banner564

Ufak tefek şeyler için yas

Bu sabah hazırlanmış bir kahvaltı masasına çağrılmayı, kahvaltı yıkıntılarının çevresinde içilen tembel çayları ve yapılan yavaş sohbetleri özledim. 
Saat yarım, ama ben daha kahvaltı bile yapmadım. 
Ondan olacak. 
Başımın çaresine bakmak için kalkıyorum. 
Üç gün önce aldığım bir kruvasanı ortasından ikiye kesip ısınması için ekmek kızartma makinesinin üzerindeki tel zımbırtının üzerine yerleştiriyorum.
Kapıyı açıyorum. Yağmur yağıyor. Kendi bildiği gibi azalıyor, çoğalıyor. Rüzgâr tarafından itiliyor. 
Yıkadığı şeylerin kokusunu alıyorum.
Kızarmış kruvasana bergamot reçeli sürüyorum ve üstüne talar peyniri kesiyorum. Tabak elimde, kapıda yiyorum. 
Rüzgâr hızını artırdı, yağmur da daha güçlü yağıyor.
Hemen hemen her gün olduğu gibi ne gidecek bir yerim var ne de yapacak bir işim, yazmak dışında. 
İnsan, ruh sağlığı için, pandemi kısıtlamaları nedeniyle yapamadığı ufak tefek şeylerin yasını tutmalıymış diye okudum bugün.
Onu düşünüyorum. 
Anladığım kadarıyla Covid-19’a yakalanmak, pandemi nedeniyle dara düşmek dışında bütün sınırlamalar “ufak tefek” sayılabilir. 
 
Hepimizin hayatı bu tür kayıtlarla dolu, çamaşır sepetine atılıp yıkanmadığı için biriktikçe biriken kirliler gibi.
Ama ya ufak tefek diye bir şey yoksa? Ya da var da birike birike devleştiyse?
Karaburun’da benim gibi yalnız yaşayan Espasito, bazen derin bir depresyona tutuluyor. 
“Elimi kaldıramıyorum,” diyor. 
Onu bile yapamadığını göstermek için görüntülü konuştuğumuzda bileğini biraz kaldırıp gösteriyor. 
“Üstesinden gelemiyorum.” 
Birlikte Yunan Adaları'na gittiğimizde çektiği videoları ve fotoğrafları açıp ağlıyor.
“O zaman değerini bilmedik,” diyor.
“Herkes böyle,” diyor. “Bir yere gidememek, birisiyle buluşamamak, bir yerde oturamamak…Seyahat edememek…” 
Benim en çok seyahat edemediğim için canım sıkılıyor ve sevdiklerimin yanıma gelememesine.
Bugün karar verip yarın uçağa bindiğim günler, bilimkurgu gibi geliyor. 
Uzun zamandır Rum tarafına dahi gidemiyorum. Oradaki posta kutumda aylardır bekleyen kitaplar, DVD’ler var. 
Kayıp birliktelikler, kayıp sevişmeler, kayıp tatiller, kayıp buluşmalar, kayıp kayıtsızlıklar...
“Şikâyet etmemeliyim çünkü başkalarının benden büyük derdi var dememeli,” şeklinde düşünmek yanlıştır diyor bir psikolog. “Senin derdin senin derdindir. Başkalarınınki ile karşılaştırmamalısın.”
 
Sevilen bir pastanede yenemeyen bir pasta, bir giyim mağazasından keyif için yapılamayan alışveriş, koşulamayan bir maraton, kullanılamayan bir spor salonu aboneliği, atlayıp bir hafta sonu için dış bir ülkeye gidememek, bir kitapçı dükkânında dolaşamamak, kapalı sinemalar, yurt dışına öğrenime gidip tatilde gelemeyen evlatlar…
Birikerek yoksunluklar zaman içinde insanı aşağı çekiyor.
Yapmanız engellenen şeyler için yas tutun, ama keyif alacak başka şeyler bulun diye öneriyor psikolog.
İyi de neyi?
Bu hafta da dersimiz bu olsun. 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Ali ozdemir
Ali ozdemir - 3 yıl Önce

Dünyada ençok ben çektim başkalarının çektiklerini ölçmek bunun neyle ölçüldü belli degil

Melek
Melek - 3 yıl Önce

"Hatırlamak dışında ne yapacak ne de inanacak bir şey kalmadığında, yürümek, bütün umutlardan ırak ve beklentilerle zehirlenmemiş mevcudiyeti o mutlak yalnızlığına dönebilmeyi sağlar."
Yürümenin Felsefesi, Frédéric Gros

Metin Münir
Metin Münir @Melek - 3 yıl Önce

Beni Gros'la tanıştırdığınız için teşekkür ederim :-)

Ruh İkizi
Ruh İkizi - 3 yıl Önce

Güzel bir ders olmuş sayın MM, teşekkürler.
Hepimiz aynı sarmalın içindeyiz. Psikologların
da tuzu kuru gibi görünüyor.

Faruk Ercan
Faruk Ercan - 3 yıl Önce

Çok teşekkürler, iyi ki varsınız.

Ömer Türkmen
Ömer Türkmen - 3 yıl Önce

2020 ve 2021 yılları hobileri olan, sakin, kontrollü insanların covid'e karşı akıllı, esnek ve dayanıklı duruşları sayesinde kazandığı büyük zaferle anılacak.

m.şakir katman
m.şakir katman - 3 yıl Önce

parasızlıktan kötüsü yok.

Gurel ASIK
Gurel ASIK - 3 yıl Önce

sikinti safahatin ogretmenidir, sikilan adam surekli yeni bir sey arar. ama aradiini bulan sikilmaz ve surekli yeni bir sey aramaz. Maksat insanin asil aradigini bulmasidir.

ece aksoy
ece aksoy - 3 yıl Önce

pandemide bahçesi olmaktan daha büyük keyif mi olur? yağmur sonrası toprağın kokusunu duyuyorsanız, çeşitli otların renklerini görüyorsanız, rüzgarla oynayan ağaçları, kuşlar kediler köpekler böcekler kirpiler gelip geçiyorsa demli bir çay eşliğinde bahçenizdeyseniz....insan mı? çıkarın anılarınızdan en sevdiğinizi, oturtun karşınıza. daha ne?


banner608

banner473