banner564

Önce ve sonra

Bugün bahçede çalışmak niyetindeyim. 
Yapılacak çok iş var. Aklımda listesini yaptığım bütün işleri yapsam da iş bitmez: ben çalışırken doğa da çalışır çünkü ve o benden bilgili ve güçlüdür. Bahçede, her zaman, ekmediğim şeyler çıkar.
Bahçe, insanın doğadan çalıp kendine uydurmaya çalıştığı bir yer olduğu için oradaki her uğraş yokuş yukarıdır. Tabiat er geç kapıları kırıp içeri girecek bahçeleri gene kendisinin yapacaktır. Hem de hiç terlemeden.
 
Önce kahvaltı hazırlıyorum. 
Çay, siyah zeytin, organik domates ve zeytinyağlı kızarmış ekmek. Hepsini bir tepsiye koyup bahçeye çıkıyorum. 
Bu sene kış adaya uğramadı. Ellerim hiç üşümedi. Pek yağmur da yağmadı. 
Batıdan gelen bulutlar ve rüzgarlar Ege sahillerinde kendilerini tüketip buralarını güneşle baş başa bırakıyorlar.
Çay olurken, mutfağı tertipliyorum. Bu günlerde çayımı Hint usulü yapıyorum. Siyah çay fincanda beş dakika demlenirken içine biraz süt ve bal katıyorum. Bu alışkanlığı yeni edindim. Neden, Allah bilir.
Kahvaltıdan sonra kuşların boşalmış olan yemliklerini kenevir tohumu ve yerfıstığı ile dolduruyorum.
Sonra hırkamı çıkarıyorum.
Sonra fulleri buduyorum ve saksıda olanların otlarını temizliyorum.
Sonra fularımı çıkarıyorum.
Sonra mis çiçeklerini, zambakları, nergisleri ve lale, şebboy ve beyaz ve sarı şakayık lalesi tohumlarını ektiğim yerleri suluyorum.
Sonra sokağa açılan kapının solundaki toprağa, oradaki seyrek siklamen ve sümbüllerin arasına lale tohumu serpiyorum. 
Sonra orasını suluyorum.
Sonra, elime hortumu almışken limona ve limonun çevresindeki bitkilere ve saksılara su veriyorum.
Sonra ot söküyorum.
 
Sonra evden telefonumu alıp birkaç bahçe manzarası çekip çocuklara ve arkadaşlarıma yolluyorum.
Sonra portakal ağacına yürüyüp iki portakal kesiyorum. Oturup onları soyuyorum ve yiyorum. Güneş beni görmekten bıkmış olacak ki yağmur fukarası bulutların arkasına kaçıyor. 
Sonra hırkamı ve fularımı bulup üzerime geçiriyorum.
Sonra değneğimi elime alıp yeşil bahçeyi dolaşıyorum ve içimi her zaman olduğu gibi şükran duygusuyla dolduruyorum.
Sonra öğleden sonra oluyor.
Sonra acıkıyorum ve pilavı ısıtıp yoğurtla yiyorum.
Sonra çay yapıyorum.
 
Sonra bu satırları yazıyorum. 
Geçen yıl, ölçümler başladığından bu yana tespit edilen en sıcak yıl değildi ama sıcaklık rekoru kıran 2016’nın ikiziydi, onun kadar sıcaktı. Hem de pandemi nedeniyle hayatın yavaşlamış, birçok ekonomik faaliyetin durmuş veya yavaşlamış olmasına rağmen. 
Sıcaklık en çok Kuzey Kutbu’nda ve Sibirya’da yükseldi. Bu eğilim devam ederse eriyen buz tabakalarının serbest bıraktığı sera gazları ısıyı, yokuş aşağı giden bir aracın freninin patlaması gibi daha da hızla yükseltecek. 
Nereye kadar? Dünya bir fırına dönünceye kadar mı?   
 
Gelirse, dünyanın sonu beni bahçede çalışırken bulsun.  

YORUM EKLE
YORUMLAR
Nimet Kuyucu
Nimet Kuyucu - 3 yıl Önce

Acaba,, o fotoğrafları bizimle de paylaşabilir misiniz.? Ozanköyde minik bir bahçemiz var ama,, pandemi nedeniyle gidemiyoruz. Hem de Ozanköy ün, Bellapais ın, Beşparmak'ların o muhteşem doğasını,, okurlar da görür. Arzu ederseniz. ????????

Ömür Yurdakul
Ömür Yurdakul @Nimet Kuyucu - 3 yıl Önce

Hayalimde bahçeniz ve eviniz oluştu, paylaşım yapmazsanız daha iyi olur.

Ruh İkizi
Ruh İkizi - 3 yıl Önce

Öncelikle Üstat size sağlık dilerim. Montaigne ‘de (Denemeler) şöyle bir cümle var: (Mealen yazıyorum)
“Şu köylülerin hayatına bayılıyorum.Bir ömür çalışıyorlar, sonra da tarlanın bir köşesinde
kıvrılıp ölüyorlar.Ne güzel ölüm!” Toprak bir aşktır! Aşık Veysel’den daha güzel toprağı anlatan var mı? Herkese sağlık dileklerimle.

sezgin sevinç
sezgin sevinç - 3 yıl Önce

Yine bitkinin yeşili,doğanın güzelliği ile bezenmiş, insanı okurken içinde adımlar attığına inandıracak bir tabloyu resmetmişsiniz .
Bilgisayar ekranından sarece radyasyon değil dinginlik de saçılıyor yazınız açıkken..

