banner564

Maraş konusunda Girit tezgahı dikkate alınmalı

Maraş’ın %3.5’inin yerleşime açılması ve eskiden burada yaşayan Rumlara geri dönme hakkı sağlanması kararı karşısında, emperyalist devletler ile onların güdümünde olan AB ile BMGK’nin olumsuz tutumu ibret vericidir.
Bu tutumları emperyalistlerin; Türklere karşı kan davası güttüğünü, Rum-Yunanistan ikilisini de her koşulda ve haksız olmalarına rağmen desteklediklerini kanıtlamaktadır.
Zaten 1964’ten günümüze hazırlanan birçok anlaşma planını reddetmesine karşın Rum’u kınanmamaları, aksine ödüllendirmeleri; öte yandan mağdur edilmemize rağmen ambargolarla bizi cezalandırmaları, önyargılı ve taraflı davrandıklarını gösterir.
Bu nedenle sırf emperyalistlere ve güdümündeki AB ve BM’ye çözüm yanlısı görünmek amacı ile açılım adı altında ödün vermemiz, bize hiçbir şey kazandırmaz. 1963 olayları hakkında Ortega tarafından hazırlanan rapor ile 2004 referandumundan sonra Annan’ın önerilerinin dikkate alınmaması, bize karşı düşmanca davrandıklarının kanıtıdır.
Aslında, Kıbrıs’ın %66’sının Rum’a kalmasını kabul etmemiz başlı başına büyük bir ‘açılım’ yani açıkçası ödündür. Ayrıca bizim güneyde kalan taşınmaz mallarımız, alan olarak daha az olmasına karşın, ekonomik getiri bakımından daha değerlidir. Bu nedenle savaşı başlatan ve zarar görmemize sebep olan Rum-Yunanistan’dan, biz tazminat talep etmeliyiz.
Kuşkusuz Maraş’ın yerleşime açılması, isabetli bir karardır. Yalnız iki önemli gerçek, mutlaka dikkate alınarak hareket edilmeli:
1. Her şeyden önce, İngiliz döneminde vakıflara ait taşınmaz malların Rumlara verilmesinin hukuka aykırı olduğu dikkate alınmalı. Vakıflara ait arazi üzerinde bina yapanlara, kirasını ödemek koşuluyla,  kullanma hakkı tanınmalıdır.
Deneyimli hukukçularımızın konu hakkındaki raporları ve eski Evkaf müdürü ile arşiv müdürünün ortaya koyduğu belgeler ile gerçekler dikkate alınmalı.
Rumların yaygarası, Rum-Yunan taleplerine arka çıkan AİHM, AB ve BM’nin düşmanca tutumu nedeniyle, Maraş’taki vakıf mülkünün gasp edilmesine izin vermemeliyiz. 
2. Rumların toplu halde Maraş’a yerleşmesi ve burada çoğunluk oluşturmalarının sakıncaları peşinen hesaplanmalı ve gereken önlemler alınmalıdır.
Rum-Yunan ikilisi aynı Yahudiler gibi, emperyalist devletler tarafından her zaman ve her koşulda desteklenmektedir.
Ayrıca Rum-Yunan ikilisi 1821’den günümüze sürekli olarak hiç savaşmadan Batılı emperyalistlerin desteği sayesinde, hedef toprakları sahiplenmektedir.
Bu nedenle, Maraş’a on binlerce Rum’un gelip yerleşmesi durumunda, KKTC’ye bağlı vatandaşlar olarak yaşamayı kabul edeceklerini düşünmek, büyük bir öngörüsüzlüktür.
 Girit ve 1963-74 döneminde Kıbrıs’ta bize yapılan hukuksuzluk ve haksızlıklar, Rumların Maraş’a yerleşmesinden sonra nelerle karşılaşacağımızı ortaya koymaktadır. 
Yunanistan Girit ve Kıbrıs’ı ilhak etmek amacı ile her iki adaya da ajan, gerilla, din misyoneri, provokatör ve silah gönderdi, Türkleri göçe zorladı ve katletti.
Buna rağmen Rum-Yunan ikilisi hem suçlu hem güçlü pozisyonunda, destekçileri sayesinde savaşı ilk başlatan taraf olmalarına rağmen, mağdur rolüne büründü. Türk tarafını suçlu gösterdi.
 Her koşulda Rum-Yunanistan’ın doğal hamisi olan Batılı Haçlı devletler de, Girit ve Kıbrıs’ta sivil Türk halkını katleden, Yunanistan ile Rum tarafının yanında oldular.
Yunanistan gerilla ve silah göndererek Girit’te Türklerin katledilmesini sağladı. Buna rağmen, Batılı emperyalistler Osmanlı yönetimini suçladı ve ödün vermeye zorladı. Sonunda Rumlar Türklere soykırım uyguladı, kaçabilenler kurtuldu kalanların tümü katledildi. Girit Yunanistan’a bağlandı.
Maraş’a yerleşecek Rumlar da bir müddet sonra, baskı altında yaşadıklarını ve can mal güvenliklerinin risk altında olduğunu ileri sürecek. EOKA benzeri örgüt kurarak karışıklık çıkaracak, hatta Türkleri katledecek. 
Buna rağmen, dünyaya haksızlıklara uğratıldıkları ve mağdur edildikleri yalanını yayacaklar. Batılıların müdahalesini isteyecekler. Açılım adı altında kendilerine özel haklar tanınmasını talep edecekler. Türk ordusunun Maraş’tan ayrılmasını ve BM Barış Gücü’nün Maraş’a yerleşmesini ve kendilerini korumasını talep edecekler. 
Her koşulda Rum-Yunanistan’ın yanında olan Batılı emperyalistler ile onların güdümünde olan AB ile BM de bizi haksız Rum’u haklı kabul edecek ve açılımlarla Maraş’ın Rum egemenliğine geçmesini sağlayacaklar.
Sonuç olarak ciddi tehlikelerle karşılaşmamak için, işin başında Maraş’taki vakıf mülküne Türklerin yerleşmesi sağlanmalı. Böylece, buradaki nüfus üstünlüğünün hiçbir şekilde Rumların eline geçmemesi için gereken önlemler alınmalıdır.

YORUM EKLE

banner471

banner473