banner564

Müzik bitti ama dans devam edecek

Ekonomiler için sürekli büyüme, kişiler için zenginleşme çağımızın en büyük iki itici gücüdür. 
Her iki faaliyet de dünyanın gerçeklerine terstir. 
 Ne dünya sürekli kalkınmayı mümkün kılacak bol kaynağa sahiptir ne de herkesi bir Wall Street bankacısı yapacak kadar zengin. Bütün Çinlileri Amerika’nın hayat standardına çıkarmak için birkaç dünya daha lazım.
İnsanın pençesindeki gezegen, eşkıyalar tarafından yolu kesilip donuna kadar soyulmuş bir kervana benziyor.
Yeni bir araştırma, dünyanın karasal kısmının sadece yüzde üçünün insan faaliyetlerinden ari olduğunu ortaya çıkardı - Kuzey tundralarının birkaç bölgesi, Amazon ormanının derinlikleri ve Kongo havzası. 
İnsan ve evcilleştirdiği hayvanların biyolojik kütlesi memelilerin inanılmaz bir yüzde 96’sını meydana getiriyor. Maymunlar, kangurular, balinalar, filler ve memeliler kulübünün diğer 6,400 üyesi geriye kalan yüzde dörde sıkışmış durumda. 
Var olan kuş biyolojik kitlesinin yüzde 75’i tavuklar ve diğer evcil kuşlara aittir.
Bu gerçekler ne hükûmetlerin ne de kişilerin ihtiraslarına gem vurmaya yeterlidir.
Tersine. 
Geçerli olan, dünyanın en büyük bankası iken Citibank’ın Genel Müdürü Chuck Prince’in son global finans krizinin arifesinde ileri sürdüğü anlayıştır: “… Müzik çalmaya devam ettiği müddetçe kalkıp dans etmek zorundasınız.”
 Aslında, Prince bu sözleri söylediği 2007’nin Temmuz ayında müzik durmuştu. Aynı yılın Kasım ayında Prince istifa etti.
İnsan için de müzik durdu ama dans devam ediyor. İklim krizi heyula gibi önümüzde dikili duruyor. Ama insanlık geneliyle ona sırtını dönmüş durumda. Hükûmetler ise ufuktaki felaketi durdurmak için gerekli önlemleri alacak iradeye sahip değil. Fosil yakıt kullanımını azaltmanın ekonomiler ve seçmenler üzerinde yapacağı etkiden ürküyorlar. 
Bu ve birçok başka nedenle İskoçya’da geçen gün sona eren Dünya İklim Zirvesi bilim insanlarının öngördüğü felaketlere set çekecek önlemler almadan dağıldı.  “Hiç yoktan iyidir,” mantığı ile alınan ve bağlayıcı olmayan kararlar gidişatı durduramayacak. Ülkeler konferansta vaat ettikleri salınım kısıtlamalarını gerçekleştirseler dahi ısınmanın en kötü sonuçları bertaraf edilemeyecek.  
Ünlü yaban hayat belgeselcisi David Attenborough konferansın açılışında “Ayrı ayrı çalışarak gezegenimizin dengesini bozacak güce sahip isek birlikte muhakkak onu kurtaracak kadar da güçlüyüz demektir,” demişti.
Yanlış…
Gezegeni bozarken para kazanılıyordu. Düzeltirken birçoğu – ki bunlar en zengin ve güçlü olanlardır – para kaybedilecek.
Bu nedenle dansa devam. Ta ki hayal edilmesi bile ürkütücü felaketler yaşanıncaya dek. 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Ege’de Bir Sahil Kasabası
Ege’de Bir Sahil Kasabası - 2 yıl Önce

Sn.Münir; hayatımda zorlu geçen üç günden sonra, bugun Kaz dağlarının eteklerindeki bir köydeyim. Çevreyi tahrip de eden büyüme, günü kurtaralım derken geleceğe büyük zarar verme ne yazık ki burada da var. Ama ben şu an burada, altında oturduğum dev çınar ağacının arada kafama düşen yapraklarının, köydeki sessizliğin, ılık havanın, sonbaharın tadını çıkarmak istiyorum. İyi ki doğa var ve iyi ki siz varsınız... Teşekkürler...

Ege’de Bir Sahil Kasabası
Ege’de Bir Sahil Kasabası @Ege’de Bir Sahil Kasabası - 2 yıl Önce

@Kayıhan Güzeldi gerçekten. Teşekkürler.

kayıhan
kayıhan @Ege’de Bir Sahil Kasabası - 2 yıl Önce

Ne güzel, bizim için de içinize derin bir nefes alın.

Yavuz
Yavuz - 2 yıl Önce

Dünya çapında doğal felaketler veya bir Dünya savaşı olana veya uzaylılar gelene dek, insan bindiği dalı kesmeye devam edecek görünüyor.

Ali Veli
Ali Veli @Yavuz - 2 yıl Önce

Sayın Yavuz dünya çapındaki felaketler başladı bile. Yazın gördüğümüz kuraklıklar her sene daha da şiddetleniyor, yangınlar artıyor, seller artıyor, fırtınalar artıyor, denizler ormanlar istilacı türler tarafından istila ediliyor, hatta bazı bölgeler artık insanların yaşayabilmesi için çok sıcak omaya başladı bile.

