banner564

Şükretmek yerine vefasızlık ve nankörlük ayıplanmalı

İçinde bulunduğumuz koşullar nedeniyle,  bir oyunun devlet tiyatrolarında sahnelenmesinin uygun görülmemesi nedeniyle, bazı kişilerin yaptığı açıklamaların zamansız, gereksiz, yararsız ve sorumlu olmadığı görüşündeyim.

Bazı kişilerin de maalesef bu olayı fırsat bularak, içindeki anavatan düşmanlığını ortaya koyduğu ibretle görülmektedir.
Gerçekte bazı kişilerin ileri sürdüğü gibi, ortada sansür uygulaması yoktur. Sadece önerilen bir yapıtın, devlet kuruluşunda sahnelenmesi uygun görülmemiştir.
    Söz konusu oyunda Şükran ve Şükrettin tiplemesi ile anavatana bağlı olan, bizim için katlandığı fedakârlıkları takdir edenlerin argo ve ahlak kurallarına aykırı söylemler ile aşağılanmasını savunmanın, haklı gösterilebilecek herhangi bir gerekçesi olamayacağı görüşündeyim.
Demokratik hukuk devletinde herkes düşünce ve görüşlerini ortaya koyma hakkına sahiptir. Ancak görüşlerin açıklanmasında ölçü kaçırılmamalı,  hiçbir nedenle ahlak sınırlarının dışına taşmamalı, başkaları aşağılanmamalı,  dayanaksızca haksızca suçlanmamalı, rencide edilmemeli.
Hele ahlak kuralları sınırları dışına taşan söylemler ile nüfusumuzun artmasının olumsuz gösterilmeye çalışılmasının, 1956’lı yıllardan beri bize fedakârca her konuda tek destek ve yardım sağlayan anavatanın halkımızı fakirliğe, sıkıntılara soktuğunun hicvedilerek ileri sürülmesinin, gerçekten insafsızlık, vefasızlık, ayıp ve günah olduğu görüşündeyim.
    Anavatan sayesinde katledilmekten kurtarıldığımız, anavatanın koruması altında bize ait bölgede hür, can ve mal güvenliği altında yaşama olanağına sahip olduğumuz inkar edilemeyen bir gerçektir.
            Barış harekâtı olmasaydı katledilmekten kurtulabilen Türkler, bugün Avrupa Birliği üyesi Yunanistan’daki soydaşlarımız gibi, baskı altında yaşayacaktı.
     Hatta bu topraklardan atılmak amacı ile aynen Filistin Arapları gibi insanlık dışı uygulamalarla perişan edilecektik.
Ayrıca halkın çözüm bekleyen sıkıntılarının gündeme taşınarak çare üretilmesini istemek yerine, anavatan düşmanlığını körüklemek halkımızın yararına değildir.
KKTC’de maalesef popülizm nedeniyle siyasiler kimseyi karşısına almak istemediği için, ahlak değerlerine aykırı söylemler ile devletimize ve anavatana hakaret edilmesine ses çıkarmazlar. Yapıcı uyarılara rağmen Devleti koruyucu yasal düzenleme de yapmazlar.
Devleti yıkmak ve halkı boyunduruk altına sokmak için, pervasızca yürütülen kampanyalar, demokratik hak olarak yutturulur ve sorumlular hakkında yasal işlem yapılmaz.
Sonuçta devlete karşı suç işleyenler, düşmanla işbirliği içinde halkımızı içerden çökertmek faaliyetlerine öncülük edenler, sahibinin sesi olanlar, yaptıklarından utanç duymazlar. 
Üstüne üstlük bir de dünyada bizi tek koruyan ve varlığımızı sürdürebilmemizi sağlayan anavatanın bizim için katlandığı fedakârlıkları takdir eden vefakâr kişilerle alay etmeyi ilericilik olarak yutturmağa çalışırlar.
Oysa uygar ülkelerde, şükretmek günlük yaşamda insanlar arasında en çok kullanılan sözcüktür. Dinimiz ve diğer dinlerde de şükretmek gerekli görülmekte, nankörlük de günah sayılmaktadır.
Kısaca belirtmek gerekirse en yukarıdan en aşağıya doğru hepimizde içinde bulunduğumuz koşulların bilincinde ve sorumluluk duygusu içinde hareket etmeliyiz.

YORUM EKLE

banner608

banner474