banner564

Kıbrıs: Bazı sorunların çözümü yoktur

Kıbrıs sorunu bir labirenttir. Tam sonuna geldiğinizde bir bakarsınız ki başladığınız yere geri dönmüşsünüz.
1980’lerde Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri olan Pérez de Cuéllar’a ait olan bu sözlerin ne kadar doğru olduğu bu hafta bir daha ortaya çıktı. 
Kıbrıs Türk ve Rum toplumlarının İsviçre’de yaptığı iki raunt görüşme başarısızlıkla sonuçlandı.
Sonucun böyle olacağına emindim. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın neden görüşmeleri İsviçre’ye taşımak istemesine akıl erdirememiştim.
Lefkoşa’da, on altı ayda önemli konuların hiçbirinde, hiçbir fikir birliğine varılamamıştı. Akıncı neyi hesaplayarak bunların İsviçre’de birkaç günde çözülebileceğini düşündü?
 
Birinci raundu Mont Pelerin’de yapılan görüşmeler o kadar kötü gitti ki Rum Cumhurbaşkanı Anastasiades, üçüncü gün, programlanandan bir gün önce, Lefkoşa’ya dönmek istedi. Akıncı’nın ısrarı üzerine kararından döndü. 
 
Dördüncü gün ise, Rum lider, her sıkıştığında adeti olduğu üzere, öfke krizleri geçirdi, bağırıp çağırdı.
Neden anlaşmaya varılmadığı konusunda kitap yazılabilir.
Ama bu raunt görüşmelerin sona ermesine sebep olan üç ana konu var: toprak, kıyılar ve göçmenler.
 
•   Türk tarafı toprağın yüzde 37’sine sahip. Rumlar bunun yüzde 27’ye inmesini istedi. Akıncı kabul etmedi.
•   Rumlar seksen ile doksan bin Rum göçmenin savaş öncesi yerlerine dönmeleri istedi. Akıncı elli bini kabul etti. Buna da Anastasiades hayır dedi. Ara yol bulunamadı.
 
•   Türkler kıyı şeridinin yüzde 54’üne, Rumlar yüzde 46’sına sahip. Bunun daha adil bölüşümünün ne olabileceği konusunda da uzlaşma sağlanamadı.
 
Ama İsviçre görüşmeleri boşuna olmadı. Kıbrıs sorununun bu haliyle çözümsüz olduğunu herkese gösterdi – veya göstermiş olmalı.
Türk askerinin 1974’te adaya çıkmasından bu yana kırk küsur yıldır adanın iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon çerçevesi içinde yeniden birleştirilmesi görüşülüyor.
Bu görüşmeler uzun zaman gönülsüz liderler arasında, laf olsun diye yapıldı. 
Akıncı’nın cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra ilk defa, sorun her iki toplumda da çözüm isteklisi olan liderler tarafından ele alındı.
Ama onlar da sonuca ulaşamadı. Çünkü:
 
•   Türkler, ellerindeki topraklardan – ki bunların yüzde 80’i Rum malıdır – vazgeçmek istemiyorlar.
•   Rumlar, tekellerinde olan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Türklerle paylaşmak istemiyorlar. 
 
 
Bu koşullar altında uzlaşmak imkansızdır ve bu koşulların değişeceğine dair hiçbir işaret yoktur.
 
Bir arkadaşım “Kıbrıs sorununda iki değil üç taraf var,” derdi. “Türkler, Rumlar ve zaman. Sorunu üçüncü taraf çözecek.”
 
Bu son İsviçre macerasından sonra düşünüyorum da galiba zaman bile çare olmayacak.
Galiba bazı sorunların çözümü yoktur.
YORUM EKLE

banner608

banner473