banner564

Kurak bir ayda yağmur bekleyen yaşlı bir adamım

Bahçede oturuyorum ve rüzgârın salladığı ağaçları seyrediyorum.
Beni bu rüzgâr kandırdı da bahçeye çıktım.
Hava serinledi, sonbahar nihayet geldi sandım. Ama serinlemedi. Rüzgâr sallıyor ama serinletmiyor.
Düzenli sulanmayan ağaçlarda Nisan’dan bu yana süren yağmursuzluğun yaprak yorgunluğunu görüyorum, savaşın yerinden ettiği göçmen çocuklar gibi aç ve bitkindirler ve omuzları düşük.
Benim de. Benim de omuzlarım düşük.
Artık adada yazı üç değil dört ay olarak saymalıyız. Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül. Yoksa buna Ekim’i de mi katacağız?
Aklıma T. S. Eliott’un (1888-1965) Gerontion adlı şiirinin ilk iki satırı geliyor:
Here I am, an old man in a dry month,
Being read to by a boy, waiting for rain.
Buradayım işte, yaşlı bir adam, bir oğlanın ona kitap okuduğu, 
Kuru bir ayda yağmur bekliyorum.
Bana kitap mitap okuyan biri yok ama neredeyse onun kadar yaşlıyım, eğer Elliot’un yağmur bekleyen kişisi kendisi ise. 
Yağmur arzum ise onunkinden fazla olmalı. 
Bu çölleşen adada yağmur beklemediğim ay yok çünkü. Toprak susuz kalınca benim de ağzım kuruyor, ruhum yaprak düşürmeye başlıyor.
Şiirin başında Shakespeare’in (1564-1616) bir oyunundan bir alıntı var:
Thou hast nor youth nor age
But as it were an after dinner sleep
Dreaming of both. 
Senin ne gençliğin ne de yaşlılığın var
Ama sanki, bir yemek sonrası uykusunda gibi,
Her ikisinin de rüyasını görüyorsun
Ben de. Ben de ne biri ne de diğeriyim ve her ikisinin rüyasını görüyorum. 
Ama şu anda uyanığım. Gözlerim açık, yavaş yavaş Venüs’e dönüşmekte olan bir gezegenin kâbusunu görüyorum.
Geceleyin serin oysa, hatta sabaha karşı soğuk. Dağa bakan pencereleri kapattım dün gece yatmadan önce. Sabah da kışlık yorganı sandıktan çıkardım. 
Gecenin serinliği gündüz de devam edecek beklentisiyle bahçede çalışmak için iş elbiselerimi giydim, ama güneş yakıyor.
Çevremdeki ağaçların üç-dört tanesi dışında hepsini ben diktim. O üç-dört ağacın ikisi servi, diğer ikisi badem. Hepsi de yüz yaşını çoktan devirdi. Serviler belki iki yüz yaşını.
Bazen artık uğraşma bu bahçe ile, diyorum. Bırak mevsimlerle senin yardımın olmadan boğuşsunlar, toprak onlara ne verebiliyorsa onunla yetinsinler. Ama yeşil açgözlülüğüm aşırı. Bahçede olmayan ağaçlar alıyorum, düzenli bakılmazsa onlar çarçabuk kurur. Meyve ağaçları da, belki incir hariç. 
Bir de ben. Ben de kururum.
İşte sıcağa yenildim ve içeri döndüm. 
Vantilatörü açtım ve önüne oturdum.
Yardımcım mutfağı temizliyor ve evine haciz konulup sokağa atılan komşusunun hâllerini anlatıyor. Kocası hasta. Ada dışarıdan gelenlere kapatıldığı, işçiler memleketlerine döndükleri için çocuklarının işi azaldı. “Gene de şükür, hiç olmazsa harçlıklarını çıkarıyorlar,” diyor.
Thoughts of a dry brain in a dry season.
Kuru bir beynin kuru bir mevsimde düşünceleri, diye bitiyor Elliot’un şiiri.
Benim de yazım.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Vatandas
Vatandas - 4 yıl Önce

Malesef Kibris , ve butun dogu akdeniz bolgesi iklim degisikliginden en cok etkilenecek bolgeler arasinda. Iklim isindikca buralarda collesme gittikce artacak ve belki bircok canli turu bu degisime ayak saglayamayacagi icin yok olacak. Goc edebilenler daha kuzeye biraz daha serin iklimlere goc etmeye casliyorlar ama edemeyenlerin kaderi simdiden belirlenmis gibidir, bircogu yok olacak.

