Bunu anlatmak dünyanın yuvarlak olduğunu söylemeye benzer ama gene de oradan başlamakta yarar var:
Demokrasinin en önemli özelliği kuvvetler ayrılığıdır. Bu kuvvetler yargı, yasama ve yürütmedir.
Amerika gibi bu ayrılığın belki de en güçlü şekilde var olduğu devletlerde, meclis ve senato istediği yasaları yapar istemediklerini çevirir. Yargıçlar kararlarında hürdürler, hükûmetten veya başka bir organdan emir almazlar. Yürütme bu diğer iki gücün alanlarına girmeden yönetmek zorundadır. Sınırı aşarsa diğer ikisi onu yola getirir.
Pratikte devlet onu meydana getiren aktörlerin işbirliği ile yürüdüğü için bu ayrım anlattığım kadar keskin değildir. Ama fark yaratacak kadar katidir.
Be nedenledir ki tek adam rejimlerinin ilk yok ettikleri arasında yargı bağımsızlığı vardır. Zira kestiği parmak acımaz denen, ama bal gibi acıyan şeriatın ilk parmağını kesmeye yöneleceği, tek adamlar ve onların çevresindeki kodamanlardır. Çünkü onların hedefi ilanihaye iktidarda kalmak, Hazine’den zengin olmak, rakiplerini bertaraf etmek için hapsetmek olacaktır.
Geçen hafta, New York’ta bir mahkeme Amerika’da bir dönem önce başkan olan Donald Trump’ın gayrimenkul ortaklığını, vergi dolandırıcılığı dahil 17 adet mali sahtekârlık suçundan mahkûm etti.
Savcılar Trump’ın şirketlerinde “sahtekârlık ve kandırmaca” kültürünün hâkim olduğunu iddia ettiler.
Jürinin suçlu bulduğu şirketlere kesilen ceza 1.62 milyon dolar tazminattır. Bu Trump ailesi için ciddi bir para sayılmaz. Ama mahkemenin Trump’a attığı bu tokat muhtemelen onun 2024’te yeniden başkanlığa seçilme planını olumsuz etkileyecektir.
New York Times, konunun burada kapanmayabileceğini, mahkeme kararının savcıların Trump’ın diğer ticari faaliyetlerine yönelik ceza amaçlı tahkikat yapmasına yol açabileceğini yazdı.
Buna benzer bir şeyin mesela Rusya’da, Çin’de, Suudi Arabistan’da, İran’da ve dünyayı dolduran diğer despotik ülkelerde olabileceğini düşünebiliyor musunuz?
Kıbrıs’ta yargı bağımsızdır.
Tekrar tekrar yazdığım gibi Kıbrıslı Türkler sayıları neredeyse iki milyarı bulan Müslümanlar arasında bağımsız yargıya sahip tek toplumdur. Geri kalanında yargı, Türkiye’de olduğu gibi, yürütmenin bir koludur.
Türkiye’nin KKTC için öngördüğü düzen içerisinde bağımsız yargı yoktur.
Erdoğan KKTC için Türkiye benzeri başkanlık sistemi öngörmektedir.
Lefkoşa’daki bir garnizonun arazisinde inşaatı devam eden Başkanlık sarayı hâlen Cumhurbaşkanı olan Ersin Tatar için değildir. Türkiye’deki gibi yetkilerle donatılacak olan, o her kim olacak ise, bir Başkan içindir.
KKTC İçişleri Bakanlığı harıl harıl burada yaşamak isteyen Türkiyelilere vatandaşlık vermektedir. Onlar çoğunluğa ulaştıklarında, ki bazılarına göre bu olmuştur bazılarına göre olmaya yakındır, Anayasa değiştirilecek ve TC’dekine benzer bir rejim kurulacaktır.
Bu Kıbrıslı Türklerin seçimi midir?
Hayır.
Ama ne onları ipleyen var ne de onlarda kendilerini bekleyen tek adam rejimini savuşturacak irade.
Kıbrıs Türkü, Türkiye'den gelen Türklerle kavga edeceğine neden "çok sevgili" Güneylilerle birleşmiyor?
O zaman Türkiye neden kktc yi ilhak etmiyor? Kardeş değil miyiz? Ayrıca Suriyeliler de bizim kardeşimiz, canımız değil mi? İlhakın ardından en az 1 milyon Suriyeli kardeşimizin kktc ye yerleştirilmesiyle ilgili adımların süratle atılması sağlanmalı. Selam ve dua ile.