banner564

Hayat yaşamaya değer mi?

Yaşamaya devam ettiğimize göre değiyordur.
Değmeseydi canımızı alırdık veya eski Yunan Stoacılarının anlatımıyla “her zaman açık” duran kapıdan çıkardık.
O zaman fazla şikâyet etmeden yaşamaya bakalım.
Şikâyet, yani hoşnutsuzluk belirten sızlanma veya yakınma, en az tahammülüm olan şeylerden biridir. Çünkü şikâyet etmek, dünyada her şeyin mükemmel veya bizim için mükemmel olabileceğine veya olması gerektiği varsayımına dayanır ki saçmadır. Dünyada, dünyanın kendisi dahil mükemmel hiçbir şey yoktur. Mükemmellik çoğu zaman tesadüfidir. 
Her şey karşıtı ile vardır: iyi-kötü, şans-şanssızlık, güzel-çirkin, akıllı-aptal, zengin-fakir, ova-dağ. Her insan hayatını uçlar arasında savrularak geçirir.
Şikâyet etmek, bu gerçeği ve dolayısıyla hayatı olduğu gibi kabul etmemektir.  
Ama galiba hayat yaşamaya değse de değmese de yaşamaya devam etmek insanın doğasıdır. 
Uzaktan veya yakından bakınca hayatının çekilmez olduğu kesin olan insanların yaşamaya devam etmesi bu yüzdendir. 
“Hayatının çekilmez olduğu kesin …” Püff! Çok sübjektif bir yargı.  
 Ben dışarıdan bakınca bir insanın veya bazı insanların hayatının çekilmez olduğunu düşünebilirim. Ama o hayatı yaşayanlar kendi hayatlarını “çekilmez” olarak görüyorlar mı? Yoksa onların hayatlarında benim çekilmez olarak gördüğümü denkleyen veya kısmen telafi eden, göremediği veya hesaplayamadığım şeyler mi var?
 Bu konuda en büyük dersi arkadaşlığımız çok eskiye dayanan Galfa’dan aldım. Daha önce de yazmıştım galiba.
 Galfa’nın sebebi bilinmeyen, tedavisi olmayan, sürekli ağrı veren ve yürümesini gittikçe zorlaştıran Ankilozan Spondilit adlı bir hastalığı var. Hastalığı o kadar ilerledi ki tamamen yürüyemez olmaktan korkmaya başladı. Yalnız yaşıyor olması hayatını daha da çetinleştiriyor. 
 Sürekli sancı ve yalnızlığa nasıl tahammül edebiliyor diye düşünüyorum onu her ziyaret ettiğimde. Bir gün aklımdan ne geçtiğini okumuş gibi “Sen beni hayattan zevk almıyor sanıyorsun ama yanılıyorsun,” dedi. “Ben hayatımdan zevk alıyorum.” 
 Kendi eliyle dünyayı terk etmek... Bu bir insanın karşılaşabileceği en zorlu test. Veya Fransız yazar Albert Camus’a (1913-1960) göre en “ciddi” felsefi problem.
“Gerçekten ciddi tek bir felsefi problem var, o da intihardır,” diye yazdı Fransız yazar 1942’de. “Hayatın yaşanır olup olmadığına karar vermek felsefenin sunduğu en temel soruyu cevaplandırmak demektir.”
İnsanın gerçek anlamda sahip olduğu tek şey canıdır. 
Hayatı ne kadar çekilmez olursa olsun daha çok insan Stoacıların açık kapısına yönelmez, çünkü kendi canını almak en değerli şeyini karşılığında hiçbir şey almadan vermektir. 
Canını, yani var olma hakkını verip karşılığında yokluk almak iyi bir alışveriş değil.  
Hayatta en mutsuz kişiyi bile ona bağlayan bir şey var.
 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Ahmet Çelik
Ahmet Çelik - 2 yıl Önce

Üstad MM, büyük yazarlara has kısacık bir yazı ile, hayatın anlamını ne güzel anlatmış. Böyle bir yazarın okuyucusu olmak en büyük keyiflerimden biri. Sayıları giderek azalan gerçek basın mensupları arasında bir yıldız olduğu muhakkak. İyi ki varsınız sevgili Üstad.

Ruh İkizi
Ruh İkizi - 2 yıl Önce

RUBAİ
Ömrün o büyük sırrını gör bir bak da,
Bir tek kökü kalmış ağacın toprakta,
Dünya ne kadar tatlı ki, binlerce kişi,
Kolsuz ve bacaksız yaşayıp durmakta.
Orhan Veli Kanık
Teşekkürler sayın MM. Sizi takdirim, bazen birilerini rahatsız ediyor olabiliyor.Ancak her zaman ‘hafıza-yok beşer’ yardımcı olup yol gösterdiğiniz de bir gerçek. “Sezar’ın hakkı Sezar’a.”

Terunofuji
Terunofuji - 2 yıl Önce

3 yıl önce kuzenim Bogaz köprüsünden atlayıp intihar etti , küçük kızını arkasında bırakarak. Yaratıcı zekası ile reklam dünyasında iyi bir ismi vardı. Arkasında çok düşündüm. Cesaret bu muydu ? gitmeyi seçen ve bunu gözünü kırpmadan yapanlar mı cesurdu yoksa kalıp mücadeleye devam edenler mi ?
Sanırım Camus haklı. Sorunun cevabı bende yok hala..

Umud Yazgan
Umud Yazgan - 2 yıl Önce

' Hayatta en mutsuz kişiyi bile ona bağlayan bir şey var '

Bazen de yok. Geçen hafta bu ülkede yaşamaktan vazgeçen 20 ve 16 yaşındaki iki çocukta olduğu gibi.

Enes N
Enes N - 2 yıl Önce

Umudumu kaybettiğim zamanlarda bu yazınızı hatırlayacağım.

Jale
Jale - 2 yıl Önce

Yaşamak derisi normal kalınlıkta olan kişiler için uygun olabilir. Fakat bazı insanlar -ki sayıları görece azdır- biraz daha hassas olabiliyorlar. Bu durumda, yaşamamak yaşamaktan daha akıl kârı olabilir diye düşünüyorum.

Sarp Ege
Sarp Ege - 2 yıl Önce

Bazı insanlar hayata 2 -0 önden başlar, bazılarıda tam tersine. Kısacası şans, baht açıklığı diyelim. Ama yinede bardağın dolu tarafından bakmakta fayda var. Asla yılmak yok. Hayat hoştur, gerisi boştur.

hz
hz - 2 yıl Önce

Hasan (Erçakıca) Bey burayı okuyorsa, birgün Metin Bey'i programına davet etse de bu konuları özel olarak tartışsanız. En azından özlemimizi gidermiş oluruz.


banner608

banner474