Pazar günü Espasito ile birlikte Fenerbahçe ve Vakıfbank kadınlar voleybol takımlarının final maçını izledikten sonra canım bahçede biraz dolaşmak istedi. 
Değneğimi alıp çıktım. İyi ki almışım. Zambaklar her yıl bu mevsimde olduğu gibi yan yatmışlar, ortalarından geçen patikayı kapatmışlardı. Değneğimle onları kaldıra kaldıra yürürken patikanın ortasında yatan bir yılan gördüm. Başı ve kuyruğu demir ağacının kuru iğne yapraklarının altında gizli idi ve tamamen hareketsizdi. 
Fotoğrafını çekip çocuklara yollamak için eve döndüm ve telefonumu aldım, canlı ise kaçar diye düşünerek. Döndüğümde onu aynı yerde yatar buldum. 
Acaba ölü mü idi? Yoksa yuttuğu bir yaratığı hazmetmekle mi meşguldü? Değneğimi uzattım ve onu havaya kaldırmak amacıyla yavaşça altına soktum. Değnek ona değince süratle zambakların içine dalıp kayboldu. 
“Güle güle yılan gardaş,” dedim içimden, “gene beklerik.”

Epey yıl önce bir kadın arkadaşımla Alevkayası’nda, ağaçların arasındaki yolda yürüyorduk. O benden beş altı adım önde idi. Bir ara önünde, yolun kenarındaki toprak bantta dümdüz bir sopa gördüm. Yaklaşınca baktım ki sopa değil yılanmış. Arkadaşım onu fark etmeden konuşarak neredeyse dibinden geçti. Az sonra geriye baktığımda yılan kaybolmuştu. 
Korkutmamak için onu uyarmamıştım. Daha sonra da bir şey söylemedim, korkar bir daha benimle dağda yürüyüşe gelmez diye.
Daha önce de yazdığım gibi; yılan ona ilişmez, yanlışlıkla üzerine falan basmazsanız, saldırgan değildir. İnsan görünce ya kaçar ya da sopa gibi uzanıp geçip gitmesini bekler. Çünkü o sizden, sizin ondan korktuğunuzdan daha fazla korkar. 
Gene de, özellikle gece vakti, bilhassa yılanların Kıbrıs’ta yavrulama zamanı olan Mayıs’ta dikkatli olmakta yarar vardır. 
Önüme çıkan, bahçede daha önce de gördüğüm Sikkeli Yılan idi, Hemorrhois nummifer. Çevreci akademisyen Nazım Kaşot’un Herpcypria sitesindeki bilgilere göre Sikkeli Yılan büyük başlı, genellikle 150-160 santimetre kadar uzayabilen bir yılan türüdür. Sırt tarafı sarı ya da açık kahverengidir ve üzerinde sikkeyi andıran yuvarlak koyu lekeler vardır.
Rum tarafındaki bir gölette görüldüğü gibi suda süratli bir yüzücüdür- (https://www.youtube.com/watch?v=7YW9YG7jHyc).

Bu yılan gece ve gündüz faaldir. Karnını küçük memeliler, kertenkeleler ve küçük kuşlarla doyurur. Zehirli değildir ve insanlara zararsızdır.
Kıbrıs’ta üç zehirli yılan vardır, ama bunlardan sadece biri tehlikelidir. O da Macrovipera lebetina veya adadaki muhtelif adlarıyla Sağır Yılan, Koca Engerek, Gufi’dir. Kaşot’un bir 
gazeteciye söylediğine göre “Kuzey Kıbrıs’ta meydana gelen engerek ısırılmalarının neredeyse tamamı, hayvanı görmeyerek üzerine basma sonucu gerçekleşir.” 
Yılanın fotoğrafını yolladığım hiçbir kimse “aman ne cici yaratık,” demedi. Cevaplar değişik dehşet ve iğrenme emojileri oldu.
Onlara şu karşılığı verdim. “Yılanlara ilişmeyin: Yılan çok, fare yok. Yılan yok, fare çok.”