banner564

Yükseklerde bir arıkuşu

Can sıkıntısı içinde oturmuş ne yapacağımı düşünürken yükseklerden gelen bir arıkuşu ötüşü duyuyorum. 
Dünyanın en güzel renklerini sırtında taşıyan bu kuş, kış bitmeden ilkbaharın başladığını nasıl öğrendi de adaya göçtü? 
Başka arıkuşu sesleri de bekliyorum, bu kuşlar pek yalnız uçmazlar zira. Ama duymuyorum. 
Belki bana, geldiklerini haber vermek için bir elçi yolladılar.
“Biz geldiiik!”
Çeşitli pandemi yasaklarının ve özellikle ada dışına çıkamamanın verdiği sıkıntı bugün birikip cıva yoğunluğu kazandı.
Kuşların da canı sıkılır mı?
“Üff! Gene mi göç! Sıkıldım vallahi…”
Yoksa, kuşların, ihtiyaçlarını gidermekle sınırlı hayatlarında sıkıntıya yer yok mu?
Bu sabah bir yerde şunları okudum: 
“Kuşlar acıkır ve yer. Susar ve içer. Üşüdüklerinde, ıslandıklarında veya korktuklarında sığınacak bir yer arar. Hayat bize olduğu gibi onlara da karmaşıktır ama bu karmaşıklığın üzerinde düşünmezler. Sadece o günün ihtiyaçları ile yüzleşirler. Sadece o bir günün.”
Bu ne kadar doğru acaba?
Kuşların boynuna minyatür kamera bağlayıp kameranın gördüklerini izliyoruz ve uçmanın, dünyayı yükseklerden görmenin ne kadar muhteşem bir şey olduğunu düşünüyoruz. Ama kamera kuşun baktığı yere bakmıyor ve onun gördüğünü görmüyor. Onun aradığını da aramıyor. Kuş kamerayı sadece taşıyor, onunla bir şey paylaşmıyor.
Hayvanların ne düşündüğüne dair bilgimiz sıfıra yakındır. Ama ukala olduğumuz için onların düşündüğünü varsaydığımız şeyleri, onları gerçekten düşünüyoruz gibi sunmaktan kendimizi alıkoyamıyoruz. 
 
Az önce ben de “Kuşların ihtiyaçlarını gidermekle sınırlı hayatlarından” bahsettim. Kuşların hayatında böyle bir sınır olduğunu nereden biliyorum ki?
Canım dağa gidip yürümek istiyor ama sokağa çıkma yasağını çiğneme suçundan enselenmekten korktuğum için markete gidiyorum. Herhangi bir şeye ihtiyacım olmadığı halde. Sırf değişiklik olsun diye.
Bari kestane alayım. 
Kestaneleri torbaya doldururken TC aksanlı bir kadın sesi duyuyorum. 
“Bu etiket buna mı ait?” 
Yaşlı bir kadın. Manava soruyor.
Arabasını uzun sürecek bir kıtlık bekliyormuş gibi tepeleme doldurmuş. 
“Evet,” diyor manav. “Biz burada karnabahara çiçek lahanası deriz.”
Bana dönüyor ve sesini ufaltarak “Yeni gelmiş olsa canım yanmaz,” diyor. “Yirmi senedir burada. Hâlâ öğrenemedi.”
Ayaklarım istemediğim halde beni çikolata reyonuna götürüyor. 
Orada genç bir kadın ve beş yaşlarında bir kız var. Kadın çocuğun arabaya yüklediği çikolataların bir bölümünü geri rafa yerleştirmekle meşgul. 
Kız ellerini beline dayıyor. Savaşsız teslim olmayacak. “Sen ne yaptığını sanıyorsun şimdi,” diyor kaşlarını çatarak. Annesi duymamış gibi devam ediyor. 
Alacağımı çarçabuk alıp kan dökülmeden oradan uzaklaşıyorum.
Korkarım ayaklarım bu defa beni dondurma reyonuna götürüyor.
Acaba depresyonda mıyım?
Torbam almamam gereken şeylerle dolu eve dönüyorum ve bir de ne göreyim? Gitmeden önceki yerdeyim.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Metin Münir
Metin Münir - 3 yıl Önce

YANLIŞ:Ama ukala olduğumuz için onların düşündüğünü varsaydığımız şeyleri, onları gerçekten düşünüyoruz gibi sunmaktan kendimizi alıkoyamıyoruz.

DOĞU:Ama ukala olduğumuz için onların düşündüğünü varsaydığımız şeyleri, onlar gerçekten düşünüyormuş gibi sunmaktan kendimizi alıkoyamıyoruz.

Faruk Ercan
Faruk Ercan - 3 yıl Önce

Teşekkürler.

Erdem Yurtlak
Erdem Yurtlak - 3 yıl Önce

Sayın Münir,
“Yirmi senedir burada. Hâlâ öğrenemedi.” cümlesi.. ve de öğrenmemeye direnmesi.. dünyanın merkezini kendisi ne göre düzenlemeye çalışması... ilgimi çekti..
lütfen bu konudaki düşüncelerinizi de öğrenmek isterim.
İyi günler.

Ruh İkizi
Ruh İkizi - 3 yıl Önce

İnsanların gerçek kişiliği; resmiyette makam
başında, sivil yaşamda da içki masasında belli
okurmuş...Doğrusunu söylemek gerekirse bu
benim için çok da önemli değil. “Ayniyle insan “
der geçerim.
Ancak naçizane bu dünyada; hayvanları dünyasını ve rüyaların anlamını çözmeyi
çok isterdim ...
Teşekkürler Metin bey. Yine dinlendirici ve
ufuk gezdirici bir yazı sundunuz.

Piraye
Piraye - 3 yıl Önce

O kız çocuğu her defasında bir an önce büyüyüp, çikolata alma özgürlüğüne kavuşmayı isteyecek. Büyüyünce de çikolata raflarından kaçmak isteyecek ama genelde başaramayıp, ardından dondurma reyonuna koşacak. Ve elleri kolları dolu eve dönecek, afiyetle yiyecek. Suçluluk hissedecek mi? E biraz hissedecek ama arka fondan gelen ses onu gülümsetecek “tıııınnn”…

Rehend
Rehend - 3 yıl Önce

İnsan merkezli her bakış maalesef ki steril bir bakıştır ve bir o kadar da yanıltıcı...
Hissetmek yanılmiyorsam anlamanın bir adım ötesidir ki, bu durum hayvanlarda daha derin ve sağlıklı çobanlık sırasında doğayı gözlemlediğim sırada bunu gördüm.
Unutmayalım ki hisler unutulur ancak hisler...
Nivîseke newaze ye kek Metîn. Xweş hal im.

banner608

banner474