banner564

Üç yüz bin ağaç, bir trilyon ağaç

Pazar günü Cyprus Mail gazetesinde okudum.
Lefkoşa’nın Rum tarafına sonbaharda başlanarak 300,000 ağaç dikilecekmiş.
Başkent Lefkoşa’da 300,000 kişi yaşıyor. Her biri için bir ağaç.
Belediyeler ve ilgili dernekler yer gösterecek, orman dairesi de ağaç dikme uzmanlığı sağlayacak.
Toprağı, bahçesi, balkonu olan herkes kampanyaya katılmaya çağrıldı.
Gazetenin yazdığına göre, girişim o kadar ilgi gördü ki bir kopyası da güney batıdaki Baf kentinde başlatıldı. Orada da hedef 100,000 ağaç dikmekmiş.
Kampanyanın ana fikri Kıbrıs toplumunu her düzeyde daha yeşil bir ada için seferber etmektir.
Uzmanlığı ağaç dikmemek ve mevcutları da kesmek olan bir milletin evlâdı olarak bu haberler beni çok kıskandırdı.
 
Biz neden böyleyiz, başkaları neden öyle?
Dünya Meteoroloji Örgütü’ne göre geçtiğimiz Temmuz ayı, ölçümlerin başlamasından bu yana kaydedilen en sıcak aydı.
Küresel ısınma gırtlağımızı sıkıyor.
Düşünülen çarelerden biri ağaç dikmektir.
Bir grup İsviçreli bilim insanının geçen ay Nature dergisinde yayımladığı bir araştırmada, bir trilyon ağaç dikmenin iklim değişikliğine karşı en pratik önlem olabileceği yazılı.
Bilimcilerin hesaplamasına göre, bu ağaçlar için 9 milyon kilometre karelik uygun yer var. Bu, aşağı yukarı ABD büyüklüğünde bir alandır.
Bu sayıda ağaç yıllar içinde atmosferden 830 milyar ton karbondioksit yutabilir. Bu miktar, insanların geçtiğimiz 25 yıl içinde neden olduğu hava kirlenmesine eşittir.
Geçen gün Lefkoşa’dan Girne’ye dönerken yolun yeni asfaltlanan bölümünün ortasına çimento dökülmekte olduğunu gördüm. Oysa ben oraya ağaç dikilmesini hayal etmiştim. Ya da bir uçtan diğer uca yasemin.
 
Fidan, çimentodan ve onu toprağa gömen müteahhitlik hizmetinden ucuzdur.
Ağaç betondan güzeldir de ve ondan çok daha güzel kokar.
Beton – ve asfalt – sıcaklığın artmasına neden olurken ağaç serinlik verir.
Dağdan Girne’ye indiğinizde sıcaklığın arttığını hissedersiniz.
Nedeni şehirdeki yapılaşmanın ve asfaltın, bunlarla birlikte toprak ve bitki azlığının ısıyı hapsetmesidir.
Bu nedenle, her yerde, şehirler açıklık alanlardan 2-4 derece daha sıcaktır.
Çevre bilimcisi James Lovelock yeni kitabında sıcak bir yaz gününde kayağan (slate) taşıyla döşeli bir dam ile koyu renk kozalaklı bir ağacın sıcaklığını karşılaştırırsanız ağacın damdan 40 derece daha serin olduğunu görürsünüz, diye yazıyor. Ağaç su buharlaştırarak kendini serinletir ama taşın böyle bir özelliği yoktur.
Ağacın karbondioksit depolama ve oksijen üretme kapasitesine sahip olması, bu küresel ısınma çağında hayatidir.
 
Yeşillik yoksa bildiğimiz şekliyle hayat da yoktur.

YORUM EKLE

banner608

banner473