banner564

Umutsuzluğa yer yok

Yerdeki dal parçalarının yılan olmadığından emin olarak yürüyüp harnıp ağacının altındaki sandalyeye oturuyorum. 


Bahçenin biraz daha aşağısındaki kurumuş arpa çiçeklerinin tohumlarını toplamaktan geliyorum. 


İki buçuk salça kavanozu doldurdum. 


Bir tür yabani glayöl olan arpa çiçeği, Mart Nisan aylarında tahılla birlikte çıkar. Bazı tarlalarda arpa ve buğday kadar çokturlar ve fuşya şenliği oluştururlar. 


Böyle bir tarladan topladığım tohumlardan yetiştirmiştim bahçenin bir bölgesinde yan yana çıkan arpa çiçeklerini. Ekim’de topladığım tohumları ekerek ben de dönümlerimde böyle bir cümbüş yaratmak istiyorum. 


Oturduğum yerden gördüğüm bahçe, bazı yerlerde dizime gelen sarı otlar ve ölü kır çiçekleriyle kaplı. 


Hepsi yeniden doğmak üzere öldü. 


Tohum, yeniden doğuştur.


Yürüyünce, oldukları yerden başka bir yere götürülmek isteyen dikenli tohumlar çoraplarıma, paçalarıma dalıyor. Eve dönünce onları çıkarmak dakikalarımı alıyor. 


Daha beş altı ay önce toprak göstermeyen bir yeşillikle kaplı yer sarı-kahverengi ama hayatsız değil. Hayatın durmayan değirmeni dönmeye devam ediyor. Ölen bitkiler, onları besleyen toprağı zenginleştirerek gelecek yağmur mevsiminde yeşerecek tohumlarına gübre oluyor. 


Yılanların yumurtadan çıktığı zamanlardayız. Az önce arpa çiçeklerinin gölgesinde durduğu servilerin altında, bir yılan yavrusunu hayata yollamış üstü kırık bembeyaz bir yılan yumurtası gördüm. 


Yılan tam ve bütün bir yaratık olarak doğar. O kadar ki, annesi veya babası tarafından bir şey öğretilmeye veya doyurulmaya gereksinim duymaz. Sıyrılır ve yem aramaya başlar ve saklanacak bir delik. Bir tek tecrübeye ihtiyacı var. Belki annesi hayat hikâyesini yüklemiştir ve ona bile ihtiyacı yoktur, kim bilir.


Nasıl bir süreçle yüklendi ihtiyacı olan bütün bilgiler aklına? 


Harnıbın altında boyasını güneşin söktüğü bu sandalyede otururken huzurluyum. Tatlı bir esinti kendimi iyi hissetme duygumu artırıyor. 


Ne yapmam gereken bir şey var ne de yetişmem gereken bir yer. Ne telefon ne misafir bekliyorum. Yemek pişirmeme bile gerek yok. Dün yapılan yemekler buzdolabından çıkartılıp ısıtılmayı bekliyor.


Sabahleyin Espasito yatağa kahvesi ve çayımla döndüğünde akıllı telefonunu da yanında getiriyor. Haber sitelerinde dolaşıyor ve bazı haberleri yüksek sesle okuyor. Doların güne nasıl başladığını öğreniyorum, bir tek dolarım olmamasına rağmen. 


İyi haber yok. Ne dünyada ne de ülkede huzur var. Her iki yerde de fakirleştirici rüzgârlar hızını artırıyor. Zengin fakir, genç yaşlı herkesin gözüne toz kaçırıyor bu rüzgârlar. İnsan kendini bunlara kaptırırsa düşüncelerini karartıp sürekli bir bunaltı içinde yaşayabilir. 


Dünya değişir gibi görünür ama hep aynıdır, çünkü insan değişmez. Avcılık ve toplayıcılığı bırakıp yerleşik hayata geçtikten sonra insanın altın çağının olmadığını, dünyanın her zaman bugünkü gibi olduğunu bilecek kadar tarih biliyorum.


Eve dönüyorum. Birkaç hafta önce satın alıp büyük bir saksıya diktiğim selluka (Vigna caracalla) beni şaşırtan bir süratle büyüdü ve kamışlara sarılıp yaseminin üstüne çıktı. Sabırsızlıkla çiçek çıkarmasını bekliyorum. Tropikal bir bitki olduğu için rutubeti seviyor. Ona su püskürteceğim.

Kendimizi umutsuzluğa bırakmaya gerek yok. Voltaire’in (1694-1778) yazdığı gibi, Il faut cultiver notre jardin. Dünyada ne olursa olsun. Bahçemize bakmaya devam edelim.

NOT: Geçmiş olsun mesajı yollayan tüm okuyucularıma teşekkür ederim. 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Münir'in Müridi
Münir'in Müridi - 2 yıl Önce

Münir bir ağaçtır. Hayat toprağı, merakı ve hayata bağlılığı kökleri, bilgeliği gövdesi, yazıları da tohumlarıdır. Bizler kendisinden sadece öğrenmiyoruz, feyzalıyoruz, en az kendisi kadar doğaya aşık, onu olduğu gibi kabul eden bireyler olma yolunda ilerliyoruz. Tanrı gezegeni ve üzerindekileri korusun.

uğur sezgin
uğur sezgin - 2 yıl Önce

Sizi seviyoruz, sağlıklar ve mutluluklar diliyoruz.

hakan görür
hakan görür - 2 yıl Önce

hayatı olduğu gibi vermek yani abartmadan az göstermeden efekt eklemeden arka fonda müzik kullanmadan telaşlandırmak istendiğinde ona göre enstruman eşliğine başvurmamak... İnsan doğası bunu istiyor bence. Metin Bey geçmiş olsun. Yazılarınız yapaylar arasındaki otantik bir şey gibi duruyor

Ege’de Bir Sahil Kasabası
Ege’de Bir Sahil Kasabası - 2 yıl Önce

Sisifos’un da umudu var mıydı acaba?

T. Öner
T. Öner - 2 yıl Önce

"Unutma,
cehennemde yürüyoruz
çiçeklere bakarak."

Kobayashi Issa

Azem sözüdemir
Azem sözüdemir - 2 yıl Önce

Gecmis olsun ustadim uzun saglikli omurler...

Kazım S. Uluseri
Kazım S. Uluseri - 2 yıl Önce

Geçmiş olsun sayın Metin Münir.

Faruk Düzel
Faruk Düzel - 2 yıl Önce

Geçmiş olsun Metin Bey. Sizi yeniden aramızda görmek güzel


banner471

banner474