banner564

Kimse kendini halkın yerine koymamalı 

Basında, sosyal medyada ortaya konulan yorumlara göre, halkımızın ezici çoğunluğu; 
mevcut tüm siyasi partilerin, iktidara gelmelerine karşın, hiç birinin de ülkemize istenen ve gereken düzeyde hizmet yapmadığı, devletimizin kökleşmesini sağlayacak adımlar atmadığı, devleti koruyucu yasalar çıkarmadığı, anavatandan elde edilen mali yardımları halka yararlı olacak şekilde kullanmadığı ve mevcut düzenin sürdürülebilir olmadığı görüşündedir.
Bilinen gerçeklere rağmen bazı siyasiler, irademize karışılmasın biz yöneteceğiz safsatası ile anavatanın halkımızın yararına yaptığı uyarılara karşı çıkmakta, verdiği paraları kişisel siyasi çıkarları doğrultusunda harcamalarına karışmamasını istemektedir.
Türkiye halkımızın rahatlaması için su ve elektrik getirsin. Fakat siyasilerin popülist yönetim anlayışı nedeniyle halka maliyetin 2-3 misli satmasına karışmasın. Mali yardımları oy avcılığında araç olarak kullanmasına ses çıkarmasın. Bu istem de ‘biz yöneteceğiz ve irademize karışılmasın’ söylemi ile duygu sömürüsü yapılarak maskelenmektedir.
 Fakat sadece geçici olarak makama getirilenlerin siyasi ve ideolojik görüşlerini  ‘Biz’ diyerek halka mal etmesi, kendilerini tüm halk yerine koymaları bana göre doğru değildir.
Ülkemizin başarılı yönetilmemesi, şimdiki bozuk, plansız, günü birlik ve popülist yönetim anlayışının sürdürülmesinin çıkarımıza olmadığı aşikardır.
Öte yandan anavatanın tüm dünyayı karşısına almak pahasına adaya müdahale ederek bizi katledilmekten kurtardığı, ülkemizde asker bulundurarak varlığımızı sürdürmemizi ve bize ait bir toprak parçası üzerinde güven ve barış içinde yaşamamızı sağladığı da inkar edilemeyen bir gerçektir
Halen her konuda ve tüm sıkıntılarımızdan kurtulmamız için bize, olağanüstü fedakarlıklarla ve karşılıksız yardım eden anavatanın bizden TEK BEKLENTİSİ kendi  ayaklarımız üzerinde durmamız, ekonomik bakımdan rahat olmamız, sorunlardan kurtulmamız ve rahat yaşamamızdır.
  Bu nedenle anavatanın bize verdiği mali yardımları planlı ve yararlı kullanılmasını şart koşmasını, vatandaşların şikâyetçi olduğu sorunların çözümünde katkıda bulunmasını, ülkemizin iyi yönetilmesi için deneyimlerinden yararlandırmak istemesini,  ‘ ‘Dayatma, irademize ve iç işlerimize karışmak’ diyerek kötülemek yerine, memnun olmalıyız.
 Tanınmış olmasına ve birçok ülke tarafından desteklenmesine, yardım elde etmesine karşın, Rum yöneticiler her konuda Yunanistan’a danışarak hareket etmektedir.
 Rumlara hiçbir maddi kazanç sağlamamasına, aksine acı çekmesine, zarara uğramasına sebep olmasına rağmen, hiç bir siyasinin ve Rum vatandaşının Yunanistan’a dil uzattığı görülmemiştir. Zaten herhangi bir Rum’un Yunanistan’ı kötülemesine aşağılamasına hele yöneticilerine küfretmesine güneydeki yetkililer izin vermez.
 KKTC’de yardımları ve devlet olanaklarını, partizanca ve popülist anlayışla oy avcılığında yem olarak kullanmak alışkanlığı içinde olan siyasilerin, anavatanın planlı programlı hareket edilmesini istemesinden memnun olmaması belki fazla yadırganamaz.
Fakat anavatanın;  halkımızın şikâyetçi olduğu hatalı yönetim anlayışının düzeltilmesini, planlı, programlı yönetilmesini, mali yardımların hazırlanacak programlara göre harcamasını şart koşmasını, bazı kişilerin tenkit etmesi, anlaşılması zor bir tutumdur.
Hele bazı STÖ’lerin anavatanın sağladığı mali yardımların plan ve protokoller çerçevesinde kullanılmasını istemesini ‘ irademize müdahale diyerek kötülemesi’  bozuk düzenin sürdürülmesinde siyasiler ile örtülü işbirliği içinde oldukları kuşkularına sebep olmaktadır. 

YORUM EKLE

banner608

banner474