

Geçmişin ayışığında kaybolanlar

Geçenlerde İkinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere’nin Oxford ve Cambridge üniversitelerinde felsefeye yeni bir yön veren dört kadın feylesofla ilgili kitabı okurken içlerinden birinin, Iris Murdoch (1919-1999), Kuzey Afrika çöllerinde çarpışan bir sevgilisi olduğunu öğrendim.


Anlatıldığına göre, o çöllerde kum fırtınası başladığında askerler çarpışmalara ve ölümlere ara verildiği için rahat bir nefes alıyorlarmış. Ama kum fırtınası o kadar feci imiş ki bir süre sonra dinsin de çatışmalar ve ölümler tekrar başlasın diye dua ediyorlarmış. 


Güneş o denli yakıcı imiş ki tankların üzerinde yumurta kavurmak mümkün imiş. Sinekler ise efsanevi çoklukta imişler. Ceset kanı içerek öylesine şişiyorlarmış ki bozulmuş et kokusu yayıyorlarmış. Banyoyu bırakın, yüz yıkamak için bile su yokmuş. İstihkak günde bir fincan su imiş. 


Bu zorlukların inadına posta mükemmelen çalışıyormuş. Kitapta yazdığına göre, kâğıt darlığına rağmen Ordu Posta Hizmetleri’nin elinden haftada sekiz milyon mektup ve kartpostal geçiyormuş. 


Sekiz milyon! İnanılmaz…


Avrupa’da matbaaların faaliyete geçtiği On Beşinci Yüzyıl’dan başlayarak dinmeyen bir okuma ve yazma merakı başladı. Sonuç, tarihe ışık tutan sayısız kitap, mektup ve anı defterinin varlığıdır. Okuduğum kitapta 70 sayfadan fazla tutan yüzlerce dipnot var. Hemen hepsi mektuplara ve kitaplara atıfta bulunuyor.


İyi de bunları bize neden anlatıyorsuna gelecek olursak…


Geçenlerde internette Fuzuli’yi araştırıyordum. Şaşkınlıkla Divan Edebiyatı’nın en ünlülerinden biri olan bu şair hakkında çok az bilgi olduğunu, bunların da kesin olmadığını öğrendim. 


Ne zaman, nerede doğduğu bile bilinmiyordu. İslam Ansiklopedisi’ne göre “büyük bir ihtimalle 1480’de veya bu tarihten birkaç yıl sonra doğmuş olduğu” söylenebilirdi. Hayatı ile ilgili bilgilerin çoğu rivayet şeklinde imiş. Oysa, İslam Ansiklopedisi’nin sözleri ile, “şöhreti, nüfuz ve tesiri daha kendisi hayatta iken bütün Türk-İslâm ülkelerine yayılmaya başlamıştır.”


Fuzuli’den iki yüz yıl sonra yaşamış olan Nedim hakkında biraz daha fazla bilgi var, ama bunlar da bu ünlü şairin anlamlı bir portresini çizmeye yeterli değil.


Daha yakın zamanlara geldiğimizde, birkaç örnek verecek olursam, Yahya Kemal, Orhan Veli, Zeki Müren, Ayhan Işık’ın hayatıyla ilgili, ana hatları dışında ne biliyoruz? Veya kısa bir zaman önce ölen ünlü ressam Komet, Gürkan Coşkun…


Çok az şey. 


Ün kazanmış, eserler bırakmış, ilginç hayatlar yaşamış kişiler parmaklarımızın arasından akan kum taneleri gibi geçmişin kumsalında kaybolup gidiyor. 


Nedeni, yazmak ve okumakla, hatta sicil ve kayıt tutmakla pek alakamız olmamasıdır. Buna Türk’ün genetik meraksızlığı da eklenince geçmişimiz ayışığında görülen şeylerden bile örtülü oluyor.


Bu arada Batı’da dinmeyen bir mektup ve biyografi fırtınası var. Ölümünün üstünden iki yıl bile geçmeden geçen hafta John le Carré (1931-2020) ile ilgili iki kitap çıktı. 


Bu arada sorayım: Hakkında hemen hemen hiçbir şey bilmediğimiz geçmiş Türk büyüklerinin internette gördüğümüz portreleri ne oluyor? 


Neredeyse hepsi uydurmadır da kim neden uydurma ihtiyacı duymuş?

YORUM EKLE
YORUMLAR
Ahmet
Ahmet - 2 yıl Önce

Ukalalık saymazsanız, "Ün kazanmış, eserler bırakmış, ilginç hayatlar yaşamış kişiler parmaklarımızın arasından akan kum taneleri gibi geçmişin kumsalında kaybolup gidiyor." cümlenizde ,"kumsalında" yerine "çölünde" deseydiniz sanki yazıya daha uygun olmaz mıymış?

Metin Münir
Metin Münir @Ahmet - 2 yıl Önce

Haklısınız. Olurdu. Teşekkürler :-)

C. Cemil
C. Cemil - 2 yıl Önce

Avrupa'da yaşayan küçük torunum ona yazdığım mektuplara cevaben bana hayatının ilk mektubunu gönderdi. 55 gündür elime geçmesini bekliyorum. Bilmem anlatabildim mi?

