banner564

Ruhun gerçek gıdası müzik değildir

Son zamanlarda gittikçe daha sık bahçeler ve bahçelerin ruh sağlığı üzerindeki olumlu etkilerine dair İngilizce kitaplara rastlıyorum.
İnsanın yapısında dışarıda olmayı seven bir şey var. 
Güzel bir bahçede, hoş kokular içinde olmaktan haz duymayan insan yoktur. 
Bahçede terlemek havasız bir spor salonunda metallerle boğuşmaktan çok daha sağlıklıdır. İnsanın beden sağlığına katkıda bulunduğu gibi zihnini de yatıştırır, onu şehirlerde yaygın olan ruh hastalıklarından korur.
Bitkilerle ilaçların iç içeliği çok eski çağlara aittir, bahçeler ise her zaman bir tefekkür ve yenilenme yeri oldu.
 
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ve özellikle bu yüzyılda doğa ile iç içe yaşayan insan sayısı azalırken ruh hastalıklarına yakalananlarda büyük artış oldu. 
Bizim diyarlarda istatistiklerin ne olduğunu bilmiyorum ama İngiltere’de resmi verilere göre 2019’da her dört kişiden biri ruhsal bir sorun yaşadı. Dünya çapında bu sayı 800 milyona yakındır.
Ruh hastalıkları çoğunlukla şehirlerde yaşayanların yakasına yapışır.
Şehirlilerin depresyona girme olasılığı kırsalda oturanlara nazaran yüzde 40 fazladır. Anksiyete hissetme ihtimali yüzde 20, şizofren olma olasılığı iki mislidir. Yalnızlık, izolasyon ve stres konusunda da benzer durumlar vardır. 
 
Yaşamakta olduğumuz pandemi koşulları bu olumsuzlukları büyütmüş, yeşil yerlerin iyileştirici önemini daha çok ortaya çıkarmıştır.
Bahçelerin ve parkların toplumun iyileşmesinde, kendine gelmesindeki rolü artık daha iyi anlaşılıyor. 
Kokulu çiçeklerde ruhu yükselten kimyasallar vardır. 
Hiçbir meyve dalından koparılıp yenilen kadar lezzetli olamaz, özellikle o ağacın fidanını siz dikmişseniz ve meyve verecek olgunluğa getirinceye kadar bakmışsanız.
Ot yolmak veya toprak kazmak, ağaç dikmek veya fide ekmek insanı daha yavaş ve huzurlu yapar. 
 
Tohumdan ağaç yetiştirmek doğanın muazzam gücünü gözlerinizle görmektir.
Aynı tohum kesesinden alınıp ekilen tohumların ağaç olduğunda birbirinden ne kadar farklılaştığını görmek, şehirlerin tersine doğada hiçbir şeyin birbirine benzemediğini, tekdüze olmadığını anlatır. 
Biraz önce bir saksıda dünden beri sulamadığım için güneşte yaprakları yumuşamış ve sarkmış bir sarmaşık gördüm. Hemen su verdim ona ve kısa süre içinde nasıl canlandığını fark ettim. Su yumuşayan yaprakları birkaç dakika içinde dikleştirdi. Doğaya kavuşan insanın tepkisi bundan farklı değildir.
Sarmaşığın tohumunu geçen yaz Midilli’de bir kasabada bir pencere önü çiçeklikten, çiçeğin ne olduğunu bilmeden cebime atmıştım. 
Saksıya ektim ve bir sarmaşık olduğunu ve şaşırtıcı bir hızla büyüdüğünü gördüm. Ona dayanak olsun diye toprağına soktuğum kamışın çarçabuk boyuna geldi ve yakınındaki narın üstüne yürüdü. Uzadıkça uzadı. Minik beyaz çiçekler verdi ve arkasından balon gibi tohum keseleri. 
Araştırınca vatanı tropikler olan balon asması  olduğunu öğrendim (cardiospermum halicacabum).
Müzik ruhun gıdasıdır denir ama ruhun gerçek gıdası yeşildir – ağaç, çiçek, çayır çimen, topraktan çıkan her şey...

