banner564

Sonsuzluk

Dün gece Netflix’te sonsuzluk konusunda bir belgesel izledim (Infinity).


Bir dizi matematikçi, fizikçi, feylesof ve astronom, konuşan kafalar şeklinde sonsuzluk konusunda ne bildiğini anlattı.


Ne öğrendin diye soracak olursanız şunu öğrendim: Sonsuzluğun ne olduğunu belgeseldeki bilim insanları dahil, kimse bilmiyor. 


Sayıların sonsuz olduğunu biliyoruz. Birden başlayarak hayatınızın son ânına kadar durmadan saysanız bile rakamların sonuna ulaşamazsınız. 


“Sonsuzluk+1” kaç yapar bunun cevabı da yok, çünkü sonsuz olan bir şeye bir ekleme yapılabilir mi? Şüpheli. 


Kâinat sonsuz mu yoksa her şeyi içine alan bir top gibi hudutları mı var?


Bu konu da spekülasyona açık ve cevabı hiçbir zaman öğrenilemeyecek çünkü… 


Işık saniyede 300 bin kilometre hızındadır. Bu insana baş döndürücü bir sürat gibi gelebilir, ama kâinatın büyüklüğü göze alındığında ümitsiz derecede yavaştır. Bir ışık huzmesine binip kâinatın bittiği yere seyahat etmeye kalkışsak ömrümüz sonsuz olsa bile oraya ulaşamayız. Çünkü kâinat gerçekten sonsuz olabilir ve sonsuzun sonuna ulaşmak mümkün değildir. 


Bu arada, sonlu veya sonsuz olsun kâinat genişliyor. Gözlemler, galaksilerin birbirlerinden süratle uzaklaştıklarını gösteriyor. Ve bu ayrılmanın sürati gittikçe artmakta. Bu da ışık huzmesine binmiş kâinatın bittiği yere gitmeye çabalayan arkadaşımızı gittikçe uzaklaşan bir hedefle karşı karşıya bırakıyor.


Ama kâinatın devasalığı zaten bu yolculuğun başarı ile sonuçlanmasını imkânsız kılıyor. Bu büyüklüğü bir an hayal etmeye çalışın: Kâinat yaklaşık 14 milyar yıl yaşındadır. Başlangıca yakın meydana gelmiş, on dört milyar yıldır seyahat eden ama ışığı hâlâ bize ulaşamamış olan yıldızlar var.  


Bu sonsuzluk arasına sıkışmış 70-80 yıllık insan hayatının değeri nedir? 


Ama bu sorudan daha önemli bir başka soru var: 


Neden bu kâinatı tam da olmasa anlayabilecek ve bu soruları sorabilecek insan diye bir yaratık var oldu? 


İnsan olmanın en can sıkıcı yönlerinden biri, bu soruların cevabının olamaması ve hiçbir zaman da olamayacağıdır. Ama cevap olmaması insan hayatının beyhude olduğu anlamına gelmez. 


Infinity belgeselinde konuşan bilim insanlarından biri çocukluğundan başlayarak uzun yıllar boyunca kısa, neye yaradığı belli olmayan insan hayatının anlamsız olduğunu düşündüğünü anlattı. Her şey boştu. Her şey beyhude idi. Hiçbir şey için uğraşmaya değmezdi. Sonra âşık ve mutlu olmuş ve bu düşüncelerini bir kenara bırakmış. 


Eğer Tanrı kulağımıza fısıldamazsa neden bu gezegene konduğumuzu hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Kâinatın büyüklüğü, nasıl meydana geldiği, gelmeden önce neyin var olduğu konuları hep esrarengiz kalacak.


Hayat, öncesinde ve sonrasında sonsuz bir karanlık olan kısa bir görme yeteneğidir, dedi bilim insanlarından biri. Pek bilimsel bir laf değil: Öncesini hatırlamıyor olabilir, sonrasını ise görmedi.


O hâlde?
 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Doğan Zengin
Doğan Zengin - 2 yıl Önce

“Yeryüzündeyiz ve bunun çaresi yok” Samuel Beckett

Hasan Nuri
Hasan Nuri - 2 yıl Önce

Kainatı keşfeden Yöneticilerimiz Boşuna mı Sonsuza dek KKTC diyor ?

Ahmet
Ahmet - 2 yıl Önce

İnsan her şeyi bildiğini sanan bir hiçbir şey bilmeyen aslında.

Ruh İkizi
Ruh İkizi - 2 yıl Önce

Üstat,
İnsanoğlu dünyaya doymadı, yeniden dirileceğini umuyor...

Ferit Ertunç
Ferit Ertunç - 2 yıl Önce

Sonsuzluk diye bir şey varsa, insan aklına "Sonsuzluktan sonra ne var?" sorusu geliyor. Ve bu soru da yanıtsız kalıyor?

Ahmet Mehmet
Ahmet Mehmet - 2 yıl Önce

Ilginc olan galaksiler bizden o kadar hizli bir sekilde uzaklasiyorlar ki bir bir gozlemlenebilir evrenin disina cikip artik gorunmez oluyorlar. Yani bircok galaksi gelecekte evrenin disina cikip gorunmez olacaklar onlara hicbir zaman ulasamayacagiz ve sonunda biz kapkaranlik bir evrende tek basimiza kalacagiz.

Veli koç/ Türkiye/Hatay
Veli koç/ Türkiye/Hatay - 2 yıl Önce

Ama artık bir gezegen savunması programımız var

İnsanlığın bir gök cisminin yörüngesini ve yönünü değiştirebiliyor.
Bir yıl önce fırlatılmış olan DART'ın, hedefine ulaşması yaklaşık 10 ay sürdü ve 26 Eylül'de bir futbol stadyumu büyüklüğündeki asteroid ile kafa kafaya çarpıştırıldı. Uzay aracı, asteroide çarptığında saatte 22.500 km hıza ulaşmıştı.
Bu çarpışma deneyi, insanlığın bir gök cisminin yörüngesini ve yönünü değiştirmeye yönelik ilk girişimi olarak bilim tarihine geçti.

Selam ve saygılar

Feramuz Muzorta
Feramuz Muzorta - 2 yıl Önce

Soruların cevabının olmadığından nasıl emin olabiliyorsunuz? Cevaplara sahip olsanız, başkasıyla paylaşır mıydınız? Bilgi paylaşılmadığında varolmayı bırakır mı?


banner608

banner474