banner564

Kumsalda bir yürüyüş

 

Belki de var olduğundan beri dünyada değişmeyen tek şey dalgaların sesidir.
Kumlarda yürümek üzere deniz kenarına giderken düşünüyorum bunu. 
Arabanın kapısını açtığımda beni sahipsiz bir köpek karşılıyor. 
Kulakları ve kulaklarının çevresi ile vücudunun birkaç yeri siyah olan beyaz bir köpek. Sahipli olsa, sahibi onu ara sıra yıkasa beyaz olacak bir köpek desem daha doğru bir tarif olacak. 
“Ne yapan be köpecik, iyi min?” diyerek karşılıklı saldırmazlık üzerine kurulu bir dostluk başlatmak istiyorum ama havlayarak üzerime saldırıyor.
“Vay be! Başka işin mi yok?”
Niyeti ne bilmiyorum, ama ısırmak değil çünkü “git!” diye bağırınca uzaklaşıyor. 
Dağın üzerinde, sıra hâlinde, kımıldanma ve canlılık göstermeyen bulutlar var. Gece olsa da şuraya çöküp uyusak diyorlar esneyerek.
 
Kum dünkü yağmurdan ıslak. Üzerinde iri bir köpeğin ayak izleri var.
Dalgalar bazen iyice içeri geliyor ve çekilirken suyun birazını kumun çöküp sığ bir lagün meydana getirdiği yere bırakıyorlar.
Denize uzanan düz kayanın su ile birleştiği yerde küçük bir martı oturuyor. Küçük ada, küçük martı. 
Ben bakarken kalkıyor ve nereye gittiğinden emin bir tarzda Batı’ya, elektrik santralının bacalarının bulunduğu tarafa uçuyor. 
Kayanın karaya yakın kısmında heykel gibi kıpırtısız duran bir başka kuş var. Uzun ayaklı küçük beyaz bir balıkçıl. Bir göçmen kuş. 
Ben yaklaşınca kalkıp sakin adımlarla kayanın daha denize yakın bir yerine gidiyor. Biraz durduktan sonra kalkıyor ve uzun beyaz kanatlarla martının açtığı yoldan uçup kayboluyor.
Koyun diğer ucunda bir çift görüyorum, köpeklerini dolaştırmaya gelen bir kadın ve bir erkek. Yere çömelince köpekleri uzaktan aralarında yarış yaparak geliyorlar. Biri birinin diğeri diğerinin başını okşuyor. Kalktıklarında köpekler koşarak uzaklaşıyor ama çok uzağa değil. Durup yavaş adımlarla gelen sahiplerini bekliyorlar.
Onlarla karşılaşıp ritimlerini bozmamak için geri dönüyorum. Dönüşte çizme izlerime rastlıyorum. Bazılarını sular silmiş.
Koyun öteki ucunda dip dibe portatif sandalyelerinde oturan genç bir çift var. Bayılıyorum, hiçbir zaman onlardan biri olamayacağım, böyle planlı programlı insanlara. Kumlarda portatif bir sandalyede oturmak hoş ama öyle bir sandalyeyi satın almak, arabaya yüklemeyi düşünmek, arabadan kumlara taşımak beni aşıyor. 
Hadi eve dön, diyorum.
Dönüş yolunda, aşağı inerken farkına varmadığım kum zambağı tohumlarını görüyorum. Katran siyahı düğme gibi, serpilmiş yerde duruyorlar. Kaç tanesi çiçek olacak acaba?
 
Köpek arabanın yanında beni bekliyor ama bu defa hazırlıklıyım. Elimde bir taş var. Kaldırıp atar gibi yapınca uzaklaşıyor. 
Hasidik hahamın bir sokak köpeğini eve getiren torununa Yahudilikte köpek beslemenin imkânsız olduğunu anlatışı geliyor aklıma ve bir kahkaha atarak köpeği şaşırtıyorum:
“Köpekli bir Yahudi mi? Ya adam Yahudi değildir ya da hayvan köpek değildir!”

YORUM EKLE
YORUMLAR
Melek
Melek - 3 yıl Önce

Sanki duvarda kocaman bir tabloyu seyrettim yazdiklarinizla. Aslinda yazmak da bir cesit resim sanati.

uğur sezgin
uğur sezgin - 3 yıl Önce

Yüksek sesle eşimede okudum. Her zamanki gibi güzel, dinlendirici.Ellerinize sağlık.

Şakir Katman
Şakir Katman - 3 yıl Önce

sevgili MM, insan kumsalda çizme ile yürür mü ?
İlk defa sizden duydum vAllahi. Mühim değil, maksat yürümek olsun.iyi pazarlar

ece aksoy
ece aksoy - 3 yıl Önce

yürüyüşlerinizi anlatmanıza bayılıyorum, kıskanıyorum da.yanınıza bir iki lokma ekmek alsanız yaklaşan köpekler için çok sevinirler

metin munir
metin munir @ece aksoy - 3 yıl Önce

Bir gün buraya gelirseniz Ece Hanım, sizi de götürürüm o yürüyüşlere, köpeklere ekmeği siz verirsiniz :-)

Ruh ikizi
Ruh ikizi - 3 yıl Önce

Dinlenirken bilgi edinmek ne güzel şey.
Teşekkürler sayın MM.

Faruk Ercan
Faruk Ercan - 3 yıl Önce

Teşekkürler.

Tolga Derenoğlu
Tolga Derenoğlu - 3 yıl Önce

Tanrı'dan sağlık, mutluluk ve sabır niyaz ederim. Saygılar sunar, iyi günler dilerim.

banner608

banner474