banner564

Seçilenler herkesi temsil etmeli

Seçimle işbaşına getirilenler seçmenlerin tümünü temsil etmeli.
Demokratik hukuk devletinde seçimle devlette, belediyelerde ve Sivil toplum örgütlerinde yönetici makamlarına getirilenler, görevlerinde tüm seçmenlerin istek ve iradesine göre hareket etmeli. 
Ayrıca seçimle işbaşına getirilenler, öncelikle yönetici makamında geçici olduklarının ve süre dolduktan sonra da ayrılacaklarının bilinci içinde hareket etmelidir.
Kuşkusuz herkes gibi yöneticilerin de belirli ideolojik görüşlere sahip olması normaldir. Ancak seçimle göreve getirilenler devlette, belediyelerde ve STÖ’rinde göreve getirildikten sonra kendi görüşlerinde olanlar yanında, karşıt görüşte olanları da dikkate almalı ve tüm kesimleri temsil edecek şekilde hareket etmelidir.
Herhangi bir örgütü veya siyasi kesimi hedef almak ve suçlamak niyetinde değilim. Ancak Sivil Toplum Örgütlerinin genel kurullarına iştirak oranının genellikle çok düşük olduğu ve yönetim kurullarının sadece üyelerin yarısının da çok altında oy alarak seçildiği, inkâr edilemeyen bir gerçektir. 
Bu nedenle STÖ yöneticilerinin, sadece kendi ideolojik görüş ve tercihleri doğrultusunda hareket ederek farklı düşünen üyelerin görüşlerini dikkate almaması, yetkilerini yanlış kullanması anlamında olup, demokratik anlayışa ters düşmektedir.
KKTC yasalarına göre Cumhurbaşkanlığı, milletvekilliği ve Belediye seçimlerinde, seçme hakkına sahip olan vatandaşların sadece % 30-40’ının oylarını alan kişilerin seçimi kazanmış sayılabildiği biliniyor.
Bu nedenle seçimle makama gelenler özellikle halkın tümünü ilgilendiren konularda, sadece kendisinin ve siyasi yandaşlarının tercihlerine göre değil, çoğunluğun görüşlerine uygun hareket etmelidir.
Aksi halde alacağı kararlar sadece seçilmiş yöneticileri ile yandaşlarını bağlar ve ülke genelindeki halka ters düşer.
Uygar ülkelerde seçilmişler göreve geldikten sonra sadece kendilerine oy verenleri değil tüm halkı önemseyip onların görüş ve isteklerini de dikkate alarak hareket eder.
Bu uygarca görüş nedeniyle, önemli makamlara getirilen kişiler zaman zaman kamu oyu yoklaması yaparak, halkın destek ve güven oranını saptamaktadırlar.
Kamuoyu araştırmalarında halkın destek ve güvenini kaybettiği belirlenen seçilmişler, halktan hiçbir baskı görmeseler bile, kendi kararları ile görevden istifa ederler.
Geri kalmış ülkelerde ise seçimle geçici olarak makama getirilen kişiler, bir daha ayrılmamak için her yola başvurmaktan çekinmezler.
Hatta Suriye örneğinde görüldüğü gibi, yönetimi altındaki halk tarafından istenmediğini, desteklenmediğini bildiği halde, milyonlarca vatandaşının can kaybını da umursamadan iktidarda kalmakta ısrar ederler.
Geri kalmış ülkelerde genellikle makam sahibi olan kişilerin etrafına çıkarcılardan oluşan bir kitle çöreklenir. Bu çıkarcı kişiler, makama gelenlere seçimle geçici olarak göreve getirildiğini unuttururlar ve diktatör gibi hareket etmesini sağlarlar. Bu çıkarcıların dolduruşu sonucu makamda her şeyi en iyi kendileri bilirmiş gibi hareket ederler. Hiçbir konuda uzmanların ve deneyimli olanların görüşlerini dikkate almaz. 
Oysa sorumlu makamlarda görev yapan seçilmişler, ülkedeki tüm halkı kucaklayacak tutum ve davranış içinde olmalıdır.
Bu çerçevede özellikle ülkede yaşayan tüm halkı ilgilendiren önemli konularda kişisel görüşler, seçildiği siyasi partinin ideolojisi ve çevresindeki kişilerin görüşlerinin etkisi altında kalmadan tüm halkın görüş ve isteklerini dikkate alarak hareket etmelidir.

YORUM EKLE

banner471

banner474