Türkler Anadolu’ya adım atmadan binlerce yıl önce orada yaşayan Ermenilerin, Kürtlerin ve Yunanların çavuş bile olamayacağı Türkiye’de, Hint asıllı bir göçmen ailesinin üçüncü nesilden bir evladının Büyük Britanya başbakanı olması acaba nasıl karşılanacak?
Ne kadar çağ dışı olduğumuz konuşulacak mı?
Azınlıkların dışlanmasının Türkiye’nin geri kalmışlığındaki etkisinin ne olduğu incelenecek mi?
Sulh yoluyla sonlandırılmasına on ikiye beş kala dönülen Kürt başkaldırısının mal olduğu maddi kayıplar ve neden olduğu acıların envanteri yapılacak mı?
Osmanlı Ermeni, Rum ve Yahudilerinin sıfırla çarpımının maddi faturasının, milli gelirde ne büyüklükte bir düşüşe yol açtığı, hesaplanacak mı?
Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine yaşama hasretini sona erdirecek adımlar düşünülecek mi?
Yukarıdaki altı sorunun cevabı aynıdır: Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır, hayır…
Neden “evet” olmadığına ve olmayacağına sağ ve milliyetçi cenahın verdiği bin tane hazır cevap var. Onları tekrarlamama gerek yok.
Hiçbiri gerçek cevap değil ama. Gerçek cevap, TC’nin kuruluşundan beri Sünni Türklerin hâkimiyetinde bir devlet olması ve Sünni Türklerin hükûmeti, yani rantı, yalnızca kendine saklamak istemesidir.
Ama bir de bütün ülkelerde geçerli bir başka gerçek var: Haklarının onlara verilmediğine inanan azınlıkların ve yoksulların silaha başvurması, içinde yaşadıkları ülkelerdeki huzuru altüst etmeleri. Uruguay’dan Sri Lanka’ya, Myanmar’dan, Endonezya’ya bütün ülkelerde geçerli olan bir kaidedir bu.
Bizde de terör olarak tarif edilen kan dökümünün başrol oyuncuları arasında Kürtler ve Aleviler bu nedenle bulunmaktadır. Ama Atatürk’ten bu yana iktidarda olan bütün hükûmetler eşitsizliğin neden olduğu bu bedeli ödemeye razı geldikleri için Türkiye bir türlü huzura kavuşamıyor.
Nedir acaba bu bedel? Lira olarak hesaplayacak olursak…ve nedir bu liralarla yapılabilecek okullar, hastaneler ve ne olabilir ödenebilecek daha yüksek maaşlar?
Ve askerden tabut içinde dönmeyenler için tutulmamış sonsuz yasların mutluluğu?
İngilizler ne zaman farkına vardı bunun da, sona ermiş olan İmparatorluğun bin bir yerinden kopup çulsuz gelen insanlara sofrada yer verdi?
Londra’daki köşe başındaki bakkal dükkânlarında yedi/yirmi dört çalışan bitkin Hintli ve Pakistanlıların ve diğerlerinin torunlarına, bugün İngiltere’de her üst kademede rastlayabilirsiniz: ressam, yazar, spiker, cerrah, bankacı, iş insanı, profesör, milletvekili, belediye başkanı. Hatta asker.
Değişik din ve ırkların karışımının zaaf değil, zenginlik olduğunu kavrayamayacak kadar akılsız olmaktan kurtulabilecek miyiz? Statükoyu sürdürme bedelinin ağırlığını kavrayabilecek miyiz?
Yoksa “Onlar öyledir, biz böyleyiz,” sürüp gidecek mi?
Azınlıklar ve Başarı oranları Hangi Ülke vatandaşı olduğunuza bağlıdır, bugün ‘’ Multicultural Society ‘’ dedigimiz İngilterede Etnik kökenlilerin başarıları kayda değerdir, İngilterede :
Hepimiz Eşitiz parolası uygulanırken ,
Bizde Uygulanan ise : Hepimiz Eşitiz ancak Bazılarımız diğerlerimizden daha da Eşittir parolası uygulanmaktadır ??