banner564

Mis çiçekleri

 
Ben doğduğumda Kıbrıs bir İngiliz kolonisi idi ve ben de bir İngiliz vatandaşçığı idim; her ne kadar bunun bilin-cinde olmasam ve kendimi münhasıran Türk saysam da. 
Hayatımın ilk dört beş yılını babamın orman bekçiliği yaptığı Trodos Dağı’nın kuzey eteğindeki Dillir-ga’da, Roişa (Yağmuralan) Köyü'nde geçirdim. 
Ortasından yaz kış akan bir dere olan Roişa, çam orma-nının içine saklanmış küçük bir köydü. Köylülerin hepsi Türk’tü ama Rumca konuşurlardı. Oynadığım çocuklar-dan öğrendiğim Rumcam Türkçemden iyi idi. 
Annem Hristiyan ve Rum oldukları için Rumları sev-mezdi, inatla Rumca öğrenmedi ve Rumlarla karşılaştı-ğında bildiğini bildiğim “günaydın,” “hoş geldiniz,” “güle güle,” gibi birkaç basit kelimeyi de ısrarla kullan-madı. Bir gün okuldan eve geldiğimde ona Rumca konu-şunca bana anısı silinmeyen bir dayak attı. 
 
Babam Rum kadar iyi Rumca konuşurdu. Karpaz’ın Lit-rangomi (Boltaşlı) köyündendi. Litrangomi’de Rum ço-ğunluğun kıyısında yaşayan birkaç Türk aileden birinin çocuğu idi.
Babam bir eğitim fanatiği idi ve beni okula başlama ya-şından bir yıl önce köyün ilkokuluna yazdırdı. İlko-kul, bir öğretmen ile bütün yaşlardaki çocukların öğre-nim aldığı bir odadan ibaretti. 
Ben bu okulda birinci sınıfı bitirince babam daha iyi mekteplere gitmemiz için bizi Lefkoşa’ya taşıdı. Hi-sar’daki Ermeni Mahallesi’nde küçük bir ev tuttu. İlk de-fa Ermenilerle karşılaştım ve oynadığım çocuklardan Ermenice öğrenmeye başladım.
Annem evin küçük bahçesine tohumdan bir sıra mis çi-çeği ekti.  Bitki kamışlara sarıla sarıla boyuma gelince mis gibi kokan beyaz, pembe, kırmızı, mor çiçekler açtı. Sanırım aşığı olduğum ilk çiçek eğer yasemin değilse muhakkak mis çiçeğidir.
Buna rağmen bu yıl ilk defa ekene kadar bahçeme mis çiçeği ekmemiştim. Aslında gene ben ekmedim de arka-daşım Hatice ve yardımcısı ektiler. Toprağı ve çiçeklerin sarılacağı kamışları da haftada iki defa uğrayan bahçı-van Ahmet hazırladı. Ben, o küçük evde olduğu gibi, su-lama ve çiçekleri koklama görevini yüklendim.
Çiçekler açtı, mis gibi kokuyorlar. 
Yanlarından geçerken burnumu çiçeklere daldırıyorum. Koku, Roişa’yı ve Türklerle Rumların, Ermenilerin, Ma-ronitlerin ve İngilizlerin bir arada yaşadığı, mis çiçeği gibi çok renkli eski günleri aklıma getiriyor.
 
Türk Rum çatışmaları başlayınca köylüler Roişa’dan kaç-tı ve köy Rum tarafında kaldığı için bir daha dönemedi. Türkler gidince yakın köylerdeki Rumlar evleri yıktılar. Zamanla orman köye indi ve yıkıntılar ağaçlar arasında kayboldu. Anayoldan köye giden toprak yolda tabela olmadığı için bilen biriyle gitmezseniz bulamazsınız. 
O günlerden bu yana her şey değişti ve birçok şey yok oldu. Ama işte dini, milliyeti ve cinsiyeti ve kimseyle kavgası olmayan mis çiçekleri, “kim beni ekti, kim bana su veriyor” diye sormadan yaşamaya ve güzellik saçma-ya devam ediyorlar ve belki de zamanın sonuna kadar edecekler. 
 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Ege’de Bir Sahil Kasabası
Ege’de Bir Sahil Kasabası - 2 hafta Önce

Öncelikle herkese günaydın. Yazının ilk yayınlanma tarihi 24 Nisan 2021. Yazının altındaki yorumları okudum (bunu hep yapıyorum) Metin Bey, bütün kibarlığı ve zarafetiyle şu cümleyi yazmış: “Resim ters basıldığı için okuyucularımdan özür dilerim.” Okuyucusuna her zaman saygısı, sevgisi olan, okurunu önemseyen sizi, biz nasıl unutalım Metin Bey. Ece Aksoy da :”teknoloji bir gün kokuları da uzaklara iletsene güzel olur” demiş. Keşke! Eğer çocukları bahçenin zaman zaman fotoğraflarını gazeteye gönderirse, inanıyorum ki Diyalog o fotoğrafların kokusunu olamasa da görüntülerini bizimle paylaşır. Çocuklarına çağrımdır.

İstanbul'dan, Üsküdar'dan
İstanbul'dan, Üsküdar'dan - 2 hafta Önce

MM'nin eski zaman Kıbrıs'ını anlattığı yazılarının altına birkaç kez bu yazılar keşke Eski Kıbrıs konulu bir kitapta toplansa diye yazmıştım. Bir kez daha yazıyorum. Kim yapar, bilmiyorum. Ama tarihi ve edebi değerde bir kaynak olur.

Yaz
Yaz - 1 hafta Önce

Resmin ters basıldığının farkında değildim.

Ege’de Bir Sahil Kasabası
Ege’de Bir Sahil Kasabası - 7 gün Önce

Yukarıda, yazdığı cümleyi alıntı yaptığım Ece Aksoy’un vefatını bugün üzülerek öğrendim. Ece Hanım, Metin Bey’in yazısının altına yaptığınız yorumları hep ilgiyle ve severek okudum. Yattığınız yer incitmesin…

Aksoy
Aksoy - 1 gün Önce

Ne kadar güzel bir yazı. Huzur veriyor insana. Nur içinde yat sevgili MM.

banner471

banner474