banner564

Kuzuyu kurda kurban etmek

Kıbrıs’ta hatta bütün dünyada insanların renk, ırk, millet, din ayırımı yapmadan barış içinde yaşaması herkesin benimsemesi gereken ulvi, yararlı ve güzel bir idealdir.
Çağdaş politika kuramının tanınmış düşünürlerinden Hannah Arendt’in ifade ettiği gibi, çeşitlilik, en genel anlamıyla, ‘İnsanlık durumunun bir parçasıdır: Hepimiz ayniyiz amma, hiç kimse, geçmişte yaşamış, şimdi yaşayan veya gelecekte yaşayacak başka bir kişiyle ayni değildir ve olamaz.’
Teorik olarak dili, dini milleti farklı insanların işbirliği ve dostça bir arada yaşaması iyi bir seçenektir. Çeşitliliği bir zenginlik görüp onu benimsemek, insanlığı kucaklamaktır. Birlikte yaşadığı farklı toplumlara hakim olmak istemenin sonucu ise çatışma, soykırımdır.
Fakat, herkesin görüşlerinin, niyetlerinin ideallerinin beklentilerinin farklı olması, değişik doğrulara inanması ve birinin kötü dediğine, diğerinin iyi dediği bir ortamda insanların birlikte yaşaması pratikte mümkün olabilir mi?
Aşık Veysel’in bir şiirinde ifade ettiği gibi: Koyun kurt ile gezerdi, Fikir başka başka olmasa…
     KKTC Cumhurbaşkanlığı Eğitim Teknik Komitesi desteği ile başlatılan IMAGINE projesi kapsamında ‘barış kültürü ve tutum geliştirme’ amacı ile KKTC’deki okullardan öğrencilerin, öğretmenleri ile birlikte Güney Kıbrıs'taki Rum öğrenciler ile ortak etkinlikte buluşması, yakınlaşmanın sağlanmasına çalışılması, görünürde insancıl ve barışçıl bir etkinliktir. Ancak karşımızdaki gerçekler nedeniyle bu projenin iyi niyetli olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Kişisel görüşüme göre, düşmanlarımızın tezlerini desteklemek, işini kolaylaştırmak ve geleceğimizi risk altına sokmaktır.
    Çünkü, Rumlar yeni nesli Elen ve Ortodoks değerlerine bağlı olarak yetiştirmektedir. Güneydeki okullarda, üzerinde Türk düşmanlığını körükleyen slogan yazılı panolar vardır.
Yunanistan’ın ulusal günlerinde Rum öğrenciler, Kıbrıs bayrağı yerine Yunan bayrakları ile yürüyüş yapmakta ve Türklere karşı dostça olmayan sloganlar atmaktadır. 
    Halen Rum kesiminde ‘Sağ popülizm’ geçerli akçedir. Güneydeki tüm siyasi partiler, destekçi tabanlarını büyütmek, iktidarda kalmak ve iktidara gelmek için ulusalcı söylemleri ve Türk düşmanlığını ön plana çıkarmaktadırlar. Rum kesiminde Türklerle bir arada yaşamanın yollarını arayan, savunan bunun koşullarını oluşturmaya çalışan kişileri iç düşman ve hain olarak hedef gösteriyorlar.
     Daha geçenlerde, Yunanlıların 100 binlerce Türkü vahşice katlettiği 25 Mart 1821’deki ayaklanmasının yıldönümü törenlerinde, EOKA’cılar, öğrenciler ve izciler, kurum ve kuruluşlar yürüyüşe katıldı. Üzerinde ‘sınırlarımız Girne’de biter’ ve benzeri Türk düşmanlığını körükleyen yazılar bulunan afişler taşındı.
Rum Yönetimi başkanı, Twitter hesabında ‘1821’in ve 1955’teki EOKA mücadelesinin Kıbrıs’ın Yunanistan’la kutsal ve kopmaz bağını hatırlattığını ifade etti. Tüm Rum siyasi partileri Türkiye’ye düşmanlık ve nefret kusan açıklamalar yaptı:
Halen iktidarda bulunan DİSİ Partisi: ‘Hedef Kıbrıs’ın işgalciden kurtarılması ve yeniden birleştirilmesidir’;
KKTC’de bazı siyasi ve kişilerin çözümün öncü partisi tanımladıkları AKEL: ‘Yunan isyanının Helen ulusunun tarihindeki ve dünyadaki en yüksek onurdur’ açıklaması yaptı.
DİKO Partisi: ‘1821 ayaklanması Kıbrıs Helenizmin feneridir’;
ELAM Partisi: ‘Kıbrıs Helenizm’in kopmaz parçasıdır. Mücadelemize, isteğiniz ve inancınız olsun.’
Ekologlar Partisi: ‘25 Mart bize ülkemizi geri almak için mücadele gücü veriyor…’ 
Son yıllarda çevremizdeki olaylar ve Ukrayna’nın işgali, anavatanın koruması altında olmamamız durumunda başımıza neler gelebileceğini göstermektedir.
Halen Rumlar bizi içeriden çökerterek, 5.Kol faaliyetleriyle, sözde federasyon adı altında bir ‘ara çözümle’, ENOSİS hedeflerine ulaşmak çabasındadır. Bu nedenle, tüm okullarımızda ulusal mücadele tarihimiz okutulmalı. Rumları dost göstermek, niyetini ve tuzaklarını örtbas etmek yerine, 1955-59 ve 1963-74 dönemindeki barbarlıklarını, halen bizi ambargolarla cezalandırdıklarını ve bize selam vereni aforoz ettiklerini, yeni neslin bilgisine getirilmeliyiz. 
Yeni nesle ulusal mücadelemiz okutulursa, Rumların bize yaptığı kötülükler ve niyeti bilgisine getirilirse, aldatılamayacak, devletinden vazgeçmesi ve federasyon adı altında yamalanmayı kabul etmesi sağlanamayacak. İşte bu nedenle Rumlara güvenmesi ve dost olduklarının benimsettirilmesine çalışılmaktadır.
    Oysa iki halkın gerçekte ve iyi niyetle yakınlaşması isteniyorsa, önce Rum; geçmişte bize yaptığı kötülükler için pişmanlık duyduğunu açıklayıp özür dilemeli. Sebep olduğu can ve mal kayıpları için bizi tazmin etmeli. Halen yaşamımızı zorlaştırmak amacıyla uyguladığı ambargoları kaldırmalı. KKTC ve Türkiye düşmanlığından vazgeçmeli.
Yoksa gençleri buluşturmak, ağırlamak, beynini yıkamak, Rumlarla birlikte yaşayabileceklerini benimsettirme; tuzakları gizlemek ve kuzunun kurda yedirilmesi için zemin hazırlamaktır. 
Rum’u şirin göstermek çabaları Hz. Mevlana’nın vecizesini akla getirmektedir; "Dünya kurt, insan kuzu. Kurdun derdi kuzuyu mideye indirmek, kuzu ise kurda aşık."  

YORUM EKLE
YORUMLAR
`
` - 2 yıl Önce

https://www.youtube.com/watch?v=bgxFHfNZID0

banner608

banner473