Malesef insan oglu bencil. Nasilsa bu iklim degisikligi beni etkilemez anlayisiyla butun insanlik bir ucuruma dogru emin adimlarla ilerliyoruz. Bilim insanlari bangir bangir bagiriyor "durun ucrumdan dusup olcegiz " diye ama kimse takmiyor.

Biz iklim degisikliginin en kotu zamanlarini gormeyecegiz ama bizden sonra gelecek nesiller tam ayvayi yemis. Onlara berbat , belki de altinda kalkilamayacak seviyede bozulmus bir dunya birakiyoruz.

Bencillik malesef insanin mayasinda. Bireyler olarak birbirini seven sayan , empati gosterebiln kisiler olsak bile insanlik olarak malesef tam bir psikopat gibi bencil, cahil, yobazca davraniyoruz. Bu isin sonu iyiye varmaz.

Özkan Kılınç / İstanbul
Özkan Kılınç / İstanbul - 4 yıl Önce

Çok güzel bir yazı Teşekkürler

Figen
Figen - 4 yıl Önce

Ne diyeyim , ağlıyorum..

Özkan Kılınç / İstanbul
Özkan Kılınç / İstanbul - 4 yıl Önce

Çok güzel bir yazı Teşekkürler

Gurel ASIK
Gurel ASIK - 4 yıl Önce

Bencilce yasamak mı bizi bu noktaya getirdi yoksa sorumsuzca yasamak mı? Buna karar vermeliyiz

Vatandas
Vatandas @Gurel ASIK - 4 yıl Önce

Hepsi de, hepimiz sucluyuz ama hic kimse birsey yapmak istemiyor.
-Politikacilar bu konuya pek deginmiyor cunku oy kazandirmiyor secim kazandirmiyor. Kimse dogayi kroumak icin daha fazla vergi vermek istemez.
-Zengin ulkeler fakirleri sucluyor "Biz nufus artisini durdurduk ,hersey kontrol altinda , ama sizin nufus artisiniz bizden fazla" diyerek: Buna karsin ayni zamanda fakir ulkeler zenginlere topu atiyor" Siz keyfinizce dogal kaynaklari kullanarak gelistiniz simdi sira bizde , dogayi siz korumalisiniz" diyor. Yani birbirlerini sucluyorlar , ama kimse de birsey yapmiyor.
-Insanlar gunluk hayatlarinda bunun etkilerini daha pek ciddi bir sekilde hissetmiyor, sadece televizyonda falan duyuyorlar ama GERCEKTEN DE KENDILERIENI ETKILEYECEGINI anlamiyorlar, ve algilamiyorlar. Mesela Kibris ta su sorunu varmis , benim iki tane 2 tonluk su depom var hic susuzluk cekmem. Bana ne su sorunundan , gibisinden.

Artik o safhaya geldik ki eger acilen cok buyuk onlemler almazsak , iklim artik kendi icinde hizlanan kisir dognulere girmeye basliyor ve bundan sonra da artik bunu engellemek de cok zor olacak.

Fakat bundan 50-100 yil sonraya kim hayatta kalir? O yuzden de "Ohooo ben o zamana kadar coktaaan gitmis olurum" deyip kimse umursamiyor. Ister bencillik ister umursamazlik diyelim , ikisi de ayni kapiya cikiyor bence de.

metin münir
metin münir @Gurel ASIK - 4 yıl Önce

İkisi de aynı değil mi Gürel bey, veya neredese aynı?

:-)

Mehmet Yazman
Mehmet Yazman - 4 yıl Önce

Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç.

Tarık er
Tarık er - 4 yıl Önce

????????????

Veli Özcan
Veli Özcan - 4 yıl Önce

Metin Bey, benim de sizden farkım yok . 22 Mayıs'tan beri yağmur bekliyorum ben de. İzmir'de hemen hemen her yere yağmur yağdı, ne yazık ki Menderes Değirmendere'ye yağmadı.


banner608

banner473