banner564

Halka doğruları söyleyin Sayın Akıncı!

Yıllardır cumhurbaşkanı ve görüşmeci koltuğunda oturmasına rağmen, Mustafa Akıncı hâlâ Kıbrıs sorununun çözülememesinin yöntemle değil özle ilintili olduğunu kavrayamadı.
 
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantıları için gittiği New York’ta “Takvimli ve sonuç odaklı bir sürecin gündeme gelmesi ...artık zorunlu hâle geldi,” deyip durdu.
 
Anastasiades ile adada ve İsviçre’de  yaptığı görüşmeler sanki “takvimli ve sonuç odaklı” olmadıkları için başarısızlığa uğramış gibi...
 
O görüşmeler, tarafların görüşleri birbirinden kilometrelerce uzakta olduğu için başarısızlıkla sonuçlandı, Sayın Akıncı.
 
Açık uçlu oldukları için değil.
 
Görüşler, o zaman olduğu gibi bugün de birbirinden fersah fersah uzaktır.
 
Çünkü ne Türk ne de Rum tarafı, yıllardır savundukları tutumlarından bir milim taviz vermeye yanaşıyor.
 
Bu değişmedikçe görüşmeler ucu açık, kapalı veya gındırık olsun, hiçbir sonuç vermez.
 
Çünkü sorun yöntemde değil özde, yani bizim Rumlardan, onların bizden istediklerindedir.
 
Rumlar çözümle beraber veya çözümden kısa bir süre sonra, Türkiye’nin garantisinin kalkmasını ve bütün Türk askerinin adadan ayrılmasını istiyor.
 
Bunun aksini hiçbir zaman kabul etmeyecekler.
 
Ayrıca, hiçbir zaman Türklerin bakanlar kurulu dâhil bütün önemli kurullarda veto yetkisine sahip olmasına da evet demeyecekler.
 
Bu konularda pozisyonunuz değişmezse, Sayın Cumhurbaşkanı, masaya oturmanıza bile gerek yok.
 
Sorun sadece bunlar da değil.
 
Bundan önceki görüşmelerde önemli hiçbir konuda Rumlarla tam uzlaşmaya varamadınız.
 
Sonuçlandırılmayı bekleyen sayısız konu varken halka sürekli çözümün yakın olduğu algısı pompaladınız.
 
 
Şimdi aynı şeyi yapmaya devam ediyorsunuz.
 
Yıllar süren ucu açık görüşmelerde bu konular halledilemedi ise zaman kısıtlı görüşmelerde nasıl sonuca bağlanacak?
 
Halkı kandırmaktan vazgeçin Sayın Akıncı ve çaresizlik içinde çırpınmaktansa bu koşullarda sorunu çözemeyeceğinizi itiraf edin.
 
Ve her zaman yaptığınız gibi bir önceki görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlandırılmasının suçunu
“Yetkiyi ve refahı Kıbrıslı Türklerle federal bir ortaklıkta paylaşmayı içine sindireme (yen)” Rumlara yüklemeyin lütfen.
 
Kabak tadı verdi.
 
Biraz da acaba bizim tarafta da kabahat var mıydı, diye yoklayın kendinizi.
 
Biraz düşünün bakalım, Anastasiades’e sunduğunuz istekleri onun yerinde siz olsaydınız kabul eder miydiniz?
 
Belki halka söylemeniz gereken, köklü bir tutum değişikliği yapılmadan anlaşma olmayacağı, köklü bir tutum değişikliği yapmanın ise imkânsız olduğu ve hayatımızın bugün olduğu gibi devam edeceğidir.
 
Bu hoş olmayabilir, ama dürüst olur.
 
Kim bilir, sizden sonra oraya oturacak olan kişi – belki Kudret Özersay – sizden daha yetenekli ve yaratıcı çıkar ve bizi başka sulara götürür.
 
Sizinle bir yere gidemeyeceğimiz belli oldu. 

YORUM EKLE

banner471

banner473