banner564

Uluslararası hukuk masalı

Yakın geçmişte yaşanan acı olaylar, uluslararası hukuk, uluslararası kuruluşlar ve uluslararası toplumun; mazlum halkları uyutmak için ve güçlü devletlerin çıkarlarını korumak için kullanılan bir masal olduğunu gösterir.
Uluslararası kuruluş olan BM ve AB, iki toplumlu devleti yıkan, Türk ortağı devletten silah zoru ile dışlayan Rum tarafını yasal Kıbrıs Cumhuriyeti kabul etti. Ortak devletten silah tehdidi ile atılan ve mağdur edilen Türk halkı da hala daha ambargolarla cezalandırılmaktadır.
Avrupa Birliği, uluslararası anlaşmalara ve ilkelerine aykırı olmasına rağmen, Haçlı seferleri ruhu ve siyasi tercihle Kıbrıs Cumhuriyeti’nin sadece Rumları temsil eden ortağı olan Rum tarafını, tüm Kıbrıs halkı adına üye kabul etti.
    Yugoslavya Federasyonu’nun yıkılmasından sonra, on binlerce Boşnak’ın katledilmesine uluslararası toplum seyirci kaldı. Tüm federe devletlerin ayrı devlet olarak tanınmasına karşın, sırf Müslüman olması nedeniyle, Boşnakların bağımsızlığı tanınmadı.
Myanmar’ın Arakan bölgesinde, on binlerce Müslüman’ın katledilmesi ve göç ettirilmesi karşısında uluslararası hukuk ve toplum hiçbir işe yaramadı. 
Uluslararası kuruluşlar, emperyalistlerin müdahalesi sonucunda Irak, Libya, Suriye’de yüzbinlerce sivilin yaşamını yitirmesine ve Akdeniz ile Ege’nin göçmen mezarlığı olmasına seyirci kaldı.  
Mazlum göçmenlerle ilgili 1951 Cenevre sözleşmesine ve Avrupa Birliği ilkelerine aykırı olarak, Yunanistan göçmenlere sığınma ve transit geçme hakkı tanımamaktadır. Üstüne üstlük sınırı geçmeye çalışan Suriyeli göçmenler vurularak katledilmektedir.
AB üyesi olan Yunanistan, pervasızca Batı Trakya’da yaşayan soydaşlarımızın ulusal kimliklerini tanımamaktadır.
İsrail, Birleşmiş Milletlerin Filistin sorunu ile ilgili aldığı onlarca kararın hiçbirine uymadı. Aksine uluslararası topluma meydan okurcasına Filistinlilerin evlerini yıkarak, Yahudiler için yerleşme alanları oluşturmaya devam etti, şimdi de Gazze’yi ilhak ediyor.
Çin uluslararası hukuk ve uluslararası toplumu dikkate almadan, Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerine karşı pervasızca ve vahşice soykırım uygulamaktadır.
Rusya, Ukrayna’ya ait olan Kırım’daki yandaşlarını silahlandırarak isyan ettirdi, ondan sonra da düzmece bir referandum ile topraklarına bağladı.
Uluslararası hukuk ve toplum umursanmadan, Suudi Arabistan, Mısır, Fransa, BAE gibi ülkeler Libya’nın Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen hükümetine karşı isyan eden Hafter’e pervasızca paralı asker ve silah göndermektedir.
Suudi Arabistan yöneticileri, İstanbul’daki büyükelçiliklerine infaz timi göndererek, uluslararası toplumun gözü önünde Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’yı vahşice öldürtmüştür.
İçinde bulunduğumuz dönemde yaşanan olaylar, güçlü devletlerin ‘İnsan Hakları Evrensel Bildirgesini’ pervasızca çiğnediğini gösterir. Ayrıca BM ile Avrupa Birliği’nin, hatta adaleti temsil eden AİHM’in bile, adil ve mazlumdan yana karar üretmemektedir. Bu kuruluşlar emperyalist ülkelerin güdümünde olup, onların çıkarlarına hizmet etmektedir.
 Birleşmiş Milletler ile Avrupa Birliği, müdahil olduğu dünyadaki herhangi bir sorunu çözümlediği görülmedi. Aksine daha karmaşık duruma sokmaktadır.
KKTC’de bazı siyasilerin uluslararası toplumu adeta ilahi bir güç, kararlarını da ilahi emir göstermesi, anlaşılması zor bir tutumdur. Çünkü dünyadaki tüm sorunlarda, sadece güçlü devletlerin tercih ve çıkarları dikkate alınarak çözümlenmeye çalışıldığını sokaktaki sade vatandaşlar bile biliyor. Bu nedenle Türk halkı olarak uluslararası toplum ve hukuk diyerek, devletimizden vazgeçmemizi ve Rum’la birleşmemizi dayatanlara inanmamalıyız.  

YORUM EKLE

banner471

banner474