Dünyamızdaki 1,000 kuş cinsinin yüzde 44’ü göçmendir, her yıl kışı geçirdiği yer ile ürediği yer arasında gelip gider.
Bu iki nokta arasındaki mesafe bazen binlerce ki-lometre olabilir.
Güvercin büyüklüğündeki uzun ayaklı bir kıyı kuşu olan çamur kuşu, her sonbaharda Alas-ka’dan Yeni Zelanda’ya uçar. Olağanüstü direnç gerektiren, on bir bin kilometrelik bir yolculuktur bu.
Yedi gün, bazen daha fazla, aralık vermeden uçar.
Uçuşun sonunda, başladığındaki ağırlığını yarı yarıya kaybetmiştir.
İnsanın atletizmde koştuğu en uzun mesafe olan maraton 42 kilometre uzunluğundadır. Yarışı bi-tirenler ayakta zor durur, çoğu kendini yere atar.
Ayrılma zamanı geldiğinde göçmen kuşlarda se-yahat huzursuzluğu denen şey baş gösterir. Onla-ra göç zamanın geldiğinin işaretini veren muh-temelen günün uzunluğudur.
Huzursuzluğu kafeste, diğer kuşlardan uzak bü-yütülen göçmen kuşlar da hisseder.
Birecik’e, soyları tamamen tükenmesin diye ka-feste tutulan kelaynak kuşlarını görmeye gitti-ğimde, bekçi bana kuşların her göç zamanı geldi-ğinde yırtıp kaçmak ister gibi kendilerini kafesin tellerine vurduklarını söylemişti.
Kelaynak nesli tükenme tehlikesi içinde olan kuş-lar listesinin baş sıralarında yer alır.
Dünyadaki son birkaç yüz kelaynak Fas, Suriye, Orta Avrupa ve Türkiye'de yaşar.
Türkiye popülasyonu geçmişte tüm Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşarken, günümüzde yal-nız Birecik’in Fırat Nehri’nin kıyısında bulunan Üretme İstasyonu’nda çile doldurmaktadır.
Yakın zamanlara kadar üremek için geldikleri Bi-recik’te gökyüzü bu kuşların bulutlarıyla kapla-nırdı. Şubat’ın ilk haftasında Birecik’e gelişlerini kutlamak için etkinlikler yapılır, ilçede bayram havası yaşanırdı.
1950’lerde çekirge salgınına karşı yapılan yoğun zirai ilaç (DDT) uygulaması Birecik’teki kelay-nakların zehirlenerek çok hızlı bir şekilde yok olmasına neden oldu. Kurtulmayı başaranlar ise birçok sene yumurta çıkaramadı.
Tamamen tükenmelerini önlemek için 1977 yılın-da iki adet ergin ve 9 adet yavru doğadan yaka-lanarak kafeslere alındı.
Geçen yıl 68 yavrunun doğmasıyla, ki bu rekor bir sayı idi, sayı 285’e ulaştı.
Doksanlı yıllarda kelaynakların bir kısmı Bire-cik’ten göçe bırakıldı. Ancak gönderilen hiçbiri geri dönmedi.
İlerleyen yıllarda genlerindeki göç özelliğini ko-ruyup korumadıkları merak edildiğinden verici takılarak göçe gönderildi. Suriye, Suudi Arabis-tan ve Kuzey Afrika civarlarına kadar gittikleri tespit edildi ve göç kabiliyetlerini kaybetmedikle-ri ortaya çıkarılmış oldu. Fakat gittikleri yerlerde öldüler. O son göçleri oldu.
Neden bazı kuşlar hep aynı yerde yaşarken bazı-ları göçmenin zahmet ve tehlikelerine katlanır?
Bu tehlikeler hep mevcuttu ama çağımızda bun-ların arasına avcılar katıldı. Her yıl Türkiye ve Kıbrıs gibi göç destinasyonu olan ülkelerde avcı-lar milyonlarca göçmen kuş vurur. Uzmanlar her yıl bu şekilde beş yüz milyon göçmenin öldürül-düğünü tahmin ediyor.
Bilim insanları göç fenomeninin son buz çağından sonra başladığını düşünüyor. Kuşları göçmeye teşvik eden, buzların erimesi ile ortaya çıkan bol besin kaynakları imiş.
8 Nis 2021
Her yaz olduğu gibi bu yaz da; yaz bittiği için, uzun, aydınlık, güneşli günler bittiği için ve göçmen kuşlar gittiği için, içimde hüzün var. Birecik’teki kuşların her göç mevsiminde kendilerini kafesin tellerine vurmalarını okumak hüznümü daha da artırdı. Göçmen kuşlarla ilgili yazılar her zaman ilgimi çekiyor. Yazdığınız için çok teşekkürler Metin Bey, çok teşekkürler…