Fakat gelişmiş ülkeler bu zaraları örtbas edebilecek kapasitede oldukları için ve çoğu kuzeyde, yani iklim değişikliğinden daha az etkilenen bölgelerde oldukları için bu konuda birşey yapmaya pek yanaşmıyorlar. 'Varsın fakir ülkeler yok olsun bize ne' diyorlar.

Ruh İkizi
Ruh İkizi - 2 yıl Önce

Yine zevke okuduğum bir yazı.Teşekkürler Metin Bey.
Yazının giriş cümlelerindeki. “... donuna kadar soyulmuş kervana benziyor.” Cümlesi fazla söze gerek bırakmamış. Herkes, bahçeli bir villa, önünde de bir havuz istiyor. Evi deniz görsün istiyor. Bu nasıl olacak diye düşünen yok. Çin’ de bir söz varmış: “Bisikletle yaşayacağıma, lüks bir otomobilde ağlamayı yeğlerim.” Bu nasıl bir anlayış? Buna kaç dünya yeter? İnsanoğlunun bu bitmez tükenmez hırsı nasıl son bulacak? Yazını sonundaki, dünyayı yaşanmaz hale getirirken, para kazananlar; onu kurtarırken para harcamak zorundalar. İşte bu da her şeye noktayı koymuş.. Tedbir alıyoruz diyenler, laf-ı güzaf içindeler.

Ali Veli
Ali Veli - 2 yıl Önce

Kıbrıslılar olarak bizim iklim değişikliğine karşı alabileceğimiz en büyük, en etkin önlem denizdeki doğal gazı çıkarmamaktır. Bunu yapmaya cesaretimiz var mı? 'Doğal gaz yerinde kalsın çıkarmayalım' diyebiliyormuyuz? Yok eğer diyemiyorsak bu hipokritlik oluyor. Artık bu konuda kimse şikayet etmesin çünkü bir yandan çevreyi koruyalım iklim değişikliğini engelleyelim diye bağırmak diğer yandan da milyarlarca metre küplük doğal gazı çıkarıp yakıp sera gazı olarak atmosfere salmak olmaz.

En azından kendikendimizle dürüst olalım, eğer bu gazı çıkaracaksak biz de gelen nesilleri, çocuklarımızı değil de sadece kendimizi düşünen bencillerdeniz. Kıbrıslıların iklim değişikliğiyle olan en büyük sınavı bence budur.

Faruk Ercan
Faruk Ercan - 2 yıl Önce

Teşekkürler MM.

Sarp Ege
Sarp Ege - 2 yıl Önce

Insanoğlunun aşırı hırsı ekolojik dengeyi bozması ile birçok canlı türünün nesli tükendi ve/veya azaldı. Şahsi kanımca Covid-19 belasının en büyük nedenide bozulan doğa dengesi olup; bağışıklık sisteminin zafiyete uğramasıdır. Bu kapitalist sistemde devletlerin çevre ve iklimi korumaya yeterli para ayırmaları nerdeyse imkansız.

Tarık
Tarık @Sarp Ege - 2 yıl Önce

güzel açıklama sayın vatandaş.

Ali Veli
Ali Veli @Sarp Ege - 2 yıl Önce

Sayın Ege, doğanın dengesinin bozulmasının COVID gibi yeni salgınların ortaya çıkmasında etkisi var haklısınız ama bu insanların bağışıklık sisteminin bozulmasından dolayı değildir. İnsanlar doğayı yok ettikçe giderek bu ormanlardaki canlılarla ve dolayısıyla mikroroganizmalarla daha sık yüzyüze gelmeye başlıyor ve daha önce hiç görülmemiş hastlalıkların (mesela COVID ginbi) daha sık ortaya çıkmasına sebep oluyor. Örneğin arktiklerdeki permafrost un erimesi orada yüzlerce belki binlerce yıl saklı kalmış mikropların ortaya çıkmasına sebep olabiliyor.

Kısacası COVID gibi bir virüse karşı kimsenin immun direnci yok çünkü bu yeni bir virüs olduğu için kimsenin immun sistemi bu virüsle daha önce tanişmamiş ve direnç kazanamamıştır. Zaten bu yüzden de bu virüs bir dünya salgınına dönüştü. Fakat bu gibi hastalıkların daha sık görülmesinde doğanın katledilmesinin etkisi olduğu konusunda çok haklısınız, tahminleriniz bu konuda doğru.

Eylül Eylül
Eylül Eylül - 2 yıl Önce

Bu radyoda müzik çalarken radyoyu kapatırsın ama müzik çalmaya devam edere benziyor. Çıkarlar için iklim krizine kapıları kapatıp kapıma gelmediği sürece sorun yok diyen hükümet yöneticileri önsezisiz geleceği felakete hazırlıyorlar. Ben ne yapabilirim düşüncesinde olmalıyız. Farkındalıkla dans edilirse daha az zararla kurtulabiliriz belki, teşekkürler bu konuya sık sık değindiğiniz için...

Demir Kadiroğlu
Demir Kadiroğlu - 2 yıl Önce

Ekonomiden girip doğadan çıkmak, sentez yapıp lafı gediğine koymak, laf tacirlerine pabuç bırakmamak. İşte budur! "İşte cesaret, işte feraset, işte fazilet, işte fedakarlık, işte mertlik, işte adam gibi adamlık!"


banner471

banner474