banner564

Rubicon’u geçmek

Bu günlerde İngiliz yazar Tom Holland’ın Roma İmparatorluğu’nun Augustus’a kadar olan tarihini anlatan “Rubicon” adlı kitabını okuyorum ve eski çağlarla ilgili birçok kitaptan öğrendiğim bir gerçeği yeniden öğreniyorum.
 
 
Bu gerçek, özde hiçbir şeyin değişmediğidir.
 
Binlerce yıl önce tarih yazanlar ve o yazılanlarda büyük veya küçük oyuncu olanlar bugününkilerden farklı değildi.
 
Musevilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık gibi tek tanrılı dinler hiçbir şeyi değiştirmedi.
 
Çok tanrılı Roma’nın savaşma, başkalarına ait zenginliklere el koyma ve kan dökme iştahı İsa’nın tanrısının peşinden giden ABD’ninkinden farklı değildi.
 
Birinin iki tarafı da kesen kısa kılıç, diğerinin sofistike silahlar kullanması bir ayrıntıdır.
 
Milat öncesi Roma’da devletin vatandaşlar hakkında bilgi toplayıp onların hayatlarını denetim altına alma politikası bugünkü bilgisayar devletlerininkinden farksızdı. 
 
Eski Roma’da her beş yılda bir sayım yapılırdı.
 
Sayımda, her Romalı aile reisi şehrin batısında bulunan Villa Publica adlı devlet binasına gidip kayıt yaptırmak ve kâtiplerin sorularını cevaplandırmak zorundaydı.
 
Bildirilmesi gereken ayrıntılı şeyler vardı: eşin adı, kaç çocuk sahibi olunduğu, eşin mücevherleri ve elbiseleri, sahip olunan kölelerin sayısı ve nakit para dâhil mal mülk.
 
Romalılar, kişisel zevkler ve arzuların da içinde olduğu, vatandaşlarla ilgili her şeyi bilmenin devletin hakkı olduğuna inanıyorlardı.
 
Her sayımda, her hane reisine çocuk yapmak amacıyla mı evlendiği sorulurdu. Şehrin müstakbel insan gücüne katkıda bulunmak her Romalının vatanseverlik görevi sayılırdı.
 
Milat Öncesi Roma’da geçerli olan bu anlayış Erdoğan’ın kadınlara verdiği “en az üç çocuk yapın” komutunun çok eskilere giden bir politikasının 21. Yüzyıl’daki bir tezahüründen başka bir şey değildir.
 
Rubicon, Kuzey İtalya’da, İtalya ile Cisalpine Galya (Asterix’in memleketi olan Eski Fransa) arasındaki hududu meydana getiren bir akarsu idi.
 
Milattan Önce 49 yılında Sezar (MÖ 100-MÖ 44), başında bulunduğu ordu ile Rubicon’u geçerek Roma’nın üzerine yürüdü. Hiçbir generalin ordusunu tayin edildiği bölgenin hudutları dışına çıkarmaması, Eski Roma’nın en önemli yasalarından biri idi.
 
Galya’yı arkasında bırakıp İtalyan topraklarına ayak basarak Sezar, isyan bayrağını açmış oldu. Kanlı bir iç savaş başlattı ve  460 yıllık özgür cumhuriyetin sonunu getirdi.
 
O gün bu gündür “Rubicon’u geçmek” sırt çevirerek, kader değiştirici, vazgeçilemez, geri dönülemez bir karar almak anlamına geliyor.
 
Bu güne baktığımızda Rubicon’u geçen birçok devlet adamı görmek mümkündür. Bunların en yakınımızda olanı Erdoğan’dır. Erdoğan anayasayı değiştirip tek adam rejimi kurarak Türkiye’nin 1923’ten bu yana düzeni olan parlamenter cumhuriyeti alaşağı etmiş oldu.
 
Trump’ın gönlünde de buna benzer bir aslan yatıyor ama Amerikan Başkanı o aslanı kükretecek güce sahip değildir.
 
Tarih, ondan ders alınsa da alınmasa da tekerrür edecektir, çünkü gerçekte tekerrür eden tarih değil insanlardır.
 
Tom HOLLAND/ Rubicon / Türkçesi yok.

YORUM EKLE

banner471

banner473