banner564

İfade ve basın özgürlüğü hiçbir ülkede sınırsız değildir

Yakın geçmişte  Amerikan diplomatlarının raporlarını açıklayan WikiLeaks kurucusu Julian Assenge’nin, uyduruk gerekçelerle tutuklanması ve susturulması, demokrasiyi yanlış yorumlayan KKTC’deki politikacı ve entel liboşların gerekli dersi alması gerektiği görüşündeyim.
Demokrasi koruyucusu kesilen Avrupa Birliğinin, WikiLeaks yöneticilerine yapılanlar karşısında sessiz kalması, anlamlıdır.
Bu örnekler, geri kalmış ülkelere demokrasi dersi vermeye kalkışan batılıların, ulusal çıkarlarını her şeyin üzerinde tutulduğunu gösterir.
Herkesin istediğini yapması, söylemesi, yazması, yalan ve hakaret etmek demokratik hak ve özgürlük değildir. Çünkü ifade özgürlüğü sınırsız olamaz. Bazı kişiler, bilerek veya bilmeyerek ifade ile düşünce özgürlüğünü birbiri ile karıştırıyor.
Düşünce özgürlüğü, mutlak hak kabul edilir ve hiçbir demokratik ülkede, düşünceyi suç sayan ceza hükmü yoktur. Herkes istediğini hayal edebileceği gibi,  istediği şekilde de düşünebilir. Zaten insanların düşüncelerini kısıtlamak ve kontrol etmek mümkün değildir.
Ancak ifade özgürlüğü, zihni faaliyetlerin dışa vurulmasıdır. Bu nedenle düşünce özgürlüğünden farklı olarak, sınırlandırılması normaldir. 
Herkes, zor kullanmadan düşüncesini yaymakta serbesttir. Ancak başkasına hakaret etmek, küfretmek, art niyetle ve dayanaksızca başkalarını suçlamak, kötülemek, ülkenin genel çıkarlarına zarar verici düşünceleri yaymak, dili yozlaştırmak,  yeni nesli yozlaştırmaya çalışmak, dünyanın hiçbir ülkesinde demokratik hak, ifade ve basın özgürlüğü kabul edilmez.
Hele çeşitli nedenlerle, bir halkın ulusal değerlerini aşağılamak, ulusal mücadelesini olduğundan farklı göstermek ve art niyetle dayanaksızca kötülemek ifade ve basın özgürlüğü değildir.
Ayrıca bir ülkenin seçilmiş ve/veya atanmış yetkililerine hakaret etmek, aşağılamak, küfretmek,  ifade özgürlüğünün sınırları dışındadır.
Anavatan yetkililerine hakaret edilmesi, bayrağımızın ve devletimizin aşağılanması, ulusal davamızın aşağılanması, Rum ulusal davasının savunulması, demokratik hak olamaz. Çünkü ifade eylemi sonucunda, ihlal edilecek diğer özgürlüklerin korunması gerekir.
 KKTC Anayasasının 11.Maddesinde ‘temel hak ve özgürlüklerin, özüne dokunmadan, kamu düzeni, kamu yararı, genel ahlak, sosyal adalet, ulusal güvenlik, genel sağlık ve kişilerin can ve mal güvenliğini sağlamak gibi nedenlerle sınırlandırılabilir’ hükmü vardır
Ceza yasamızın 36 ve 39.maddleri Devlete Karşı Hıyanet Suçunu düzenler: ‘Her kim Devlet Egemenliğini ortadan kaldırmak fiilini amaçlayan bir niyet doğrultusunda hazırlanmış bir yazıyı yayınlarsa ağır suç işler ve müebbet hapis cezasını geçmeyen bir cezaya mahkum olur.
Ceza yasamızın 47 ve 48.madeleri Devlete karşı nefret yaratmak ve Devleti küçük düşürmek, adaletin tecellisine karşı nefret yaratma, itaatsizliğe yol açmak ve KKTC uyruklular arasında huzursuzluk ve düşmanlık yaratmaya yönelik ifade ve fiiller ağır suç oluşturur ve 5 yılı geçmeyen bir cezaya mahkûm olur.
İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri korumaya dair Avrupa Sözleşmesinin ifade özgürlüğünü düzenleyen 10/2 maddesinde ise, ‘Kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda, zorunlu önlemler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün, veya kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması veya yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması için, yasayla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabilir’ hükmü vardır.
 Rumların adeta sözcülüğünü üstlenen bazı kişiler, mutlak bir hürriyet olan düşünce özgürlüğünü, sınırlandırılabilir karakterdeki ‘ifade özgürlüğü’ ile eş anlamda kullanır. Böylece haklılık, meşruiyet uyandırmağa çalışırlar. Seçilmiş ve atanmış yetkililer maalesef bunların oyununa geliyor.
 Dünyanın hiçbir demokratik hukuk devletinde, alenen devleti sahte, muz cumhuriyeti olarak tanımlayan ve tanımadığını açıklayan, ulusal değerleri ve mücadeleyi aşağılayan, itibarsızlaştırmaya çalışanlara bir de devletten makam, maaş ve/veya mali yardım yapılması normal kabul edilmez.
Ayrıca tüm ülkeler gibi anavatanın da ülkesine karşı düşmanca tutum içinde olanların ülkesine girmesine izin vermemesi, hatta yargılaması en doğal hakkıdır. 
Bizim için dünyayı karşısına almaktan çekinmeyen ve ana şefkati ile her konuda bize fedakârca yardımlarını esirgemeyen, tek dayanağımız olan anavatanı ve yetkililerini; vefasızca,  yakışıksız sözcüklerle aşağılamak, küfretmek, dayanaksızca suçlamak, öte yandan tepki göstermemesini beklemek haksızlıktır.
             KKTC çeşitli nedenlerle anayasa ve yasalar uyarınca gerekli işlemlerin yapılmaması,  maalesef, olumsuz söylem ve açıklamaların salgın hastalık gibi yayılmasına sebep olmaktadır.  Anavatan da haklı olarak, tepki göstermek ve gereken önlemleri almak zorunda bırakılmaktadır. 

YORUM EKLE

banner608

banner473