banner564

Tanrı’nın armağanı

Yasemin “Tanrı’nın armağanı,” anlamına gelen Farsça bir keli-medir.
 
Tanrı sayısız çiçek arasından yasemini seçtiği zaman ne yaptığı-nı biliyordu. 
 
Beyazlığının saflığı, kokusunun yumuşaklığı ile yase-min çiçekler arasında eşsizdir. 
 
Evin restorasyonu bitince bir çardak yaptırdım ve yasemin dikip üzerine verdim. Bu bahçeme eklediğim ilk çiçek oldu. Sokaktan bahçeye girdiğinizde bu parfüm tünelinin altından geçersiniz ve yere düşmüş olan yaseminlerin üzerine basarsınız. Yere düşmüş beyaz yaseminler pergolanın üstündekiler kadar zevk verir göz-lerime.
 
Başka yerlerde de yasemin var.
 
Evin yakınında, ikisi kuzeye bakan duvarında, ikisi yatak oda-mın pencerelerinin altındaki büyük saksılarda, biri sokağa sar-kan beş ayrı yaseminim var. 
 
Bahçedeki taş setin eteğindekini diktiğimden beri budamadığım için küçük bir tepe oldu. Kirpi, yılan çıyan falan altında gizlene-bilsin diye dokunmuyorum ona. 
 
Bunların dışında ağaçlara sarılmış olgun yaseminler ve yeni yaptırdığım demir kemerlere tutunmaya çalışan genç yasemin-ler var.
 
Çok suyum olsa bahçenin her yerini yaseminle doldururdum.
 
Yaseminin bol ve iri çiçek açması için birkaç yılda bir derin bu-danması gerekir. 
 
Uzun yıllar ona dokunmadığım için girişteki yaseminim pergo-lanın üstünde büyük yeşil bir dalga oluşturmuştu. Bu yıl ilkba-hara girerken budattım. Bir süre çiçeksiz ve yapraksız, avuçsuz parmaklar gibi kalın dallarıyla pergolanın üzerinde yattı. Sonra yeşillendi ve birkaç haftadan beri de şişman beyaz çiçekler veri-yor.
 
Yasemin kokusu aklıma çocukluğumun bitmeyen sıcak yaz günlerini, çığlık çığlığa uçan kırlangıçları ve ütülenmiş, kar gi-bi çarşaflardaki uykuları getirir.
 
Akşama doğru, küçük şehir esneyerek uyanırken, belediye araç-ları sokaklara su serpiyor. Bir oğlan üzerine işlenmiş beyaz ıslak mendil serili yuvarlak, boyası kaçmış bir tepside annesinin diz-diği yaseminleri satıyor.  Açılmadan toplanan beyaz, uçları mor yaseminler, hurma yaprağına dizili, kuş kanadı gibi. Bazıları ka-lın bilezik şeklinde. Çarçabuk satılıyorlar. 
 
Müşterilerin çoğu erkek, yaseminleri burunlarına tutuyor, ku-laklarının arkasına sıkıştırıyor, gömlek ceplerine koyuyorlar.
 
Ara sıra dayım, bu tüy gibi hafif bileziklerden bir tane satın alır ve neneme yollar. Nenem yasemini kuş imiş gibi avucunun or-tasına oturtup koklar, bana da koklatır, sonra koynuna, enfiye kutusunun yanına atar. Arsızlık yaparsam bana verdiği bile olur.
 
Bazen dedem de bir deste yasemin satın alıp kulağının arkasına takar. Yaseminler bir süre sonra açılır, kokuları çoğalır.  
 
Kimi zaman dedemin kulağının arkasında bir fesleğen dalı olur veya karanfil veya elinde kokladığı bir nane. 
 
Teyzelerimden biri Cuma günü yaseminden bilezik yapan, yük-sek bir yere asan ve altında yatan kişinin cennette yasemin al-tında yaşayacağını söylemişti. Ama asmadan önce hiç koklan-mazsa.
 
Bahçemde imparatorluklardan uzun yaşayan zeytin ağaçları ve dünyanın en güzel kokusuna sahip yaseminler olduğu için çok şanslıyım.

14 Temmuz 2021

YORUM EKLE
YORUMLAR
Yaz
Yaz - 6 saat Önce

Düşünüyorum da sen de Tanrı’nın bir armağanıydın MM, hem de çok özel bir armağandın bize.

Ege’de Bir Sahil Kasabası
Ege’de Bir Sahil Kasabası - 3 saat Önce

Metin Bey, cennettesiniz ve yasemin altında yaşıyorsunuz ve çok mutlusunuz biliyorum.

Ege’de Bir Sahil Kasabası
Ege’de Bir Sahil Kasabası - 3 saat Önce

Bu yazının da ilk yayımlandığı tarihe baktığım zaman çok hoş bir anıyla karşılaştım. Sümer Rüstem Bey’in, “Metin, yazılarının sol üst köşesindeki resmin seni çok gergin gösteriyor. Daha sempatik, hafif gülümseyen, bir resmini koysan olmaz mı?” yorumu ile karşılaştım. O zaman ben ve bazı yorumcular da Sümer Rüstem Bey’e hak vermiş, Metin Bey’in resmini değiştirmesini istemiştik. Metin Bey de şu an var olan resmini eklemişti. Buradan Sümer Rüstem Bey’e bir kere daha teşekkür ediyorum. İyi ki bu öneriyi yapmış, Metin Bey’in gülümseyen resmini görmek çok daha güzel.

banner608

banner473