banner564

İyi biten her şey iyidir

Havaalanına gitmeden önce bahçede bir gezinti yapayım dedim ve her zaman böyle gidişlerden önce hissettiklerimi hissettim. 
Gitmek istememe hissiydi bu. 
Neden gidiyordum ki?   
Buradan daha çok olmak istediğim bir yer yokken neden sıkıcı ve yorucu olacağı kesin bir yolculuğa çıkıyordum? 
Saat bir civarında Ercan’da başlayacak olan seyahat saat yediye doğru, karanlıkta, İzmir’de sona erecekti. İstanbul üzerinden gitmek zorundaydım, çünkü Covid-19 nedeniyle artık İzmir’e direkt uçuşu yoktu. 
İnmek, binmek, uzun, az ışıklı koridorlardan geçmek, panoların önünde kapı numarası aramak, kalkış beklemek, tıklım tıklım uçaklarda yolculuk...
Bahçede dolaşırken bunlar gözümde büyüyordu.
Başka bir yerde olmak iyi, ama orada olmak için yolculuk yapmak zorunda olmak kötü.
 
Bir gece önce “Beni oraya ışınla,” demiştim Espasito’ya, o da “Ne iyi olurdu,” demişti ama, nerede o günler… 
Adadan en son geçen yılın Eylül’ünde Midilli’ye gitmek üzere ayrılmıştım. İzmir’den Ayvalık’a gitmiş oradan feribotla karşıya geçmiştik. 
Yol da Ayvalık da kâbustu. Ne zaman bu kasaba şehir olmuştu, caddeleri kirli kalabalıklarla dolmuştu ve bütün yeni yapıların zevksiz olması şart mıydı?
***
Espasito sigarayı bırakınca kilo almaya başlamıştı. İlk ay beş kilo. İkinci ay da beş kilo alınca harekete geçmeye karar verdi. Bir otelin spor salonuna abone oldu ve koşu bandında koşmaya başladı. İki kilometre ile başladı. Sonra artırdı. Dört, beş, altı. Spor hocası “Neden dışarıda koşmuyorsun,” deyince sahilde koşmaya başladı. Üçkuyular’dan Konak’a doğru. 
İlk yarı maratonunu, ki 21 kilometre uzunluğundadır, Antalya’da koştu. Çok zor bitirdi ve bitirdiğinde bir daha koşmamaya karar verdi.  
 
Yarışa profesyonel koşucuların da katıldığını bilmeyen babası onu bitiş yerinde bekliyordu. “Kızım nerede kaldın?” diye sordu. “Herkes geleli yarım saat oldu.”
Espasito kendine verdiği sözü birkaç gün içinde unuttu. Hâlâ haftada 25-30 kilometre koşuyor. Ve yarı maraton yarışlarına katılmaya devam ediyor.  
 ***
Yirmi bir kilometre koşmak bir tarafa yirmi bir kilometre koşmayı düşündüğümde nefes nefese kalan ben ile o iyi arkadaş olduk. 
Karantina zorunluluğu nedeniyle adaya gelemiyordu. “Dağ peygambere gelmezse peygamber dağa gider,” aksiyomuna uyarak onu görmek için İzmir’e gitmem şart olmuştu.  
Yolculuk nasıl geçti diye soracak olursanız... Korktuğumdan da kötü geçti. Az daha İzmir uçağını kaçırıyordum ve bu kaderi önlemek için koridorlarda yaptığım mini maraton yüzünden kan ter içinde kaldım. Ama, Shakespeare'in (1564-1616) ünlü komedilerinden birinin sözleri ile “All is well that ends well”: İyi biten her şey iyidir.
Şimdi buradayım ve iyiyim.
 
Not: Dokuz yaşını doldurmuş olan bilgisayarımın sıfırlanan pili değişecek. Bunun için bir haftaya ihtiyaç varmış. Ben bilgisayarıma kavuşunca siz de yazılarıma kavuşacaksınız.

YORUM EKLE
YORUMLAR
halit çetinkaya
halit çetinkaya - 3 yıl Önce

bunu bize yapamazsınız... bu kadar uzun mu?

ali özdemir
ali özdemir - 3 yıl Önce

iyi tatiller

habib
habib - 3 yıl Önce

1 hafta çok , çok eskilerden birkaç yazı konsa bari

Faruk Ercan
Faruk Ercan - 3 yıl Önce

Sabırsızlıkla bekleyeceğiz, iyi ki varsınız.

ruh ikizi
ruh ikizi - 3 yıl Önce

Hoş geldiniz Üstadım.Tanişmayı çok isterdim, lakin covit..sağlık dileklerimle.

Gurel ASIK
Gurel ASIK - 3 yıl Önce

Bèzdede basi iyi olan hersey iyidir diye bir deyim vardir

abdi durgel
abdi durgel - 3 yıl Önce

İzmir'e hoşgeldiniz üstadım.Foça'ya yolunuz düşerse beklerim.

Anonim Anonim
Anonim Anonim - 3 yıl Önce

68 Mülkiyeliler Programi artik yayinlanmiyormu?


banner471

banner474