banner564

Kargalı günlerim

Saat 4.48. 
Akşam oldu.
Ben bu satırları yazarken bir karga kalabalığı gürültülü ötüşlerle uçarak servinin dallarına yerleşiyor. İki servinin, kesin olmam gerekirse. 
Bahçemde onlarca servi var, ama kargalar durak olarak arazinin kuzey hududunda birbirlerine yakın duran bu iki yaşlı ağacı seçti. Her mevsim, her akşam dağ uçurumlarındaki yuvalarına dönerken – mavinin içinde şakrak siyah lekeler – orada dinleniyorlar. 
Kanaatim kargaların, akşam eve dönmeden önce, içki için bir yerde buluşan maaşlılar gibi, sosyalleşmek için orada buluştuklarıdır.  Güneşin batışında günün dedikodusunu yapıyorlardır.
Aslında bir tarla olan bahçede bu saatlerde benden başka kimsenin bulunmaması da çekiyordur onları buraya. Güven ve sakinlik var; onlar için önemlidir bu çünkü insandan çok korkarlar. 
Yıllardır görmelerine rağmen beni bile “insan” kategorisinden çıkartıp “zararsız insan” sınıfına koymadılar. Bu adanın kargalarının aklında öyle bir kategori yok sanırım. 
Bazen bir karga uçarken altında yürüyen beni görünce üstümden uçmamak için süratini artırır ve acele hareketlerle sağa veya sola kayıp yoluna öyle devam eder. Sürü hâlinde olsalar bile bu hep böyle olur. 
“Bu adamdan ne kadar uzak durursak o kadar iyidir,” anlayışı bahçenin diğer kuşlarında da var - saçaklarda yaşayan serçelerde, ağaçlara sarılan sarmaşıkların içine yuvalanan kamış bülbüllerinde, nerede yaşadıklarını bilmediğim baştankaralarda, elektrik direklerine konan kumrularda. 
Onları yıllardır nefis kenevir tohumlarıyla beslememe rağmen.
 
Eh! Diyorum. Tüfeğin icadından beri hemen hemen her türlü kuşun insafsızca avlandığı bir adada kuşlar neden insan dostu olsun?
Ağaçlara yerleştikten sonra kargaların sesleri hemen hemen tamamen kesiliyor. 
Ben şu anda evdeyim. 
Kargaları görmüyorum ama görmeme gerek yok çünkü onları gelirken, yerleşirken ve bazen birer ikişer üçer, bazen sürü hâlinde kalkarken çok gördüm. 
Çok kalmayıp gidecekler.
Sürünün bazen sabahları da sesini duyarım. Bu defa dağdan, dağ ile deniz arasındaki şeritteki karınlarını doyurma alanına uçuyorlar. Saat altı civarındadır. Güneş doğmadı daha ama hava ağarmaktadır. 
İnsan varlığına kendini en iyi adapte eden kuşların başında herhalde karga gelir. Nerede insan varsa orada karga da vardır. İnsan dünyaya geldiğinde kargaları sekiz milyon yıldır gökyüzünde uçuyor buldu. 
Kırk altı cinsi olan karga, her çağda kendini insan kültürüne nakşetti. 
Mağaralarda yaşayan insanların duvarlara çizdiği resimler arasında karga da vardı. İskandinav masallarında tanrı Odin dünyada ne olup bittiğini, ona her gün haber getiren iki kargadan öğreniyordu.
Kargalar kuşların en akıllı olanlarındandır. Hatta, birisine göre, “İnsanların kanatları olsaydı ve siyah tüy taşıyor olsalardı içlerinde çok azı karga olacak kadar akıllı olurdu.”
Bu, birçok günü bu yaratıkların parantezinde geçen beni şaşırtmaz. 
Bir gün insanlar yok olursa onun yerini kargalar alacaktır. 
Bizi özleyecekler mi, emin değilim. 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Ruh İkizi
Ruh İkizi - 3 yıl Önce

Doğa yazılarının en güzelini yazan sayın MM’ saygılarımı ifade ederek; bir anımı yorumcularla paylaşmak isterim.
7’dili, 8’li yaşlaradaydım. Yaylada kuzu güttüğüm yıllar. Baharda suyu coşan,çayırlık bir alan. Su, otlak ve binbir çiçek olur da kuş kelebek olmaz mı?
Neredeyse her çalının yanında, “pır” diye
uçan bir kuş ....işte bütün mesele de burda
başlıyordu benim için.
Neden benden kaçıyorlar?Ben onlara zarar vermem ki.Neden gelip başıma, omzuma
konmuyorlar ki. Üstelik ben onlara çekirgelerin
en büyüğünü tutar yediririm.Ben korkulacak biri değilim..Bu kızgınlığım aylar, yollar sürdü.
Birkaç yıl sonra, benden yaşça büyük Salih’i
elinde kuş lastiğiyle; dut ağacının altında görünce, insanların ne kadar kötü, kuşların
ise ne kadar masum olduğunu anladım.
Serçelerde ses etmez, etli butlu karatavukları
getirdikçe annesi Salih’in başını okşardı!..
65’ine girmek üzereyim. Fare hariç, yılan dahil hiçbir canlıya zarar vermedim.
Ama dünya, birkaç istisna insanın düşündüğü gibi bir yer değil.

Hasan Nuri
Hasan Nuri - 3 yıl Önce

Eskiden Dedelerimiz bir iş yapamayanlara Beceriksiz derlerdi, ve bu gün geldigimiz noktada ne Siyaseti , ne Ekonomiyi , ne Diplomasiyi ne de bir Devlet olmayı Beceremedik ,
Peki aşı işini Becerebilecekmiyiz ? onu da zaman gösterecek.

Hasan Nuri
Hasan Nuri - 3 yıl Önce

Sayın Metin’in bu güzel yazısına yanlış yorumu gönderdim özür dilerim,

Hasan Nuri
Hasan Nuri - 3 yıl Önce

Sayın Münir Çok güzel bir noktaya değindi
Kuşlar insanlardan korkuyor !
İngilterede bir parka gidip oturup bir sandviç yiyecek olsanız hemen kuşlarla dolanırsınız,
Serçeler kartala güvercinler elinizdeki sandviçi
alacak kadar yanaşıyorlar kuşlar size hayran bir şekilde bakıyor ve kuğular da dahil onlara deyecek kadar insana yanaşıyorlar, onlarla yakın olmak insana mutluluk veriyor,
Peki Kıbrıs’ta neden kuşlar insanlardan korkuyor sorusuna sayın Münirin bir sonraki yazısında okuyabilirsek bizleri mutlu eder. Sağlıklı ve iyi günler.

Ömür Yurdakul
Ömür Yurdakul - 3 yıl Önce

Sayın MM, eskiden yapılan yemekler unutuluyor, kayboluyor. Kıbrıs'ta çocukluğunuzdan hatırladığınız yemeklerden de bahsetmenizi dilerim.

Özkan Kılınç / İstanbul
Özkan Kılınç / İstanbul - 3 yıl Önce

Bu güzel yazı için teşekkürler

Gurel ASIK
Gurel ASIK - 3 yıl Önce

Kargalar uzun omurlu kuslardır, insanlardan uzun yaşarlar, bu yazıya kucuk bir eklentim olsun

Gurel ASIK
Gurel ASIK - 3 yıl Önce

Duzeltiyorum insanlardan kısa omurlu. en uzun omurlu karga 59 yıl yasamıs


banner471

banner473