banner564

Geçmişin hataları düzeltilmeli

KKTC’de geçmişte yapılan hatalardan birinin de, Sivil Toplum konusunda olduğu görüşü yaygındır. Hangi örgütlerin Sivil Toplum kapsamına girdiği konusunda dünyada görüş birliği yoktur. Fakat batılı çağdaş ülkelerde; dernekler, sendikalar, vakıflar, Kooperatifler, birlikler, meslek kuruluşları Sivil Toplum Kuruluşu veya Sivil Toplum Örgütü kabul edilir.
Genellikle Sivil Toplum Kuruluşlarının, çoğulcu demokrasi ve katılımın sağlanmasında, vazgeçilmez unsurlar olduğu kabul edilir. Çünkü tek başlarına seslerini duyuramayan bireyler, belirli örgütlerin içinde yer alarak, düşünce ve isteklerini daha etkin bir şekilde duyurabilme olanağına kavuşur.
STK’ları kapsamında bir araya gelen kişiler; mesleki çıkarlarını ve sorunlarını daha kolay çözümleyebilirler.
Ayrıca, kuruluş tüzüklerinde belirtilen faaliyet alanları ile ilgili konularda, ülkenin çıkarına kararlar alınmasında, yasama ve yürütme üzerinde etkili olabilirler.
   KKTC’de halen bazı STÖ’ler, devletin ulaşamadığı bazı alanlarda açığı kapatmada, yararlı olmakta, toplumsal gelişmelere katkıda bulunmaktadır.
Yalnız ölçünün biraz kaçırıldığı ve gerekli gereksiz, çok sayıda STK kurulduğu inkar edilemeyen bir gerçektir.
Ayrıca birçok kişi, bazı STÖ’lerin tüzüklerinde belirtilen amaçlardan ve üyelerinin mesleki konulardan çok, siyasetle uğraştıkları görüşündedir.
Birçok kişi de bazı STK’nın yerli yersiz, hükümetlerin faaliyetlerine karıştığı, ülke yararına kararlar üretmelerini zorlaştırdığı, engellediği, eylem ve grev hakkını da baskı aracı olarak kullandığı görüşündedir.
Hele yerli yersiz düzenlenen grev ve eylemler ile yerleşim yerlerindeki trafik akışının aksatılması ve normal yaşamın zorlaştırması, halkın öfkesine sebep olmaktadır.
Ayrıca bazı STK’nın yabancı yöneticilerle görüşüp ülkemiz hakkında olumsuz faaliyetlerde bulunması, yabancı ülkelerde ve güneyde düzenlenen etkinliklerde ulusal davamız karşıtı görüşleri savunması, halkımızın ezici çoğunluğu tarafından hoş karşılanmamakta ve böyle tutumlar hakkında yasal işlem yapılması istenmektedir.
Hükümetin devlet memurlarının aidatlarını, maaşlarından kesmesi ve STK’nın hesaplarına yatırması, STK’nın ayakta durması bakımından büyük bir hizmettir.
Yalnız birçok kişi, siyasi iktidarların popülizm nedeniyle STK’ya gereğinden fazla haklar ve ayrıcalıklar tanıdığı görüşündedir.
Örneğin sendika yöneticilerinin görevli oldukları süre içinde, ödenekli izinli sayılması ve görev yapmadan bütçeden maaş alması, birçok kişi tarafından doğru görülmemektedir. 
Çünkü uygar ülkelerde yöneticilerin maaşlarını sendika öder. Tarafsızlıklarına gölge düşürülmemesi için de, sendikalar devletten yardım almayı kabul etmez. 
Ülkemizde birçok kişi, bazı STK’nın belirli siyasi partilerin kolu gibi hareket ettiği, gerekli gereksiz eylem ve grevler nedeniyle trafiği aksattığı, vatandaşların yaşamını zorlaştırdığı, Rum ulusal tezlerine arka çıktığı, KKTC’ni aşağıladığı, yürütmenin ülke yararına alabileceği kararları engellediği görüşündedir.
Geçenlerde Belçika’da düğün konvoyu ile trafik sıkışıklığına ve diğer sürücülerin sinirlenmesine sebep olmaları gerekçesi ile 18 kişinin araçlarına el konuldu, 5 yıl trafikten men edildi ve 2 bin Euro para cezasına çarptırıldı. Bu örnek, AB ülkelerinde eylemler nedeniyle, başkalarının yaşamını zorlaştırmanın demokratik hak kabul edilmediğini gösterir.
Bu nedenle, hükümetin STK’nın faaliyetlerini, grev ve eylem haklarını Avrupa mevzuatını dikkate alarak, yeniden düzenlemesinin gerekli ve yararlı olacağı görüşündeyim.  

YORUM EKLE

banner608

banner474