banner564

PKK’nın son görevi

Son yıllarda, terörle ilgili algılar değişti.
Birkaç gerçek iyice ortaya çıktı. Belki de en önemlisi şudur:
Terör tedirgin eder, ama amacına ulaşamaz.
Terörü araç olarak kullanarak başarıya ulaşmış bir örgüt yoktur. Ve olmayacaktır. Dolayısıyla terör, onu kullanan açısından, bir tür kanlı, dehşetli, yerinde saymaktır.
Terör örgütü ne kadar köklü, etkili, gaddar ve uzun nefesli olursa olsun; devlet ondan daha fazla köklü, etkili, gaddar ve uzun nefeslidir.
Terör, ona hayat veren dava ne kadar haklı olursa olsun, halk çoğunlukları tarafından sempati ile karşılanmaz.
Devlet, terör örgütünü ortadan kaldıramaz belki, ama terör örgütü de devleti yerinden oynatamaz.
Kolombiya’da, İrlanda’da ve İspanya’da uzun yıllar mücadele veren terör örgütlerinin son yıllarda art arda silahlarını bırakmaları, sanırım bu gerçeklerin anlaşılmasının sonucudur.
Onlar sahneyi terk ederken yerlerini El Kaide, Işid ve Boko Haram gibi Müslüman terör örgütlerinin ortaya çıkması, bir araç olarak terörün etkinliğini yükseltmedi.
 
Bu örgütler de arkalarında kan ve gözyaşından izler bırakıp, amaçlarına ulaşmadan, liderlerini gömüp yok olup gidecekler.
Düşman ilan ettikleri Batı’nın sakalından birkaç kıl kopartmak dışında bir kazançları olmayacak.
En çok zararı da Müslümanlara vermiş olacaklar.
Ankara’da, fakültede okuduğum 1960’larda, iki kelimenin kullanılması tehlikeliydi: Komünist. Kürt.
PKK Kürt kelimesini yasallaştırdı, Kürt gerçeğini kabul ettirdi ve Kürtlerin davasını dünyaya duyurdu.
Ama artık Kürt davasına yararı kalmadı.
Terör, dünyada en çok nefret edilen şeylerin başında geliyor.
Sempati kazandırmıyor, hınç ve hiddet uyandırıyor.
PKK terörle bir yere varamaz.
Güney Doğu’da Kurşun Çağı kapanmalı, Çiçek Çağı açılmalıdır.
Bir halkın istediklerini elde etmesi için şiddetten başka yollar var ve bu yollar belki daha uzun, ama menzile eriştirmek için kan dökülmesinden daha uygundur.
PKK sahneden çekilmeli, yerini Selahattin Demirtaş gibi barışı silah olarak ele alanlara bırakmalıdır. 
Demirtaş bir Kürt Gandi’si, Mandela’sı olacak kapasitede bir adamdır. Adı temiz. Sesi yumuşak. Söyledikleri makul.
Ama...
Belki böyle şeyler için dünyanın doğru yerinde değiliz.
Orta Doğu’da savaşlar bir taraf yenince değil, her iki taraf da bitkin bir vaziyette yere yıkılınca sona erer.
 
Uzlaşma kültürünün olmadığı, hiddet ve şiddetin imparator olduğu, nefret sıra dağlarıyla dolu bu bölgede ümitli olmak için çok mu geç yoksa çok mu erken, bilmiyorum.
YORUM EKLE

banner471

banner474