banner564

Sürekli alttan almakla hak kazanılmaz

1948 tarihli Birleşmiş Milletler’in kabul ettiği insan hakları beyannamesine göre: ‘bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar, akıl ve vicdana sahiptirler. İnsanlar birbirlerine karşı kardeşlik anlayışı içinde davranmalıdır.’ 
 Fakat işin acı tarafı, bu ilkeyi en fazla BM’yi yönlendiren 5 daimi konsey üyesi çiğnemektedir. Çin halen dünyanın gözü önünde milyonlarca Uygur Türküne karşı barbarca soykırım uygulamakta. Fransa teröristlere modern silahlar vererek Libya’da kan dökülmesine sebep olmaktadır. Rusya, Kırım ve Ukrayna’nın yarısını işgal etti. ABD terör örgütlerine silah vererek, Orta Doğu’yu kan gölü, Akdeniz’i göçmen mezarlığı yaptı.
Yaşanan deneyimler, dünyada saldırgan ile mazlumun ayırt edilmediğini, haklı olana hak verilmediği, aksine desteği ve gücü olan tarafın, daima kazançlı çıktığını göstermektedir.
Bu nedenle, Türk halkı olarak, haklarımızı, eşitliğimizi, bağımsızlığı yabancıların insafı ile alamayacağımızın bilincinde hareket etmeliyiz.
Atasözümüzde ifade edildiği gibi, ’Ağlamayan çocuğa emzik yok…’   
Sırf barıştan yana görünmek, yabancıları kırmamak düşüncesi ile hakkına sahip çıkmayan, hakkını elde etmek için mücadele etmeyenler, daima zararlı çıkar. Çünkü ‘Eşek olana semer vuran çok olur.’
Ulusal mücadele topyekün varlığımızı, her türlü kötülüklerden koruma ve kurtarma çabasıdır. Bu mücadelede başarılı olabilmemiz için, önce biz kendimiz haklı olduğumuza inanmalıyız. Ondan sonra da ısrarla haklı olduğumuzu kabul ettirmeye ve haklarımızı elde etmeye çalışmalıyız.
Sadece Rum halkını temsil eden yönetimin 1960’ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti olmadığı gerçeğini, her ortamda gündeme getirmeliyiz…
1957, 1963-74 dönemlerinde Rum saldırıları sonucu uğratıldığımız kayıplarımız için haklarımızı savunmalıyız…
Rumların tek yanlı denizlerdeki kaynaklara sahip çıkması karşısında, uluslararası kuruluşlar ile güçlü devletlere, bizim de mevcut kaynaklarda EŞİT hak sahibi olduğumuzu, hatırlatmamız ve bildirmemiz gerekir.
Rum yönetiminin saldırı amaçlı silah almasını, yabancılarla askeri anlaşmalar ve tatbikatlar yapmasını ilgili taraflar nezdinde, şiddetli bir şekilde şikâyet etmeliyiz ve önlenmesini talep etmeliyiz…
Rum tarafı güçlü destekçileri ve özellikle içimizdeki işbirlikçileri sayesinde, ‘hem suçlu hem güçlü’ pozisyonunda hareket etmektedir.
Haklarımızı gasp etmesine rağmen, sıkılmadan sürekli bizi AB ve BM’ye şikayet eder, gerçekleri olduğundan farklı, hep kendini haklı, bizi de haksız gösterir. BM ile AB de, her koşulda Rum’u destekler. 
Rum’un yalana dayalı, dürüst olmayan tutumuna karşı, sırf çözüm ve barış yanlısı görülmemiz ve bizimle birleşmekten vazgeçmemesi düşüncesiyle, hep alttan almamız, haklarımızı savunmamamız, şımarmasına ve saldırganlığının daha da artmasına sebep olmaktadır.
Doğru olan, tüm ilgili taraflara geçmişten günümüze yaşanan acı deneyimleri belgelerle ortaya koymak ve tek çıkar yolun, iki devletli çözüm seçeneği olduğunu kabul ettirmeye çalışmaktır.
 

YORUM EKLE

banner608

banner474