banner564

Kalıcı barış sadece iki devletli çözümle mümkündür

Rum-Yunan ikilisinin, aşırı milliyetçi ve dindar olduğu ‘Megalo idea ve ENOSİS’ hedefinden vazgeçmediği, içimizdeki zayıf halkalar dışında, herkesin kabul ettiği bir gerçektir.
Rum-Yunan yetkililerin açıklamalarından; 1955-59 ve 1963-74’te yaşanan acı olaylara rağmen geçmişten hiç ders almadıkları, hatalarını kabul etmedikleri ve halen adanın kuzeyini ele geçirmek çabasında oldukları anlaşılmaktadır.
Maalesef karşımızdaki gerçeklere rağmen, Batılı emperyalistler ile onların güdümünde olan AB ile BM ve içimizdeki bazı siyasiler, hala daha tek çözüm seçeneği olarak, sadece adı federasyon olan bir çözümü savunmaktadır. Ancak iki halkın birleştirilmesi yeni çatışmalara ve barışın bozulmasına sebep olacak.
Kuşkusuz Rum-Yunanistan ve her koşulda bunları destekleyen ve anavatana karşı düşmanca tutum ve eylem içinde olan emperyalistlerin, ara çözüm olarak federasyon benzeri bir çözüm dayatması belki fazla yadırganamaz.
Yakın geçmişte Girit adasının Yunanistan’a ilhak edilmesinde de önce birleşik bir yönetimi öngören anlaşma yapılması sağlandı. Anlaşma uyarınca Türk ordusunun ayrılmasından sonra da adadaki Türkler katledilerek Girit Yunanistan’a bağlanmıştı.
Çıkarcı, art niyetli, sapık ideolojik saplantıların etkisi altında olmayan tarafsız kişiler, Rumların niyetlerini dikkate alarak, bizimle yetki ve yönetimde ortaklıktan yana olmadıklarını kabul etmektedir.
Ancak Rum-Yunan ikilisi; Kıbrıs sorunu konusunda tarafsız, gerçekçi açıklama yapan yabancı siyasileri tehdit etmekte, düşman kabul etmekte, suçlamakta, hatta cezalandırmaktadır. Bu saldırgan tutumları nedeniyle, yabancı siyasi yetkiler Rum tezleri karşıtı açıklama yapmaktan çekinmektedir. Buna rağmen, sayıları az olmakla beraber, bazı siyasi yetkililer gerçekleri ortaya koymaktadır. 
BM Genel Sekreteri Annan, 28 Mayıs 2004 tarihli raporunda, federasyon konusundaki tartışmalara şu gerçekçi teşhisi koymuştu: ‘Kıbrıslı Rumlar, Kıbrıslı Türklerle eşit koşullarda statüde yetki ve refah paylaşmak istememektedir.’
İngiltere’nin Dış işleri eski bakanı da yakın geçmişte, Kıbrıs’ta federal çözümün gerçekçi olmadığı ve kalıcı barış için iki devletli çözümle mümkün olacağını açıklamıştı.
Bağımsız Alman Bilim ve Politika Kurumu (Stiftung Wisenschaft und Politik) Türkiye konuları uzmanı Gunter Seufert tarafından kaleme alınan ve 10 Ağustos 2021’de Frankfurter Algemeine Zeitung’ta yayınlanan analiz yazısında, tekrar tekrar müzakere Kıbrıs’ın yeniden birleştirilmesinin bir süredir gerçekçi olmadığı sonucuna varıldığına dikkati çekti.
Yabancıların bile gördüğü ve kabul ettiği gerçekleri KKTC’deki malum kesimin hala daha ısrarla göz ardı etmesi, tarihe kaydedilecek büyük bir hatadır. Eleştirildikleri zaman, Atatürkçü olduğunu ileri süren bu kişilere Atamızın vecibesini hatırlatmakta yarar görürüm.
Büyük önderimiz Atatürk’ün bir vecibesinde ifade ettiği gibi;
‘Hangi istiklal var ki Yabancıların nasihatleriyle, Yabancıların planlarıyla yükselmiştir.
Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir. Tarihte böyle bir olay yaratmaya kalkışanlar
Zehirli sonuçlarıyla karşılaşmışlardır’(6, Mart 1922)
Son Afganistan olayları, ABD’ye güvenilemeyeceği, emperyalistlerin güdümünde olan BM ve AB’nin hiçbir uluslararası sorunu çözmediği, aksine kan dökülmesine ve daha karmaşık duruma getirdiği kanıtlamıştır.
Yaşanan olaylardan hiç ders almayan bazı kişi, kuruluş hatta siyasilerin uluslararası kuruluş ve uluslararası toplumun iki devletli çözüme karşı olduğunu ileri sürerek federal seçeneği savunması tarihe mal olacak hatadır.
KKTC’de slogan ve çeşitli yöntemlerle beyinleri yıkanmış bazı kişilerin, TC-KKTC düşmanlığına öncülük eden ve Rum-emperyalist safında yer alan kişilerin arkasından gitmesi,   Atatürk’ün aşağıdaki söylemini akla getirmektedir:
‘Tarihimizi inceleyiniz, Türk’ün bütün felaketleri, maruz kaldığı tehlikeler ve musibetler, hep kendi öz benliğini, milli varlığını ihmal ederek, nereden geldikleri ve ne oldukları hangi nesle mensup bulundukları belirsiz bir takım kimseleri, reis diye tanıyarak onların şuursuz bir vasıtası olmak mevkiine düşmüş olmasındandır.’(Kemalist Tim)
KKTC’de Federe birleşmeye takılıp kalan statükocular, Afganistan dramından ders almalı ve BM, ABD ve AB’nin ipi ile kuyuya inenlerin sonlarının, iç açıcı olmadığını kabul ederek yanlıştan vazgeçmeli. 
Kıbrıs Türk halkı olarak aynı gemide seyahat eden yolcular gibi, KKTC’nin ortadan kalkması ve sözde federasyon kisvesi altında, Rum çoğunlukla birleşmemiz durumunda, hepimiz de geri dönüşümsüz zarara uğratılacağız.
Bu nedenle bütün dünyaya tek yumruk halinde, kalıcı barışın sadece iki devletli çözümle mümkün olabileceğini anlatmalıyız. 

YORUM EKLE

banner471

banner474