banner564

Serçeleri de unutmayalım

Satın aldığımda metruk evin tamiratı bitince benden önce serçeler taşındı.
Belki de hep oradaydılar da inşaat bitinceye kadar ağaçlarda barınmışlar, işçilerin gittiğini ve gözlüklü bir amcanın eve yerleştiğini görünce geri dönmüşlerdi.
Evin mutfağını büyütmüş ve üzerini balkon yapmıştım. Balkonun üzerindeki pergola, kamış bir halı ile kapatılmıştı. Serçeler bu halının bittiği yerden tavan arasına girdiler, yuvalarını damın hemen altına yaptılar.
Evle beraber bir tarla, tarlanın güney hududunu boydan boya kaplayan servi ağaçları, zeytin ve keçiboynuzu, susuz kuyu ve boş iki Bronz Çağı mağara mezarı da bana geçti. Ama, en çok benim veya herhangi birinin olmayan serçeleri devralmaktan mutluluk duydum.
Ne yazık ki serçelerle ilgili ilk anımın mutlulukla alakası yok.
Küçükken köydeki çocuklar, bizim “kuş lastiği” dediğimiz sapanla kuş avlarlardı. Benim kuş lastiğim yoktu ve annem kuş değil kendimi vuracağımdan emin olduğu için hiçbir zaman da olmayacaktı.
Bir gün çocuklardan birinin sapanını ödünç aldım. Dalda bir serçe görünce lastiği gerdim ve meşinin içindeki taşı kuşa doğru yolladım.
İnanılmaz bir şey oldu.
 
Kuş, taş gibi yere düştü. Koşup avucuma aldım. Şaşırtıcı derecede hafifti. Hâlâ sıcaktı. Gözleri kapalıydı. Benim gibi yere inmişti ve benim yüzümden bir daha yükselmeyecekti.
İçim karardı.
Serçe dünyadaki en yaygın kuştur. Kırk üç değişik cinsi vardır.
Vatanı, Avrupa ve Akdeniz’dir ama insanlar onları yanlarında götürdükleri için hemen hemen her ülkede serçe görülür.
Ağırlığı, cinsine kıyasla, 13 ila 42 gram arasındadır.  
Doğacı dostum Süha Umar’a göre, serçenin en büyük özelliği zıplaya zıplaya yürümesidir.
Bana göre ise en büyük özelliği her zaman neşeli olmasıdır.
Bir iki türü hariç, serçe hep insanlarla beraber yaşar. İnsanın yaşamadığı yerde serçe de olmaz. Umar’a göre camilerdeki kuş evleri serçeler için yapılmıştır. Büyük leylek yuvalarının altı serçe yuvası doludur.
Serçeler, tohum yerler ama sineğe de hayır demezler. Şehirlerde yaşayanları her şeyi yemeye alıştı veya alışıyor.
Toprak banyosu yapan kuş türündendirler. 
Ayakları ile toprakta bir yer açar, içine girip sandal gibi bir o yana bir bu yana yalpalayarak, kanat çırparak toprakla yıkanırlar. Bu banyonun amacının tüylerden ve ciltten parazitleri temizlemek olduğu sanılıyor.
 
 
Bahçemdeki serçelerin favori banyo yerleri hurma ağacının altındaki topraktır.
Otuz yıldan fazla bir zamandır onlarla birlikte yaşıyorum. Burada olduğumda, ki artık hemen hemen hep buradayım, her günüm onların ötüşleri, sevişmeleri ve oynamaları arasında geçiyor.  
Pencereyi açtığımda çoğu zaman ilk onların sesini duyarım. Güneşin doğuşu ve batışı, rüzgâr ve bulut gibi, dünyamın değişmez bir parçasıdırlar.
Seslerini duymayınca telâşa kapılırım. 

YORUM EKLE

banner608

banner474