banner564

Seçim ve adaylar üzerine

 Anayasamızın ‘99.Maddesi uyarınca, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip, yükseköğrenim yapmış olan, 35 yaşını dolduran, Türk ana ve babadan doğan, KKTC vatandaşı olan ve en az beş yıldan beri Kıbrıs’ta bulunan herkes, Cumhurbaşkanlığına aday olabilme hakkına sahiptir.’ 
      Bilindiği gibi devletimiz henüz sadece anavatan Türkiye tarafından tanınmıştır. Kıbrıs Türk halkının ulusal mücadelesi de henüz tamamlanmamıştır. 
Bu nedenle ülkemizin yönetimine talip olanların, bu gerçeklerin bilincinde hareket etmesinde ve Türkiye’nin anavatanımız olduğunu mutlaka kabul etmesinde yarar vardır. 
Her şeyden önce halen anavatanın koruması ve desteği sayesinde, bize ait bir bölgede kendi kendimizi yönetme olanağına sahip olduğumuz, can ve mal korkusu içinde olmadan özgürce, barış ve huzur içinde yaşayabildiğimiz inkar edilemeyen bir gerçektir.
Anavatanın ordusunun adadan ayrılması durumunda, Rum derhal egemenliğini kuzeye yayacak, yönetimimiz ortadan kalkacak ve sıfırla çarpılacağız.
Anavatanın desteğine sahip olmamamız durumunda, hiçbir yabancı devlet ve uluslararası kuruluş temsilcisi, bizim Cumhurbaşkanımızı muhatap kabul etmeyecek.
    Anavatanımızın yanımızda olmaması durumunda, Rum ve emperyalistler ile onların güdümündeki AB ve BM, bize aynen şimdi Filistin’e önerilen koşullarda, tek yanlı çözüm dayatacak.
Çözüm müzakerelerinde anavatanın desteğine sahip olmamamız ve işbirliği içinde hareket etmememiz durumunda, haklarımızı elde edebileceğimiz düşünülemez.
Kısaca, anavatanımızın yanımızda olmaması durumunda, kurtlar sofrası olan uluslararası arenada, Türk kimliğimizle, dinimizle, özgürce yaşamamız mümkün değildir.
Geçmişten günümüze Yunanistan Kıbrıs’ı ilhak etmek amacı ile Rum halkını kullanmış, zarara uğratmış, acı çekmesine sebep olmuştur. Ayrıca bazı tarihçilere göre; Rumlar Levantin olup, Yunanistan’la bağı sadece din ve lisanlarıdır. Buna rağmen, Rum halkı Yunanistan’ı anavatan kabul etmektedir. Kimse de anavatanına karşı olumsuz tutum ve davranış içinde olmuyor. Ayrıca başkanlık sistemi ile yönetilen Rum tarafındaki devlet başkanı, atacağı her adımda Yunanistan’a danışır. Müzakerelerde ve tüm dış faaliyetlerinde Yunanistan’la birlikte hareket eder. 
Türk halkı olarak AB üyesi olan Yunanistan ve güneyde yaşayan soydaşlarımızın içinde bulunduğu kötü koşullardan ibret alarak daha mantıklı hareket etmeliyiz.
Sağ kesimin popülist yönetim anlayışı ve demokrasiyi yanlış yorumlaması, sol kesimin ise solculuğu tam olarak kavramaması sonucu, yıllardan beri halkımızın anavatandan koparılması amaçlı yoğun ve profesyonelce beyin yıkama kampanyalarına rağmen, halkımızın ezici çoğunluğu Anavatanın değerini ve bizim için yaşamsal önemini takdir etmektedir.
Liderlerimiz Küçük ve Denktaş basiretli oldukları ve özgürlük mücadelesini öncelikle anavatanın desteğini elde ederek başlatmaları sayesinde, yok olma düzeyinde bir toplum iken, kendi devletimize sahip olduk.
        Liderimiz Denktaş, 2004 yılında sırf anlaşamadığı anavatan yetkilileri ile çatışmamak ve Kıbrıs Türk halkını zarara uğratmamak düşüncesi ile kendi kararı ile makamdan ayrıldı.
Mevcut gerçekler ışığında, önümüzdeki dönemde Cumhurbaşkanlığına aday olacak kişiler, öncelikle anavatanla işbirliği içinde hareket edilmesinin yaşamsal önemini takdir etmelidir. Çeşitli nedenlerle, Anavatanla işbirliğini uygun görmeyen kişilerin, oy kaygısı ile bu niyetlerini halktan gizlemesi ve aday olup seçilmesi durumunda, halkımızı zarara uğratacak. 

YORUM EKLE

banner471

banner474