banner564

Grönland Köpekbalığı’nı da unutmayın

Binlerce yıl tepelerinde dünya yanar, yeniden yapılır ve yeniden yanarken Grönland Köpekbalıkları sessizce yüzüp duruyorlardı.
Bu balıklar dünyanın en uzun ömürlü omurgalı yaratıklarıdır, ama ne kadar uzun ömürlü oldukları yeni ortaya çıkıyor.
 Danimarkalı Jan Heinemeier adlı bir fizikçi, 2008’de, Grönland Köpekbalıklarının gözlerinde bulunan bir kristali Karbon (C-14) testine tabi tutarak kaç yaşında olduklarını öğrenmeye çalıştı.  
Köpekbalıklarından biri, beş metre uzunluğunda bir dişi, 272 ila 512 yaşlarında idi.
Bazı Grönland Köpekbalıklarının yedi metre uzunluğa ulaşmış olması, denizlerde bu cinsin, altıncı yüzyılını idrak etmiş veya idrak etmeye yakın örneklerinin dolaşmakta olduğuna işaret etmekte.
Grönland Köpekbalığı göze pek güzel görünmez. Küt bir yüzü vardır, yüzgeçleri cüce kalmış gibidir ve gözleri ommatokoita elongata adlı uzun, kurda benzeyen bir kabuklu hayvana ev sahipliği yapar.
Bu yaratıklar, hayvanın korneasına yapışırlar ve onları neredeyse kör etmek yanında pek hak etmedikleri bir biçimde iğrençleştirirler.
Bu yetmezmiş gibi, bu köpekbalıkları gövdelerinde yüksek yoğunlukta üre olduğu için  kötü kokarlar.  
Yaşlı ve muhterem bir yaratıktan beklenilebileceği gibi Grönland 
Köpekbalığı yavaştır. Son sürat gider ve muazzam bir gayret içinde olursa ulaşabileceği hız saatte 1,7 ile 2,2 mil arasındadır.
Denizdeki et yiyen en büyük iki yaratıktan biri olmasına rağmen metabolizması hayret uyandıracak derecede yavaştır. İki yüz kilo ağırlığındaki bir balığın hayatta kalabilmesi için günde bir buçuk çikolatalı bisküviye eşit kalori alması kâfidir.
Suyun yüzeyinde göründükleri de olur ama okyanusun dibine yakın, soğuk ve karanlık yerlerde yaşamayı tercih ederler.

Hiç kimse bir Grönland Köpekbalığı’nın doğurduğuna şahit olmadı, çiftleştiğini de görmedik.
Bildiğimiz bir başka şey, dişilerin doğuracak olgunluğa 150 yılda eriştiği, bu nedenle çoğalmalarının yavaş olduğudur.
Yunan şair Oppian (M.S. İkinci Yüzyıl) tehlike karşısında anne veya baba köpekbalığının mağaraya benzeyen ağzını açarak yavrusunu içeride sakladığını yazar. Bunun, heyhat, doğru olması pek mümkün olmadığı için yavruları bizim kollamamız gerekecek.
Grönland Köpekbalığı olmadığım için memnunun. Beş yüz yılı doldurmaya yetecek kadar düşüncem yok.
Ama onların var olmasının düşüncesi bile ümit veriyor. 
İçinde bulunduğumuz kıyamet tezgâhından çıkışımızı görecekler ve ardından gelecek olan çöküntüyü ve onu izleyecek olan, şu anda hayal edilmesi bile mümkün olmayan şeyleri: dönüşümleri, vahiyleri ve belki özgürleşmeleri. Onların güzellikleri bunda, sürüp giden yaşamlarındadır ve bu nefes kesici bir şeydir.
Bu yavaş, pis kokan, yarı kör yaratık bu gezegenin sunabileceği ebedi olmaya yakın tek şey olabilir.
*
Yukarıdaki yazı Katherine Rundell’in London Review of Books’un 7 Mayıs sayısında çıkan Consider the Greeland Shark adlı yazısının tarafımca yapılmış özet bir çevirisidir. Yazıyı o kadar sevdim ki sizin mahrum kalmanızı istemedim. Umarım ondan izinsiz çevirip yayımladığım için beni affeder. 

YORUM EKLE

banner471

banner474