Gurel ASIK
Gurel ASIK - 3 yıl Önce

`Kiyamet kopuyor olsa bile elindeki fidani dik` hz muhammed

Rehend
Rehend - 3 yıl Önce

Evet, "bahçede çalışmak..." bir tür benzersiz bir ruhsal egzersiz; sade ve sessiz...
Spas bo kekê Metîn.

Uğur Hüseyin SEZGİN
Uğur Hüseyin SEZGİN - 3 yıl Önce

Biz Hz.Muhammedin söylediğinin tam tersini yapıyoruz. Olanlarıda yok ediyoruz. Çok yazık.

Remzi Baltacı
Remzi Baltacı - 3 yıl Önce

"sera gazları ısıyı, yokuş aşağı giden bir aracın freninin patlaması gibi daha da hızla yükseltecek". Değişimin hızının artıyor olduğu gerçeği çok önemli. Hatta bazı çalışmalar istesek de bu değişimi durduramayacağımızı söylüyor.


Covid-19 gibi hayatımızı bir anda etkileyecek salgınların, doğa felaketlerinin, buna bağlı olarak ekonomik ve siyasi çalkantıların insanoğlunu beklediği çok açık.

Bir Vatandas
Bir Vatandas @Remzi Baltacı - 3 yıl Önce

Evet ve Hayir. Degisim positif donusum (positive feedback) mekanizmalari yuzunden gitikce hizlaniyor. Mesela ISI artiyor, kutuplardaki (beyaz renkli) buzullar eriyor, buzullar eridikce gunes isinlarini daha az uzaya yanisitiyoralr ve daha az yansima ISININ dunyada kalmasina ve daha da artmasina sebep oluyor, boylece ISI daha da arttikca buzullar daha da cok eriyor vesayre vesayre ,,, bu sekilde gittikce hizlandiran etkenler var.

Yokus asagi giden bir tren benzetmesi cok dogru, yani su andaki atmosferdeki GHG gazlarinin miktari zaten bizi 1,5 derecenin uzerinde bir artisa kilitlemis durumda, bundan artik kurtulamayiz. Yani ne yaparsak yapalim, butun emisyonlari HEMEN durdursak bile, nasil ki freni patlamis tren aninda duramazsa bir sure daha gidecekse, ayni sekilde bir sure daha isi artacak.

Ama bu hersey icin gec kaldik artik felaket durdurulamaz anlaminda da algilanmamali. Eger butun dunya bir olup cok ciddi onlemler alabilrisek mesela Carbon Capture denilen yontemlerle atmosferdeki CO2 yi baglamaya calisirsak hala daha gec degil, hala daha bu is tamamen cok buyuk bir felakete donusmeden az zararla onleyebiliriz.

Sorun: Bunu kimsenin yapmaya kalkismamasi ve bugunku dunya ortaminda bunun pek mumkun olmayacagidir.Yani nasilsa bunu yapamayacagiz o yuzden is isten gecmis olacak anlaminda dogru soyluyorsunuz, size katiliyorum. AMA bunu yapabilsek, butun dunya birlik olup bununla ciddi olarak savasmaya baslasak henuz cok gec kalmis degiliz. Fakat pencere gittikce daraliyor ve ne kadar gec kalirsak basari sansimiz da o kadar azaliyor.

Ornegin: Dogu Akdenizde buyuk bir hidrokarbon kaynagi bulundu biliyorsunuz ve hepimiz "Acaba bunu kim cikaracak , kim cok para kazanacak?" diye dusunuyoruz. Kimsenin AKLINDAN BILE GECMIYOR "Acaba bu kadar hidrokarbonu cikarirsak atmosfere ne kadar sera gazi katacagiz ne kadar iklim degisikligini aritracagiz?" diye. Bu kimsenin ajandasinda bile yok. Birakin onlem almayi "AKLIMIZIN UCUNDAN BILE GECMIYOR" yani , o durumdayiz.

Kisacasi: Cok acil olarak , HERKESIN , butun ulkelerin cok buyuk , cok ciddi onlemleri almasi gerek yoksa tam bir felakete dogru gitmekteyiz.

Covid gibi slaginlardan once iklim degisikligi tarimi etkilemeye baslayacak, hatta basladi bile. Dunyada bir yandan aclik kurakliklar artarken diger yandan insanlar bu kurak yerlerden kacmaya baslayacak ve buyuk gocler baslayacak. Giderek azalan Dogal kaynak ve tatli su yetersizligi gibi sorunlar ulkeler arsinda gerginlikler ve savaslari artiracak. Dunyanin bazi bolgeleri yavas yavas artik yasanamaz hale gelecek. Dogal felaketler (yanginlar, asiri sicak mevsimler, kurakliklar, firtinalar) gittikce artacak. Bunlar ve bu gibi sorunlar belki OLASI bir salgindan daha ciddi hasarlara yol acacak.

Şakir Katman
Şakir Katman - 3 yıl Önce

Pilavda yoğurt ile yenir yani.Muhteşem bir ikili, değil mi ?


banner608

banner473