banner564

Rüstem Kitabevi

Salgın nedeniyle uğradığım en büyük kayıplardan biri, Rum tarafındaki posta kutuma erişimi kaybetmek oldu.
Londra’daki Amazon’dan kitap ve DVD getirtemez oldum. Salgından önce ve hemen sonra ısmarladıklarımı da posta memuru geri yolladı. 
Oysa Rum bir arkadaşım kutunun 2021 kirasını ricam üzerine ödemişti. Paketlerimin postanede bekletilmeleri gerekirdi. Ama Rum bir Türk’e, canını yakabilecekken, neden kolaylık göstersin? 
 
Kitaplarımı alamadım, çünkü iki bölge arasındaki geçiş kapıları aylardır kapalı ve açılacağa benzemiyor.
Gençliğimde adadaki İngilizce kitap satan en büyük kitapçı Rüstem Kitabevi idi. 
Surlar içinde, Evkaf’ın önünde, Osmanlı tarzı yüksek tavanlara sahip bir binadaydı rahmetli Kemal Rüstem’in dükkânı. 
Üstteki kitaplara ulaşmak için uzun bir merdivene tırmanmak gerekirdi. Bazen en yukarılarda yıllardan beri açılmayı bekleyen tozlu kitap paketleri bulurdum, ailemi görmek için adaya geldiğimde uğradığım bu dükkânda. 
Rüstem Bey her zaman benimle biraz sohbet ederdi.  
Ondan, çok sevdiğim yazarların basıldıkları yerlerde artık tükenmiş olan birinci baskıları ve Kıbrıs’a dair eski yapıtlar olmak üzere çok kitap satın aldım. 
Rüstem Bey artık soyu tükenmiş olan bir Kıbrıs Türk beyefendisi idi.  Onu her zaman takım elbiseli, beyaz gömlekli ve kravatlı hatırlıyorum. 
Haftada bir yakın arkadaşlarıyla az uğranan bir surlar içi meyhanesinde buluşur, sohbet ederlerdi. Bir gece beni de davet etti. (Muhakkak, o zamanlar âdetim olmak üzere, çekilmez derecede çokbilmişlik etmişimdir.)  
 
Burada, bizim zuk dediğimiz rakı alışkanlığı yoktur. Yemekle viski içiliyordu. Rüstem Bey’in birkaç kadehten sonra al al olan yanaklarını ve kahkahalarını çok iyi hatırlıyorum.
Yıl 1963 olup da Türkler barikatlarla çevrili gettolarda yaşamaya başlayınca Rüstem Bey’in işleri bozuldu. Esas müşterisi olan yabancılar – ki buna Rumlar da dahildi – 1937’den beri faal olan dükkânına ulaşamaz oldu. Okuma alışkanlığı olmayan Türklerin kitapçıyı ayakta tutması mümkün değildi. 
“Bizde kitap okuyan mı var?” derdi bana. 
Kitap yanında Milli Piyango bileti de satmaya başlamıştı, ama ana bayiliğini yönetim zorla elinden aldı. Rum tarafında, Ledra Palas Oteli’nin biraz ilerisinde açmış olduğu şubeyi de Rumlar yaktılar.
Bir ara Evkaf’ın önündeki o güzel binadaki dükkânı kapatmış bile olabilir. Sonra hasta olduğunu duydum ve daha sonra da öldüğünü. 
Rüstem Kitabevi hâlâ var ve içinde hâlâ birkaç kitap bulunabilir ama artık bir kafe lokanta olarak yaşamını sürdürüyor. 
Dünyanın büyük medeniyet başkentlerinden uzak birçok yerde kendine has, klasik kitabevi tarifinden uzak, sahibinin kişiliğinin şekil verdiği, benim gibi kitap âşıklarının içinde otlamaya bayıldığı kitabevleri vardır. Rüstem Bey’inki bunların en ünlü ve en güzellerinden biri idi.  
Yazıya başlarken niyetim kitapsızlığıma ağıt yazmak idi. Ama çoğu zaman yazı kendini yazar. Rüstem Bey’in anısı beni çağırdı ve bu yazı ona bir dua oldu.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Birgül Güvenir Beyatlı
Birgül Güvenir Beyatlı - 3 yıl Önce

Kaleminize sağlık çok güzel bir annma oldu.

Ahmet Bakkaloğlu
Ahmet Bakkaloğlu - 3 yıl Önce

Keyifle okudum. Keşke her gün yazsanız.

Faruk Ercan
Faruk Ercan - 3 yıl Önce

Rüstem beyin ruhu şad olsun. Teşekkürler MM.

m.şakir
m.şakir - 3 yıl Önce

Yemekle viski, enteresan ! Viski o zamanlar çok ucuzmuş herhalde.

Ruh İkizi
Ruh İkizi - 3 yıl Önce

Neden hayatlar hep hüzünlü geçer ki?
Hep böyle oluyor...

nevzat münür açıkgöz
nevzat münür açıkgöz - 3 yıl Önce

iyiki varsınız

Gurel ASIK
Gurel ASIK - 3 yıl Önce

Allah rahmet eylesin. Tum varlık zaman nehrinde gidecegi yere dogru akıyor.

habib
habib - 3 yıl Önce

kötüler,kötülük iyi işleri hep sabote eder, herkesin buna benzer tonla öyküsü vardır


banner608

banner473