banner564

Silkinip kendimize gelmeliyiz

Anavatanımız Türkiye’nin fedakarca yardımları sayesinde İngiliz, Kıbrıs Cumhuriyeti ve 1963-74 dönemlerine göre kıyaslanamayacak derecede çok daha iyi durumda olduğumuz inkar edilemeyen bir gerçektir.
    Fakat, güneydeki komşularımız maalesef bir çok alanda bizi oldukça gerilerde bıraktı. Oysa, adada eşit halk olarak varlığımızı sürdürebilmemiz için, mutlaka her alanda onların gerisinde kalmamamız gerekir.
    Biçimsel olarak onlardan hiçbir eksiğimiz yoktur. Ülkemizde kişi başına düşen memur sayısı, beyin gücü ve her alanda hizmet vermek amacı ile oluşturulan devlet kuruluşları bakımından, onların gerisinde değiliz. Ancak partizanlık, popülizm eldeki potansiyelin doğru değerlendirilememesi ve devlet kuruluşlarının çok kalabalık, hantal, ağır ve iş yapamaz duruma sokulması nedeniyle, en basit sorunlarımız bile çözümlenmemektedir.
    Güneydeki ana yollara bakıldığı zaman; aynen Batılı ülkelerde olduğu gibi modern donanımlı; bizdekilerin ise adeta ölüm tuzağı olduğu görülür. Güneydeki şehirlerarası yollarda üst geçitler nedeniyle hemen hemen hiç kavşak bulunmamasına karşın, bizde 60 kilometrelik Mağusa Lefkoşa arasında, onlarca kavşak vardır. Yeni yapılan yollarımızda işaretlemeler ve trafik levhaları bile çağdaş normlarda değil.
    Onların devlet kuruluşlarının Avrupa düzeyine çıkmasına karşın; bizde üçlü kararname ve sendikalara tanınan olağanüstü ayrıcalıklar sayesinde, devlet iş yapamayacak duruma getirildi.
    KKTC’de memurların çoğu memuriyeti kazanılmış bir imtiyaz olarak gördüklerinden, vatandaşların işini lütfen yapıyorlarmış gibi hareket eder.
    Güneydeki piyasada; gıda güvenliği, halk sağlığı ve tüketici haklarının korunması için her türlü önlemin alınmasına karşın; bizde tüketiciler; üretici ve satıcıların insafına bırakılmıştır. Şimdiye kadar hiçbir toplu iş sözleşmesinde, (hizmet alan) tüketicilerin korunmasına yönelik tek bir madde konulduğu görülmedi.
KKTC’de sık sık, şehir içindeki yollarda arızalanan trafik ışığı, günlerce sonra onarılmaktadır. Güneyde Lefkoşa – Baf arasında en az 5-6 yerde araçlarda yolu gözetleyen polisler sayesinde sürücülerin yasalara aykırı hareket edilmesi caydırılır.
    Özetle belirtmek gerekirse, güneyde her konuda bir düzen bulunmasına karşı; bizde tam ters bir durum ortaya çıkarılmıştır. Yaşanan dönemde, halkımızın bir kısmının; hemen yakınındaki market, okul, hastane, devlet kuruluşları yerine, uzun bir yolu göze alarak güneydekileri tercih etmesi; aramızda olumsuz fark ve kalitesizlik bulunduğunun kanıtıdır.
    Gerçi güneydeki gelişmişlik, disiplin ve düzen, bir bakıma Avrupa Birliği uyum çalışmaları ve yardımları çerçevesinde sağlanmıştır. Ancak bizde, yürürlükteki yasalar bile doğru dürüst uygulanmıyor. Bu nedenle AB’ye girmemizin de yararı olmayacak. 
     Sorunlarımızdan kurtulabilmemiz ve kendi ayaklarımız üzerinde durabilmemiz amacı ile anavatanın bize yol göstermesine ‘irade-içişlerimize müdahale’ diyerek karşı çıkıyoruz. Birlikte hazırlayıp imzaladığımız protokolleri ‘dayatma’ saçmalığı ile uygulamıyoruz.
KKTC’de her alanda halka karşı aşırı bir umursamazlık vardır. En basit konularda bile seçilmiş ve atanmış yetkililer sorunların çözümlenmesi için çaba harcamaz…
Tüm bakanlıkların resmi internet sayfaları bulunmasına rağmen, buraya yapılan yapıcı uyarı ve şikayetler yanıtlanmaz. Medyadaki şikayetler dikkate alınmaz. 
Tüm yapıcı ve samimi uyarılara rağmen, memurlara ofis dışında ya hiç ya da yetersiz görev yaptırılmaktadır. Bunun sonucu yasaların çiğnenmesi caydırılmaz. Yasalara uymak adeta herkesin keyfine bırakılmaktadır. 
Kıbrıs Türk halkının içeriden çökertilmesi için pervasızca yürütülmekte olan yoğun, sistemli, profesyonelce faaliyetler karşısında bile, atanmış ve seçilmiş yetkililer yasal işlem yapmaz. AKEL milletvekilinin KKTC’de ofis açmasına ve etkinlik düzenlemesine göz yumulur. KKTC’nin kuruluş yıldönümünün arifesinde, Rumlarla beraber TC-KKTC karşıtı eylem yapan ve Rum ulusal tezlerini destekleyici sloganlar atan devlet çalışanları hakkında yasal işlem yapılmaz.
        Adada eşit bir halk olarak varlığımızı sürdürmek istiyorsak, hepimizin güneydeki durumdan ders almamız, daha sorumlu hareket etmemiz ve yargı, eğitim, ulaşım, ticaret, sanayi, sağlık, polis, tarım ve tüm konularda güneyde ne yapıldığını nasıl yapıldığını izlememiz, örnek almamız ve elimizi vicdanımıza koyarak daha sorumlu hareket etmemiz gerekir görüşündeyim.
Ayrıca, son zamanlarda pervasızca yürütülen TC-KKTC karşıtı ve Rum ulusal tezlerini savunma akınının, ciddiye alınmaması halinde, Girit Türklerinin kaderini paylaşacağız. 
İş işten geçmeden, kısa vadeli kazançları ve hesapları bir yana bırakarak, artık tüm seçilmiş ve atanmış ilgililer daha bilinçli, sorumlu, ileri görüşlü hareket etmeli. Aksi halde, kendimize geldiğimizde; iş yerlerimizin yok olduğunu, devlet kuruluşlarının da göstermelik ve kimsenin uğramadığı kuruluşlar haline geldiğini görebileceğiz.
Gerçekleri söylemek belki bugün bazı kimseleri rahatsız edecektir. Ancak mevcut durum karşısında sessiz kalmak ve başımıza gelecekleri beklemek de mantıklı ve sürdürülebilir bir davranış olmaz. 

YORUM EKLE

banner471

banner474