YORUM EKLE
YORUMLAR
Ayşe
Ayşe - 4 yıl Önce

"insanları en sık ve en korkunç bir şekilde kurban eder toplumlar tarımla geçinen toplumlardı . çobanlar, avcılar, zanaatkârlar hiçbir zaman toprağı işleyen insanlar kadar acımasız değildiler."
Pavese'den devam

Ayşe
Ayşe @Ayşe - 4 yıl Önce

Sadece tarım toplumu değil, daha öncesinde de artık biliniyor ki Homo sapien sapiens'in yayıldığı yeryüzünün her tarafında hem diğer insan benzeri türler (mesela Neandertaller) hem de doğada ki diğer pek çok tür yok olmaya başlamış -yok Sanayileşme yok 2.dünya savaşı vs sonraki detaylar

Gurel ASIK
Gurel ASIK @Ayşe - 4 yıl Önce

Acımasızlık haddi asmak ve azgınlasmak ile ilgili bir sey, ama ticaretin gelismesinin herkesin menfaatini birbirini yasatmaya donusturdugunu kısmen soyleyebiliriz. ama yine haddi asmamak sartı ile.

Gurel ASIK
Gurel ASIK @Ayşe - 4 yıl Önce

Insanlık çıkar savaşları yüzünden birbirini katletti Insanlıgın olumu bu yuzdendir. Belki insanlıgın ucte biri gitti bu yolda. Asıl sorun burada sanayi devrinde daha cok oldu bu is ikinci dunya savası mesela . Sanayilesme daha kotu sonuclar dogurdur. Tarih daha cok karanlıktır menfaatci sosyal muhendislik amaclı zalim propoganda bize gercekleri pek açıklamaz. Insan ınsan olmayı basaramadıgı surece bu hep boyle oldu.

Ahmet Çelik
Ahmet Çelik - 4 yıl Önce

Metin Bey'in doğa ile ilgili yazıları, güne yüksek bir motivasyonla başlamamızı sağlıyor, sağolsun.

Gurel ASIK
Gurel ASIK - 4 yıl Önce

Super bir yazı, Yazıyı okuyunca aklıma Kuran da gecen cennet betimlemeleri geldi, cenneti anlatırken surekli altından ( yanından anlamında ) ırmaklar akan bahceler icindeki evler den bahsediyor ( ırmakdan da bahsetmesi su olmadan yesillik olmayacagı icin.

Cafer Alıcı
Cafer Alıcı - 4 yıl Önce

Yine dinlendim okurken yazıyı. Teşekkürler.

Meriç
Meriç - 4 yıl Önce

Üstadın bilhassa Ozanköy menşeili doga yazılarını okuyunca rahatlıyorum. Siyasetten, Covid-19 dan bıktık.

ece aksoy
ece aksoy - 4 yıl Önce

yeşil ve çiçek gözümüzü gönlümüzü şenlendiriyor. tohumdaki giz toprağa bıraktığın ilk andan itibaren hele başını çıkardıktan sonra heyecan sevinç sanki sen yarattın

Çağatay
Çağatay - 4 yıl Önce

Zen tapınaklarına gittiğinizde tapınağın ne olduğunu görürsünüz..Hoş ben gidip de görebileni daha göremedim ama belki siz görebilirsiniz..
Tapınak en basit tabiriyle Allah’ın evidir..Orası Allah’ın yarattığı yerdir ve insan O’na yakın olabilmek için o tapınaklara gider ve orada kendisine bir yaşam kurar..Tüm dünya bu tapınaklarla doludur ama görebilen göz yok denecek kadar azdır..İnsanlar tapınaklardaki mimari eserleri, sanatsal yapıları filan tapınak zannediyor..Halbuki tapınak o ormanın, ağaçların, ağaçlardaki kuşların, derelerin, derelerdeki balıkların, bastığın toprağın, soluduğun havanın yani yaşamın ve ölümün en yakın ve her daim hissedilebildiği yer demektir..Evet doğa ruhun gıdasıdır..ne kadar cahil varsa tapınağı içinde yaşanılan ev zannetmiştir üstadları neyin tapınak olup olmadığını bile söylemez kendilerine, kendileri keşfetsin diye..Doğada yaşayan insan er geç ama muhakkak bulur ruhun gıdasını da, tapınağın ne olduğunu da, Allah denilen manayı da..Gerisi o din senin bu psikolog benim dolaşır durur..

mustafa yüksel
mustafa yüksel - 4 yıl Önce

İnsan hepçil olduğundan hem müzik hem de otlar (yeşillik) ruhun gıdasıdır.(her iddiasına varım)


banner608

banner473