banner564

Sıcakta salyangozlar

Salyangozun sıcağa tahammülü yoktur. Nemi sever, çünkü neredeyse yüzde yüz sudan ibarettir. 
Sıcakta güvenli bir yere çekilip kabuğunu mühürler ve arkasında inzivaya veya uykuya çekilir. Saklanma yeri saksıların kıvrım yerleri, ağaç kovukları, yaprakların arası, su deposunun altı gibi gözden uzak yerlerdir.
O kadar güçlü yapışır ki yerinden zor sökersiniz. 
İlk yağmur düşer düşmez çözülür ve yeni çıkan yapraklarla kendini doyurup doğurmaya başlar. Doğurur da doğurur. 
Ortaya çıkmalarını bahçemde yenik yapraklardan anlarım. En çok siklameninkileri severler. Zambağa da bayılırlar.
Bu sene yağmurlar başlayınca bahçedeki salyangoz varlığının bayağı azalmış olduğunu fark ettim. 
Çoktan ısırılmış olması gereken yapraklar dokunulmamışlardı. Sağda solda boş salyangoz kabuklarına da rastlıyordum.  Bu azlığın nedeni sıcaklar olmalıydı. Geçen ilkbaharda başlayan rekor sıcaklar salyangozları yapıştıkları yerde yakıp yok etmiş olmalıydı. 
İnsan ürünü iklim değişikliğinin getirdiği aşırı sıcakların bir sonucu, birçok canlının yeni duruma ayak uyduramaması ve yok olmakla karşı karşıya kalmasıdır. 
Artık bu tür istatistiklerin kimseyi etkilemediğini biliyorum ama ben gene yazayım: İklim felâketi ve habitat kaybı nedeniyle bir milyon canlı türü yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır.
Bir yerde okuduğuma göre, endüstriyel kapitalizmin başladığı 1700’de gezegenin buzlarla kaplı olmayan kısmının yüzde 95’i ya yabani idi ya da “yarı doğal” ismiyle 
sınıflandırılacak kadar az kullanılıyordu.
İki bin yılına gelindiğinde yaban alanlar yüzde beşe düştü.
Bu habitat tahribatının bir sonucu, ormanlarda ve yaban hayatta gizli Covid-19 gibi virüslerin insana atlaması oldu. 
Bin dokuz yüz kırk yılından bu yana 300 bulaşıcı hastalık ortaya çıktı. Zika, Ebola, Sars, Mers ve sayısız nezle türü bunlardan bazılarıdır. 
 
Bu hastalıkların kökeninin ne olduğuna dair şüphe yoktur: Habitat tahribatı ve endüstriyelleşen tarımın stres altına soktuğu hayvan nüfusunun insanlarla yüz yüze gelmesi.
Tahribat devam ediyor. Ve aslında her birimiz hem bunun farkındayız hem de buna katkıda bulunuyoruz. Çünkü kurulan ekonomik düzende dünya bir emtiadır. Ve bu emtia, sonu ne olursa olsun, alınıp satılacaktır.
Belâ olmalarına rağmen gene de salyangozların sıcaktan tamamen yok olmalarına – eğer neden gerçekten bu ise – sevinemem. Onların en az benim kadar bu dünyada yaşamaya hakkı var.
Bu gerçek ters biçimde şöyle söylenebilir: Onun için faydası veya zararı ne olursa olsun insanın hiçbir canlıyı yok etmeye hakkı yoktur.
İnsan şimdi muzaffer görünebilir ama muhtemelen son gülen salyangoz olacaktır. Bu yaratık bir defada otuz ila elli yumurta doğurur ve yılda bir defadan fazla yumurtlar. Doğurması için çiftleşmesi şart değildir çünkü hermafrodittir, hem erkek hem dişi cinsiyet organlarına sahiptir. Çiftleşmek istediğinde erkek veya dişi gibi davranabilir.
Bir tek salyangoz bahçemi yeniden salyangozlarla doldurmaya muktedirdir.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Cem Gür
Cem Gür - 3 yıl Önce

Maalesef küçük bir grup haricinde kimsenin umurunda bile değil bu konu. Herkes iş, güç, okul, aile, aşk sorunları, siyaset, ekonomi, sosyal medya vs çemberinin içinde kendi dünyalarında yaşama ve zamanı geldiğinde de "huzurlu bir şekilde ölme" derdindeler. Maalesef insanoğlu kurduğu sosyal ve ekonomik sistem sonucunda aç gözlü ve bencil bir yaratık haline geldi. Ben kendi çapımda az harcama yapıyorum, az atık yaratıyorum, doğadan çöp topluyorum. Fakat genel olarak gidişat çok kötü, herhangi bir çıkış yolu göremiyorum.

mustafa yüksel
mustafa yüksel @Cem Gür - 3 yıl Önce

Ben de aynı görüşteyim. Yorumunuzu 4 kişi acaba neden beğenmemiş,doğrusu çok merak ettim.