Turkish power
Turkish power - 2 yıl Önce

Evet üstadım çok doğru konulara parmak basmış siniz:1)parlamenter geleneğin ancak 1800lerde kör topal başladığı ülkelerde fikir ifade özgürlüğü suç olarak ve hanedana tehdit olarak gorulmustur2)İslam dünyasındaki köyü emevi taassubu Sünni Arap İslami karabulut gibi üzerimize çökmüştür 3)kurtuluş hala imamhatip külliyeler inde medrese zihniyetinde arandığı sürece modern ilim ve bilimi yakalamak ham hayaldir4)özgür dusuncenin nuvesi olması gereken üniversitelerin yok vasıtasıyla zapti rapt altına alındığı eğitimin test sorusu cozmeye indirgendigi bir coğrafya da kitap okuma alışkanlığının oturmasını bekleyemeyiz olay budur cahil halklar din ırk mezhep gazıyla daha rahat yonetilir

Beyhan Alkan
Beyhan Alkan - 2 yıl Önce

Çocukluk yıllarımda evimize,benim için Resimli Bilgi Ansiklopedisi ile Doğan Kardeş dergisi gelirdi.Resimli bilgi,insanı etkileyen canlandırmaların altında sıkmadan bilgi verirdi.Ikisi de elimden düşmezdi.
Resimli Bilgi'nin bir sayısında "Tanrının Kırbacı Atillâ" Başlığı,birkaç canlandırma ile bilgi verilmisti.Tarih dersimizde de Atilla konusu vardı ve öncesi Tarih hocamız konu ile ilgili ödev istemişti.Ben de pelur kağıda Atilla'nın ürkutücü resmi ve Hun atlılarının Roma piyadelerine saldırmasını canlandıran resmi kopyaladım sonra kalemle bastırarak dosya kağıdına işledim.Boyadım süsledim.Savaş bilgilerini de abartarak ödevi verdim.Ders günü hocam yazdığım abartıları sınıfta bilgi olarak bize not ettirtti.Hiç de bilginin kaynağını merak etmedi.
Biz merak etmeyen toplumuz.Gerçeklerle yüzleşmek bizi rahatsız ediyor.Yıllardır mecliste "Kabul edenler etmeyenler araştırma önergesi reddedilmiştir" ifadesini duyarız.
İnsanın önce kendini tanıması korkmadan kendiye yüzleşmesi gerekir diye düşünüyorum.Eğer gerçekler bizi korkutuyorsa doğru yolda değiliz.
Konu yine çok güzeldi.Tarih dizi dolu dolu yazacak.

Şener Çelik
Şener Çelik - 2 yıl Önce

Metin Bey, tespitiniz doğru. Bunun en önemli kanıtlarından biri de Wikipedia'dır. Sitenin İngilizce ve muhtemelen diğer Batı dillerindeki versiyonunda her bir madde çok ayrıntılı. Oysa Türkçe versiyonundaki Mustafa Kemal Atatürk veya İstanbul gibi çok bilinen başlıklar hariç, tüm maddeler baştan savma savma yazılmış, kısa, ve site yönetimi tarafından "siteye uygunsuz" şeklinde uyarılarla dolu.

Ruh İkizi
Ruh İkizi - 2 yıl Önce

Teşekkürler Üstadım.
Her yazınız bir ibretlik!
Kusurunu görmeyen, düzelme yoluna gitmeyen insan tehlikelidir!
2009 yılıydı, Halil İnalcık’ın bir proğramında izlemiştim. Muhterem gerçekleri, öylesine duraklayarak ve isteksiz bir kısık sesle söylüyor ki, şaşırmamak mümkün değil.
O proğramda yine kendisi Fuzuli’yi, ünlü olmadan önce, Necef’ gelen hacılara, Kerbela’da yaşanan faciayı anlatan biri olarak tanıtıyor.

Cengiz Kaya
Cengiz Kaya - 2 yıl Önce

Osmanlı’ya matbaanın Avrupa’dan birkaç yüzyıl sonra gelmesinin en büyük nedenlerinden biri bu aletle kısa sürede çok kitabın basılmasıyla, hattat ve müstensihlerin işsiz kalma olasılığı idi. O yüzden ilk matbaalar küçük çaplı da olsa Osmanlı’da gayri müslümler tarafından kurulup, kendi dillerinde kitaplar basıldı. Statükoyu belli bir zümrenin çıkarı için muhafaza edip, genel toplum çıkarını göz ardı etmek. Aradan geçen birkaç yüz yılda zihniyet değişimi olmuş mudur sizce?

Adnan Yel
Adnan Yel - 1 yıl Önce

Paylaşımcı Metin bey, iyi ki okuyor anlatıyorsunuz Serdar Kuzuloğlu da zihnimin kıvrımları podcast yapıyordu bir ara.. insanların bildiklerini paylaşması çok değerli, iyi ki varsınız.


banner471

banner474