banner564

Hükümetin ülkemize ve halkımıza yapabileceği en önemli hizmet

Rumların içimizdeki işbirlikçilerin yardımı ile yürüttüğü kampanya; Fransız komutanı Pierre Loti’nin ‘Türklerle savaşmadan önce din, dil, aile, vatan, millet ve birlik duygularının yok olup olmadığını iyi kontrol edin. Yoksa Türkleri savaşarak yenemezsiniz’ söylemini hatırlatıyor.
Bu nedenle halkımızın ezici çoğunluğu yeni hükümetin, ülkemizdeki başıbozukluğu, 5 kol faaliyetlerini ve sürekli olarak devletimizi aşağılayan, anavatana ve yetkililerine hakaret edilmesini caydırıcı yasal düzenlemeler yapmasını istemektedir.
Özellikle devlette görev yapanların, memurlukla ve hizmetleri ile bağdaşmayan tutum, davranış ve söylem içinde olması yasal düzenlemeler ile caydırılmalıdır.
Yeni neslin sapık ideolojik saplantılarla, devleti ve anavatandan koparılmasına yönelik faaliyetler, demokratik hak olarak yutturulamaz.
Devlette görev yapan bazı kişilerin, tek asılacak dalımız olan anavatanla arazımızı açmak amaçlı faaliyetlere öncülük etmesi demokratik hak sayılamaz.
Ulusal mücadele tarihimizin dayanaksızca ve haksızca kötülenmesi ve özgürlüğümüzü kazanmamızda hizmetleri dokunan kişilerin aşağılanması, ifade özgürlüğü kabul edilemez.
Anavatan ve KKTC yetkilileri ile devletimize, anavatana ve yetkililerine pervasızca küfredilmesi basın ve ifade özgürlüğü olamaz.
Öğrencilerin anavatana geziye götürülmelerinin kötülenmesi, öte yandan da güneydeki kamplara götürülerek Rum ulusal tezlerinin benimsettirilmesine çalışılması barışa hizmet değildir.
Son zamanlarda bazı kişi ve kuruluşların pervasızca, ulusal davamızı kötülemesi ve karşı tarafın ulusal tezini desteklemesi herkesin tepkisine sebep oluyor.
Dünyanın hiçbir uyar ülkesinde, devlete karşı 5.kol faaliyetleri sürdürülmesi demokratik hak sayılmaz.
Hele bazı kişi ve kuruluşların anavatan ve devletimize karşı adeta kötüleme, hakaret aşağılama yarışı içinde olması, artık halkımızın ezici çoğunluğunu üzmektedir.
Bu nedenle hükümet ivedi olarak, devletimizi koruyucu, anavatan ve yetkililerine hakaret edilmesini caydırıcı, yasal düzenlemeler yapmalı.
Zaten anayasamızda, özgürlüklerin kötüye kullanılmasını caydırıcı, yasalar çıkarılması öngörülmektedir:

Düşünce, Söz ve Anlatım Özgürlüğü Madde 24
 (3) Söz ve anlatım özgürlüklerinin kullanılması, yalnız ulusal güvenlik, anayasal düzen, kamu güvenliği, kamu düzeni, genel sağlık, genel ahlak yararı için veya başkalarının şöhret veya haklarının korunması veya bir sırrın açıklanmasının önlenmesi veya yargının otorite veya tarafsızlığının sürdürülmesi için gerekli ve yasanın koyduğu yöntemlere, koşullara, sınırlamalara veya cezalara bağlı tutulabilir.

Basın Özgürlüğü Madde 26
 (3)Basın ve haber alma özgürlüğü, kamu düzenini, ulusal güvenliği veya genel ahlakı korumak, kişilerin şeref, haysiyet ve haklarına tecavüzü, suç işlemeye kışkırtmayı önlemek veya yargı görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesini sağlamak için yasa ile sınırlanabilir.
    Ayrıca grev eyleminin, yönetim kurulları yerine düzenlenecek özel genel kurulda üyelerin %75’inin onayı ile alınabilmesi ve siyasi baskı aracı olarak kullanılmasını caydırıcı yasal düzenlemeler yapılmalı.
    Kısaca, halkımızın ezici çoğunluğu devletimize ve anavatana yapılan hakaret ve aşağılamalar karşısında tepkilidir ve acilen caydırıcı yasal düzenlemeler yapılmasını beklemektedir.

YORUM EKLE

banner608

banner473