banner564

İkinci gün

Girne’den Güzelyurt’a giderken karşınıza çıkan köylerden biri olan Kalkanlı’ya girmeden birkaç kilometre önce, kenarında asırlık okaliptüs ağaçlarının durduğu kuru bir dere yatağı var.  
Oradan sağa giden toprak yola sapacak olursanız kısa zamanda geçen seneye kadar adadaki en yaşlı zeytin ağaçlarının bulunduğu bahçeye varırsınız. 
Adanın birçok yerinde tek tük kocamış zeytin ağacı ile karşılaşabilirsiniz. Ama hiçbirinde buradaki kadar eski zeytini bir arada göremezsiniz.
Bahçenin sağında dere, solunda ise ta Akdeniz Köyü’ne kadar giden, İngiliz zamanında dikilmiş bir çam ormanı var. 
Neredeyse tam bir yıl önce bu ormanda yangın çıktı, söndürülemediği için hızla ilerleyerek zeytinliğe geldi ve buradaki iki bin zeytin ağacının yarıdan çoğunu yaktı. Birçoğu, adayı 1489’a dek üç yüz yıl yöneten Fransız Lüzinyan ailesi zamanında dikilen ağaçların büyük kısmı 500 yaşının üstünde idi. Birkaçı 800’ü aşmıştı. 
Kalkanlı 1974’ten önce bir Rum köyü idi ve o zamanlar adı Kapouti idi. Kapouti, Lüzinyan döneminde buraların sahibi olan Capoutti adlı kişinin adının bozulmuş şeklidir.
Yangından bir ay sonra oraya gittim ama … Yangın manzaralarında insanın içine oturan yasa benzeyen bir şey var... Zeytinliğe girmeden bir süre bir ağacın altında oturup geri döndüm.
Birkaç ay sonra tekrar gittiğimde sevinçle gördüm ki yaşlı ağaçların hepsi yanmamış. Ama bazıları kömür olmuş. Öyle ki, kömürleri toplayıp mangalda yakabilirdiniz. Bunlarda ümit yoktu çünkü ateş kökleri de yakmıştı. 
Biri “Kral” adı verilen ağaçtı. Çevresi 12 metre genişliğinde olan bu ağaç On İkinci Yüzyıl’dan kalma idi.
 
Bazı zeytinler kısmen yanmıştı. Bunlar canlanabilecek miydi?
Bayramın ikinci günü bu sorunun cevabını öğrenmek üzere Kalkanlı’ya doğru yola çıktım. 
Arabayı bahçenin dışındaki bir ağacın gölgesine park ettim ve tepemde rüzgârın ve arıkuşlarının sesi, zeytinlere doğru yürümeye başladım. Çevrede kimsecikler yoktu. Aylardır yağmur görmemiş ve görmeyecek olan sarı-beyaz toprak yer taş gibi sertti. 
Yangının kalıntıları temizlenmiş, çok sahipli olan zeytinliğin birçok yeri sürülmüştü. Bazı yerlere bağ, bazılarına zeytin fidanları dikilmişti. 
Birçok eski zeytin ağacının yanık dalları budanmış, gövdeler sürgün vermeye başlamıştı. 
Tamamen yanan bazı ağaçlar ise, kökleri sağlam kaldığı için yerden dal veriyordu.
Zeytinliği çevreleyen çitin dışında yanık ama kahverengileşmiş hâli ile ayakta duran, zeytinin yeniden hayata dönme özelliğine sahip olmayan ölü çam ağaçları vardı. 
Zeytinliğin yangından önceki görünümünü bilen ben için burası tenhalaşmış, yoksullaşmış, hüzünlü bir havaya bürünmüştü. 
Güneye kaçan Rumlardan kalan hiçbir yere itina etmediğimiz gibi, burasının özensizliğimiz nedeniyle yangından korunamamış olduğu hissi içimi tırmaladı. Bir başka yangının geriye kalan ağaçları da telef etmesi ihtimal dışı değildi.
İnsanlarının yetersizliğinden dolayı çirkinleşmiş topraklarda hüzün her zaman yakanıza yapışmaya hazır bekler. 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Ruh İkizi
Ruh İkizi - 3 yıl Önce

Her cümlede, bir yerlere gidip geldim; hüzünlendim!..
Son cümlede ise, söylenecek bir şey kalmamış
gibi. Makus talih bu olsa gerek! Ya da durmak,
yorulmak bilmeden tekerrür eden tarih!
Nereye kadar?

Mehmet Tafdil Bayat
Mehmet Tafdil Bayat - 3 yıl Önce

4 tane hep pozitif yorum yolladım Metin Ağabey kim siliyor bunları.. 0256 612 6361 arayabilirseniz mutlu edersiniz efendim

ece aksoy
ece aksoy - 3 yıl Önce

almayı beklemeden veren zeytin ağacı tepinerek işkence ettiğimiz toprak bereketinden vazgeçmiyorsa açıkça anlatmıyorlar mı nasıl yaşamamız gerektiğini

hic kimse
hic kimse - 3 yıl Önce

Keske, eger varsa bir aniniz, selahatin dumani anlatsaniz bir yazinizda

uğur sezgin
uğur sezgin - 3 yıl Önce

Her yıl, Ana vatanda onlarca yangın çıkıyor. Bir kısmı , kasıtlı olarak çıkartılıyor. Çok canımız yanıyor. Bir gün gelecek yakılacak orman kalmayacak. O zaman insanoğlu, dünyanın kaç bucak olduğunu anlayacak.

Faruk Ercan
Faruk Ercan - 3 yıl Önce

Ağaççıklardan ne istediniz be zalimler. Teşekkürler MM.

Melek
Melek - 3 yıl Önce

Erhan Ünal'In, "Toprak Biterken" adli kitabi tam da bu durumu anlatiyor.

banner608

banner473