Vatandas
Vatandas @Cem Gür - 3 yıl Önce

Cok dogru soyluyorsun, kimsenin umurunda degil. Gelecekte dunya yasanamaz hale gelecekmis kime ne. Herkes "Ben yasayim hayatimdan keyf alayim da benden sonra gelenler ne halleri varsa gorsunler banane, ben oldukten sonra isterse dunya batsin" anlayisiyla psikopatca yasiyoruz. Sadece Kibris degil dunyanin cogunlugu boyle malesef. Sozum ona "onlem aliyormus gibi gorunen" birkac gelismis ulke var ama onlarin yaptiklari da gercek anlamda bir cozum getirmekten ziyade sadece kendi halklarini politik olarak tatmin etmek secmen kaybetmemek icin. Yani cogu sembolik onlemlerle sadece kendi vicdanlarini rahatlatiyorlar ama gercek anlamda yeterli bir cozum getirmiyorlar.

Sizin kendi yaptiklariniz her ne kadar guzel ve takdir edilir olsa da bu sorunu boyle kisiler onlemlerle cozmek artik mumkun degil. Uluslararasi kurumlar kurarak bu sorunun global olarak butun devletler tarafindan cok ciddi bir sekilde cok buyuk yatirimlarla cok buyuk degisiklikler yapmadan bu sorun artik cozulemez. Bunu yapmaya da kimse yanasmiyor cunku kapitalizmin getirdigi "sınırsız buyume savası" buna izin vermiyor. Kısaca bızden sonra gelecek nesıller ayvayı yedı.

Bir Vatandas
Bir Vatandas - 3 yıl Önce

Ben bunu suraya birakivereyim https://www.flashnewspk.com/2020/12/the-increase-in-earths-average.html

ali özdemir
ali özdemir - 3 yıl Önce

lütfen yorum yazın makale değil

Veli
Veli @ali özdemir - 3 yıl Önce

Herkes istediğini yazar sanane? Sana mı soracaklar?

Faruk Ercan
Faruk Ercan - 3 yıl Önce

Yeni bilgiler için teşekkürler. İyi ki varsınız.

Ruh İkizi
Ruh İkizi - 3 yıl Önce

Günü geldiğinde, insanın ne kadar zavallı olduğunu hep birlikte göreceğiz.
Aslında onu, depremlerde; deprem sonrası oluşan tusunamilerde görüyoruz. Görüyoruz da bir işe yarıyor mu?
Hiç usanmadan hatırlatmak lazım.Sayın MM’ye teşekkürler.

Ruh İkizi
Ruh İkizi - 3 yıl Önce

Ve de en önemlisi salgın hastalıklarda.

Gurel ASIK
Gurel ASIK - 3 yıl Önce

Bu bir yasam tarzı ve sistemi sorunu sonucu, Peygamberler insanlara hayatı nasıl yasayacagını ogreten ogretmenlerdir. Her turlu ser ve taripden uzak maddiyata degil hakikata nura odaklı yasatmaya odaklı bir yasam

Vatandas
Vatandas @Gurel ASIK - 3 yıl Önce

Siz burada hergun gelip din reklami yapiyorsunuz ama icinde bulundugumuz bu cevre felaketinin en buyuk sebebeplerinden biri kontrolsuz nufus artisidir ve bunun en buyuk sebeplerinden biri de insanlarin "din yuzunden" dogum kontrolu uygulamayi reddetmesidir. Yani o cok ovdugun dinler yuzunden zaten bu hale geldik ve yine o dinler yuzunden nufusu kontrol edemiyoruz. Siz kendiniz dindar oldugunuz icin hep din propagandasi yapiyorsunuz ama bu sorunun en buyuk etkenlerinden biri de dindir.

Baska sebepler yok mu ? Var tabi ama dinin bu konudaki zararli etkisini de inkar etmeyelim lutfen. Bunu inkar etmek durustluk olmaz.


banner471

banner473