banner564

Kökler

Bir gün baktım, bahçede kendiliğinden bir kamış çıkmış.
 
Çok sevindim.
 
Bir armağan, dedim. Doğanın salladığı elekten savrulan, hak etmek için bir şey yapmak gerekmeyen, karşılığında bir şey istemeyen, çoğalan, verdiği zevk hiç azalmayan bir hediye.
 
O kamış uzattığı kökünden yeni bir kamış çıkardı. O ikisinin kökünden, iki daha derken yılların geçişiyle küçük bir kamışlık meydana geldi.
 
Kamış, iris gibi, köklerinden çoğalır. Bu köklerin botanik adı rizomdur. Rizom sözcüğü eski Yunancada “kök kitlesi” anlamındaki  rhízōma’dan gelir. Rizom, yüzeyin hemen altında kök çıkara çıkara uzayan ve belirli bir uzunluğa geldiğinde oradan toprağın üstüne sap yollayan sürüngen bir kök türüdür.  
 
İlginç olan kamışın bir gün bahçede boy vermiş olması değil.
 
Tohum kuş gibidir. Uçar, gider, bir yere konar. Kuştan farklı olarak o yeri yaşamaya uygun bulursa filizlenir, kök ve gövde salar, bir daha bir yere gitmez - eğer tohumlarını bir yerlere yollaması bir yere gitmek sayılmazsa.
 
Bahçemdeki kamışlığın ilginç olan tarafı çoğalma yönüdür.
 
Kamış kayısıya değil, kayısının ters istikametine doğru büyüdü. Çünkü kayısının o taraftan gelen güneşi kestiğini “gördü”.
 
 
Bitkiler, yaprakları aracılığıyla güneş enerjisini gıdaya çevirirler. Az güneş, az gıda demek olduğu için ağaç, gölge tarafında yaprak büyütmeye enerji harcamaz.
 
Bunu, çok dip dibe olan ağaçlarda görebilirsiniz.
 
Bu ağaçlar komşularının yakın taraflarında yaprak çıkarmazlar veya az çıkarırlar. Güneşe doğru kavis yaparlar.
 
Acemilikten, birbirine yakın çok ağaç ektiğim için biliyorum bunu.
 
Kamış benden iyi biliyor.
 
İlginç olan başka bir şey daha var. Kamışlıktaki bütün kamışların tek bir kitle olan kökleri ile birbirlerine bağlı olmaları.
 
Aynı şarkıyı söyleyen bir koro gibi “tek” olmak kamışlar için nasıl bir “duygu” acaba?
 
Tek bir köke sahip olmanın kamışlara bir yararı olmalı. Bu nedir?
 
Kök, bitkinin en önemli parçasıdır*. Muhtemelen  beyninin olduğu yerdir.
 
Ağacın beyni mi olur, diye sorabilirsiniz.
 
Bilimsel araştırmalar, bitkilerin öğrenme yeteneğine sahip olduğunu gösteriyor. Öğrenilen şeyin bir yerde saklanması gerek. Bunun nerede olduğunu kimse bilmiyor. Tahmin edilen, bu yerin kökler olduğudur. Çünkü kökler bitkinin en kalıcı olan parçasıdır. Birçok bitki (mesela zeytin) kesilse bile köklerinden çıkan saplarla yeniden gövde yapmaya başlar. Ağacın bütün kimyasal etkinliklerinin meydana geldiği yer köklerdir.
 
 
*
 
Birkaç gün önce deniz kıyısında dolaşırken, kumların üzerinde, taşan bir akarsuyun söküp denize taşıdığı bir kamış rizomu gördüm.
 
Kamış suya erişim sağladığı için su kenarını sever. Ağır yağmurlarda su taşınca bazen kamışları söküp denize taşır. Sık sık yürüdüğüm bu kumsalda  hep böyle sökülmüş kamışlara  rastlarım.
 
Eğilip aldım ve eve getirdim, kamış olmanın nasıl bir şey olduğunu düşüne düşüne. Yerin üstünde bağımsız birer birey gibi (“tek ve hür”) duran sazlar, toprağın altında sadece bir kümenin bir ögesidir.
 
Aslında bağımsız bir birey gibi görünen her canlı, bir kümenin ögesidir. O kümenin adı doğadır.
 
 *Peter Wohlleben. The Hidden Life of Trees. Almanca orijinalinden (Das geheime Leben der Bäume) çeviri. Türkçesi Ağaçların Gizli Yaşamı adı altında Kitap Kurdu Yayınları tarafından bu ay piyasaya verildi.
YORUM EKLE

banner471

banner474