Metin Münir’in büyük ilgi gören yazısını, okurların isteği üzerine tekrarlıyoruz
Ben Ankara’da Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okurken birçok hukuk dersimiz vardı. O kadar ki, mezun olduktan sonra dışarıdan birkaç sınav vererek avukat olmak mümkündü. 
Hukuk dersleri arasında en çok sevdiğim Feyyaz Gölcüklü’nün (1926-2011) okuttuğu ceza hukuku idi. 
Ceza hukukunun bazı temel prensipleri hâlâ aklımdadır. 
Bunlardan belki de en önemlisi Nullum crimen nulla poena sine lege’dir. Türkçesi: Kanunsuz suç ve ceza olmaz. Roma zamanından bu yana yürürlükte olan bu kural şuna âmirdir: Kimse kanunun suç saymadığı bir eylemden dolayı cezalandırılamaz. 
Her yerde değil, tabii. Kuvvetler ayrılığının hüküm sürdüğü, yani yürütme, yasama ve yargının birbirinden bağımsız olduğu, yargıçların özgür ve muhtar olduğu ülkelerde. Ki Türkiye bunlardan biri değildir.
O günlerden aklımda kalan bir başka eski hukuk prensibi şudur: Kişi teşebbüs etmekle suçlandığı girişimi gerçekleştirecek araca sahip değilse ise cezalandırılamaz. Örnek (ki profesör de aynı örneği vermişti): Eğer elimdeki pamuk poşetini kafanıza indirirsem cinayete teşebbüs etmiş sayılmam, çünkü bir avuç pamukla sizi öldürmem mümkün değildir. 
Aynı şekilde, cumhurbaşkanlığına girerken cebimde bir cımbız bulunursa cumhurbaşkanına suikast teşebbüsle suçlanamaz, çünkü cımbız silah değildir ve onu kullanarak cinayet işlenemez. 
Suç işlemeyi düşünmek veya suçu bir arkadaşla falan tartışmak da suça teşebbüs veya suç sayılmaz.
Bunlar bizi dolambaçlı yollardan geçen gün İstanbul’da “hükûmeti ortadan kaldırmaya teşebbüs“ suçundan müebbet hapse mahkûm edilen olan bahtsız Osman Kavala’ya getiriyor. 
Bir hükûmeti ortadan kaldırmak için zor kullanmak gerekir. Kavala’nın askeri, tankı, tüfeği yok. Bir terör örgütü kurmamış. Arkasında büyük bir halk desteği yok. Hiçbir zaman “hükûmeti ortadan kaldırmaya teşebbüs edeceğim” gibi bir beyanı da yok.
Kavala 1 Kasım 2017’den beri hapiste yatıyor. O içeri kapatılmadan bir yıl kadar önce, hatırlayacaksınız, orduda bir bölüm subay ayaklanarak hükûmeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etti. Başaramadı. 
Onların silah gücüyle başaramadığına silahsız, askersiz ve halk desteksiz Kavala nasıl teşebbüs nasıl etmiş olabilir?
Olamaz… Böyle bir teşebbüs yoktu.
Hükûmet başkalarına ders olsun diye Kavala’yı hapiste tutmak istiyor. Suçlu olduğu için değil. 
Mahkemenin bu kararı er veya geç üst mahkeme tarafından bozulacak. Üst mahkeme bozmazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bozacak.
Gelelim bize…
Bütün dandikliğine rağmen KKTC dünyadaki bütün Müslüman ülkeler arasında hukuk devletine, bağımsız yargıya sahip olan tek devlettir. Söz hürriyeti birçok Batı ülkesinin bile önündedir. 
Kavala olayı bize, bağımsız yargının yerini keyfilik aldığında kimsenin güvende olmayacağını, hapishanelerin suçsuz suçlularla dolacağını hatırlatsın.
KKTC için dandik sıfatını kullandım ama asıl dandik, hemen hemen hepsi UBP’de olan kokuşmuş, haris, yeteneksiz siyasilerdir. 
Unutmayın: AKP’nin adadaki acentesi UBP iktidarda bulunduğu müddetçe, en değerli varlığımız olan hukuk devleti tehlikededir.