banner564

Kıbrıs: Kazananın Kaybettiği Kaybedenin Kazandığı Ada

Uzaydan bir uzman getirsek.
 
“1974’te Kıbrıs’ta savaş oldu ve ada ikiye bölündü. Bir gez, dolaş, bize kimin kaybettiğini söyle,” desek, akşam olmadan döner ve “Türk tarafı,” derdi.
 
Rumlar 1974’te, adanın en güzel sahillerini, en verimli ovalarını, en değerli altyapı yatırımlarını kaybetti. En çok turist alan yer olan Mağusa, en fazla endüstri üretimi yapan Lefkoşa banliyösü Türklere kaldı. Yüz elli binden fazla Rum evini barkını bırakıp, üstündeki elbiselerle güneye kaçtı.
 
Devasa bir servet, on binlerce ev, işyeri, otel, ticarethane, üretim yeri, yüzbinlerce dönüm arazi Türklere kaldı.
 
Ama sonuç, kaybedenin kazanması oldu.
 
Rumlar karınca gibi çalıştı, Türkler ağustosböceği gibi şarkı söyledi.
 
Rumlar İkinci Dünya Savaşı sonrası Almanlar gibi canlarını dişlerine takıp zenginleşti.
 
Türkler, ceplerini kaçanların geride bıraktıkları mal varlığı ve Türkiye’nin yolladığı paralarla doldurdukları halde, 1974 öncesinde olduğu gibi, Rumların gerisinde kaldılar.
 
Kıbrıs “Hristiyanlar neden ileri, Müslümanlar neden geri” konusunun incelenmesi için dünyanın en mükemmel laboratuvarıdır.
 
Geriliğin en önemli nedeni Kıbrıslı Türklerin ganimet, yolsuzluk ve hukuksuzluk üzerine kurulu, kamu değil kişi yararına dayalı bir yönetim tarzı benimsemeleridir.
 
Siyasi yapı, devlet mekanizması, aynen 2002 öncesi Türkiye’de olduğu gibi kokuşmuş, iflas etmiştir.
 
Sonuç?
 
Türkler 1974 öncesinde Rumlara gıpta ile bakıyorlardı, şimdi de.
 
Çözüm için, adanın yeniden birleşmesi konusunda aceleci olmalarının nedeni budur. Ada birleşince onlardaki ilerilik kendilerine de bulaşır sanıyorlar.
 
Bu beyhude bir ümittir. Çözüm sihirli bir değnek olmayacak.
 
Ada birleşirse Türkler Rumların düzeyine yükselmeyecek.
 
Refah, bir örgütlenme ve akıl işidir.
 
Ne yazık ki, Kıbrıslı Türkler ne birine ne de diğerine sahiptir.
 
Olmadıkları için de birleşik Kıbrıs’ta, 1974’ten önce olduğu gibi ikinci sınıf vatandaş olmaları kaçınılmazdır.
 
Gene de şanslıdırlar.
 
Çünkü birleşik Kıbrıs olmayacak.
 
Rumlar değişmedi ve değişmez.
 
Türk askerini adaya açgözlülükleri, Türkleri adadan silme hırsı davet etmişti. Türk askerinin adadan gitmemesini temin edecek olan da çoğunun aynı hırs içinde olmasıdır.
 
Kıbrıslı Türklerin öncelikle araması gereken çözüm değil ellerindeki kaynakları kalkınma için etkin bir biçimde kullanmaktır.
 
Bunun için ilk yapılması gereken çürük siyasi yapının ve ranta dayalı yönetim mantalitesinin değişmesidir.
 
Akraba, ahbap çavuş, siyasi çıkar üzerine kurulu bürokrasi gitmeli yerine yeteneğe dayanan memuriyet gelmelidir. Eğitime kalite getirilmelidir.
 
Aksi takdirde, Osmanlı’dan TC dışında kalan birkaç azınlıktan biri olan bu halk ya Rumlara yem olacak ya da Türkiye’den akan insan selinin içinde kaybolacak.
YORUM EKLE
YORUMLAR
Fevzi Çakmak
Fevzi Çakmak - 7 yıl Önce

KANTARIN TOPUZU OLMASSA : 1974 den sonra Arpa ve Buğdayı ayni elekde salladılar.Hiç bitmeycekmiş gibi arpa yerine buğdayı hatta gondila yerine buğdayı dağıtıp gittik .Hesap kime soruldu.Sadece bir zamanlar sanayi holdingden bakanlığa transfer olan bir zat yaptığı hata için hapis yatmiş.Kantarın halen topuzu yok.( ÖLÇÜ ALETI ).Herkese selam

Halil Fehmi
Halil Fehmi - 7 yıl Önce

Rahmetli Denktas Kanadaya geldiginde biraz konusmustuk ve bir sorum üzerine bana demisti ki Türkiye Kuzey Kibrisa para gönderecegine pazarini açsaydi Bu duruma gelmezdik

Mustafa Armagan
Mustafa Armagan - 7 yıl Önce

By gune kadar kimse cesaret bularak hakikati yazmadi, soylemedi.
Dogru soyleyeni 9 koyden kovarlar kendini iyi koru .Hurmetler.

Emine Hacı Musa
Emine Hacı Musa - 7 yıl Önce

Ne yaZık ki böyleyiz! YaZınıZ tam da buradaki asli gerçeği haykırıyor.

banner471

banner473