Doğasal çevre sorunları, ülkemizde yaşayan herkesi ilgilendirmesi nedeniyle,  hükümetin ve belediyelerin bu konuda daha etkin adımlar atması gerekir.
Çünkü KKTC’nin her tarafına atılan çöpler artık bizim yanımızda, ülkemizi ziyaret eden yabancıların da dikkatini çekecek boyutlara ulaşmıştır.
Herkes, anayollarımıza, refüjlere, şehirler  arasındaki tarım arazilerine, ormanlık alanlara, deniz kıyılarına, piknik yerlerine atılan çöplerden şikayet ediyor.
Ülkemizde sivil ve resmi kişilerin çevremizdeki çöp kirliliğinden şikâyetçi olmasına karşın, popülizm ve yanlış yönetim anlayışı nedeniyle, personelin dışarda çalıştırılmaması ve yasaların uygulanmasının sağlanmaması sonucu, sorun çözümlenemiyor.
Oysa yürürlükteki yasalar, çevrenin kirletilmesinin önlenmesi bakımından, yeterli ve caydırıcıdır. Ancak yıllardan beri ülkemizde benimsenen hatalı yönetim anlayışı değiştirilmeden, yasaların uygulanmasının sağlanması ve çevre konusunda bir değişiklik olmasını beklemek saflık olacak.
Yasaların mevcudiyeti kadar, uygulanması da önemlidir ve uygulanmadıktan sonra, ne kadar iyi olursa olsun, çıkarılacak yasaların hiçbir önemi olmaz.
Örneğin yürürlükteki yasalar uyarınca piknik alanlarının sadece hafta sonlarında, ilgili belediye ve/veya çevre görevlileri tarafından denetlenmesi ve çöp kirliliği yapanların rapor edilerek ibret verici bir şekilde cezalandırılmaları halinde, burayı kullananların daha bilinçli davranması sağlanabilecektir. Fakat biz, sorunu şov amaçlı etkinliklerle idare etmeyi tercih ediyoruz.
Seçilmiş yetkililer, çalışanların özlük haklarının korunması ve geliştirilmesinde gösterdiği duyarlılığı, personelin halka hizmet edilmesini sağlamakta da göstermeli.
Kişi başına düşen devlet görevlileri sayısı bakımından, başka ülkelerin önündeyiz.
Ancak, gerek belediyelerin, gerekse devletin beklenen ve istenen düzeyde başarılı ve memnuniyet verici düzeyde hizmet vermediği bilinen bir gerçektir.
Politikacılar da bu gerçeğin farkında olduğu için, seçimlerde, iktidara gelmeleri durumunda, kamu reformu yapacaklarını ileri sürüyor ve hükümet programlarında da bu konuda vaatte bulunuyor.
Ancak uygulamada bu sorunun çözümüne, şimdiye kadar gerektiği şekilde  önem verildiği söylenemez.
Ülkemizde en büyük, en temel ve en önemli sorunlardan biri olan yasaların uygulanmasındaki nemelazımcılık, umursamazlık ve sorumsuzluk yanlışının ortadan kaldırılması, seçilmiş yetkililerin elindedir.
Fakat seçmenlerin de, popülist yaklaşımlara prim vermemesi, tercihini kendine kimin çıkar sağlayabileceğini düşünerek değil, ülkeye kimin yararlı hizmet verebileceğini dikkate alarak yapması durumunda, politikacılar daha doğru davranmak zorunda bırakılacak.
Yetkililerin, başına geldikleri kuruluşların olanaklarını kullanma yetkisini ele geçirdikleri havasında hareket edememesi için, seçmenlerin oy verirken kişisel yarar sağlayabilecek olanlara değil, ülkeye kimin yararlı olacağına göre tercihini yapması gerekir.
Sonuç olarak, çevre kirliliği sorununun çözümlenebilmesi için, popülizmin ve çıkarcılık hastalıklarından kurtulmamız ve yasaların uygulanması sağlanmalıdır.