banner564

Medeniyet yolu: Özgürlüklerin uyumlu birlikteliği

‘’Bu adı hak eden yegâne özgürlük, aynısını başkalarının elinden almaya kalkışmadığı veya onların bu yöndeki çabalarını engellemediği sürece, herkesin kendi iyi anlayışını kendi tarzında gerçekleştirmeye çalışma özgürlüğüdür.’’ (J.S. Mill, On Liberty)
Siz muhtemelen Immanuel Kant’ın aynı konudaki daha ünlü (ve sanırım daha beliğ) formülasyonunu hatırlıyorsunuzdur: ‘’Evrensel bir yasa çerçevesinde başka herkesin özgürlüğüyle bağdaşabilen benzer bir amacı gerçekleştirmeye çalışan başkalarının özgürlüğünü ihlâl etmediği sürece, her bir kişinin kendi mutluluğunu kendisinin en iyi olduğunu düşündüğü şekilde aramaya hakkı vardır.'' (The Principles of Political Right) 
Kant bunu rasyonel bir toplumun anayasasının birinci ilkesi olarak önermişti. Liberal siyasî literatürde başka benzerleri de bulunabilecek olan bu sözler Kant’tan başlayarak Hayek ve Rawls’a, oradan Loren Lomasky, Chandran Kukathas ve David Schmidtz gibi günümüz düşünürlerine kadar bütün liberallerin buluştuğu temel bir ilkeyi temsil etmektedir: ‘’Özgürlüğün barışçı ve uyumlu birlikteliği.’’
Kanaatimce, bu ilke aynı zamanda medeniliğin de asgarî standardını oluşturmaktadır. Gerek insanlar arası ilişkilerin barışçı niteliği gerekse özgürlüklerin uyumlu birlikteliği olmadan ne medenî bir toplumdan söz edilebilir, hatta ne de medeniyetten. Çünkü medenilik en başta insanlar arası ilişkilerde zor ve şiddetin reddedildiği barışçı bir toplumun varlığını gerektirmektedir. Medenilik, kısaca, herkesin insanlık onuruna saygı gösterilmesiyle (Kant’ın deyimiyle: hiç kimseye ‘’sırf bir araç olarak değil, daima aynı zamanda bir araç olarak muamele edilmesi’’yle) ve kimseye haksız olarak zarar verilmemesiyle mümkündür. 
Medenîlik aynı zamanda hiç kimseye şu veya bu mutluluk anlayışının dayatılmamasını da gerektirir. Herkesin ‘’kendi iyi anlayışını kendi tarzında’’ veya ‘’kendi mutluluğunu kendisinin en iyi olduğunu düşündüğü şekilde’’ gerçekleştirmeye çalışması için bu şarttır. Başkalarına mutluluk dayatmaya çalışmak -deyim yerindeyse, ‘’mutlulukçu paternalizm’’- kişilerin özerk ahlâkî fâiller olduklarını reddetmek anlamına geldiği için Kant tarafından haklı olarak ‘’en büyük despotizm’’ olarak nitelenmişti.  
Öte yandan, özgürlüklerin uyumlu birlikteliği temeli üstüne oturmayan toplumlarda anlamlı bir medeniyet inşası da mümkün değildir. Medeniyet, yani toplumsal ve siyasal kurumları, ahlâkı, hukuku, adalet sistemi, sanat eserleri ve mimarî yapılarıyla insanoğlunun verili doğaya kattığı bütün eserler. Çünkü, bütün bunların üretilebilmesi, barışçı bir toplumsal-siyasal zeminde insanların hakları garanti altında olan özgür ve özerk failler olarak gönüllülük ve karşılıklı saygı temelinde birbirleriyle ilişkiye geçebilmelerine, ortak amaçlar için işbirliği yapabilmelerine ve hem bilgi, görgü ve tecrübelerini paylaşabilmelerine hem de ürettikleri mal ve hizmetleri mübadele edebilmelerine bağlıdır. 

Kant, Mill ve diğer liberal düşünürlerin yukarıda iktibas ettiğim pasajlarda dile getirdikleri söz konusu ilkenin Kant tarafından özel olarak vurgulanan bir yanı da ‘’evrenselleştirilebilirlik’’tir. Bu pratik olarak, hem temel özgürlük hakkına herkesin sahip olması, hem de her bir kişinin özgürlüğünün onun aynı hakkı başkalarına tanıması şartına bağlı olduğu anlamına gelir. Bu ilke de medeniliğin olduğu kadar medeniyetin de zorunlu bir şartıdır. 
Kant’ın ahlâkî bir buyruk olarak önerdiği ‘’evrensellik’’ ve ‘’özgürlüklerin uyumu’’ fikri Hayek ve Rawls’un toplumsal-siyasal teorilerine adaletin kurallarının genel olması gereği şeklinde yansımıştır. Adaletin kurallarının genelliği aslında ‘’aynı zamanda evrensel bir yasa olmasını isteyebileceğin düstura (maksime) göre eylemde bulun’’ şeklindeki Kantçı kategorik buyruğun siyasal alandaki bir uzantısı veya türevidir. 
Baştan beri anlatmaya çalıştığım bu liberal ‘’iyi toplum’’ vizyonunu hem hep canlı tutmaya hem de sürekli olarak güncellemeye bugün insanlığın ihtiyacı var. Neyse ki, liberal düşünce geleneğinin bu güncelleme işini hakkıyla yapan –bu yazıda bazılarını andığım- dikkate değer çağdaş temsilcileri var. Her ne kadar sanat ve siyaset için maalesef aynısı söyleyemesem de…


Not: Yazı bir punto büyük olsun ve boldlar unutulmasın!!!!

YORUM EKLE

banner608

banner474